05-05-2014, 12:39
|
#2
|
|
Kanaatimce,olaydaki hukuki hata hakimin tanık dinlemesi değil, tanık bildirmesi için kesin süre vermesidir. Çünkü; taraflarca getirilme ilkesinin istisnaları, kamu düzenini ilgilendiren davalardır. Bu tür davalarda, kendiliğinden araştırma ilkesi uygulanır. Boşanma davaları, kamu düzeni ile ilgili davalar olmakla, bu tür davalarda resen araştırma ilkesi uygulanır. Bu bakımdan, bu tür davalarda iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağından söz edilemez. Hatta, hakim ikrarla bile bağlı değildir.
Kamu düzeni nedeniyle kabul edilmiş olan resen araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda hakim aktif rol üstlenir; uyuşmazlığın aydınlanması ve maddi gerçeğe uygun bir karar verilmesi için hakim, tarafların ileri sürmedikleri vakıaları kendiliğinden araştırmak, davanın kanıtlanması için gerekli olan bütün delilleri de kendiliğinden toplamak durumundadır(Kuru/Arslan/Yılmaz s.403) İşte böyle bir görevle yükümlü olan hakimin, delil ibraz ve ikamesi için kesin süre kurumuna başvurması olanaklı değildir. Bu nedenle, resen araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda kesin süre hükümleri uygulanmaz. Uygulansa dahi sonuç doğurmaz. Yargıtay'ın yerleşik içtihatları da bu doğrultudadır.(YHKG, 15.05.1974, 2-605/528)
|