|
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'da düzenlendiği üzere; Sözleşmeden ayrı olarak kıymetli evrak
niteliğinde senet düzenlenecekse, bu senet, her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde ve
sadece nama yazılı olarak düzenlenir. Aksi takdirde, kambiyo senedi geçersizdir.
Senetlere dayanılarak yapılacak kambiyo senetlerine mahsus takipte, senetler kambiyo vasfında olmadığından dolayı icra mahkemesinde takibin iptaline konu edilebileceği görüşündeyim.
T.C. YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2010/11506 K. 2011/295 T. 17.1.2011•
ÖZÜ : Dava konusu olayda , her taksit için ayrı ayrı değil toplam borç miktarı üzerinden tek bir kambiyo senedi düzenlendiği gibi, bu senette alacaklı olarak "Ali veya emrühavalesine" ibaresi bulunduğundan, bu senet sadece nama yazılı olarak da düzenlenmemiştir. O halde 4077 Sayılı Yasanın 6/A maddesi gereğince takip konusu bono geçersiz olduğundan, kambiyo senetlerine özgü takip yapılamaz.
DAVA ve KARAR : Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı, davalıdan kapıdan satış yoluyla bir takım ev eşyaları satın aldığını, satış sırasında sözleşmenin bir suretinin verilmediğini, sözleşmede adres belirtilmediğinden süresinde cayma hakkını kullanamadığını, satış karşılığında kendisinden alınan bono gereğince takip başlatıldığını ileri sürerek, sözleşmeden cayma hakkının tanınmasına, satışa konu eşyaların davalıya iadesine, takip konusu 06.09.2007 tanzim ve 20.08.2007 vade tarihli 2.280,00.-TL bedelli bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine ve bononun iptaline, % 40 inkar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, sözleşmenin 4077 Sayılı Yasaya uygun olarak düzenlendiğini, cayma hakkının süresinde kullanılmadığını, davacıdan takip konusu bono miktarı kadar alacaklı olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacının süresinde cayma bildiriminde bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, kapıdan satış sözleşmesine dayalı cayma hakkının tanınması, borçlu olmadığının tespiti ve bononun iptali istemine ilişkin olup, taraflar arasında 9.6.2007 tarihli satış sözleşmesinin düzenlendiği, davacının satın almış olduğu eşyaların toplam bedelinin 2.280,00.-TL olduğu, ödemelerin 20.08.2007- 01.07.2008 tarihleri arasında 12 taksitle yapılacağı, davacıdan 30.11.2007 tanzim ve 20.08.2007 vade tarihli 2.280,00.-TL bedelli bir adet bononun alınarak takip konusu yapıldığı anlaşılmaktadır. 4822 Sayılı Yasa ile değişik 4077 Sayılı TKHK'nun 6/A maddesinde, taksitli satışlarda kıymetli evrak niteliğinde düzenlenecek senetlerin, her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde ve sadece nama yazılı olarak düzenleneceği, aksi halde kambiyo senedinin geçersiz olacağı belirtilmiştir. Dava konusu olayda ise, her taksit için ayrı ayrı değil toplam borç miktarı üzerinden tek bir kambiyo senedi düzenlendiği gibi, bu senette alacaklı olarak "Ali veya emrühavalesine" ibaresi bulunduğundan, bu senet sadece nama yazılı olarak da düzenlenmemiştir. O halde az yukarda açıklanan 4077 Sayılı Yasanın 6/A maddesi gereğince takip konusu bono geçersiz olduğundan, kambiyo senetlerine özgü takip yapılamaz. Bununla beraber davacının eldeki davadaki talebi davalıya borçlu olmadığının tespiti istemini de içerdiğinden, davacının, vade tarih ve miktarları 09.06.2007 tarihli sözleşmede belirtilen taksit ödemelerinin, takip tarihi itibariyle muaccel olan miktarlarını davalıya ödemekle yükümlü olduğunun da kabulü gerekir. O halde mahkemece takip tarihi itibariyle davacının davalıya borçlu olduğu miktar tespit edilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, açıklanan hususlar göz ardı edilerek, davanın tümüyle reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olduğundan bozmayı gerektirir.
SONUÇ : 1. Bent gereğince davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, 17.01.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|