|
T.C. Yargıtay 21.Hukuk Dairesi 2003/10954 E. - 2004/1663 K.
Her ne kadar hacizli mallar üzerinde 3. kişi şirketin istihkak iddiası var ise de istihkak iddiacısı şirket ile borçlu şirket ortakları ve tescil adreslerinin aynı olması şirketler arasında organik bağ olduğunu göstermektedir.
(Karar Tarihi : 26.02.2004)
Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davalı (alacaklı) vekili tarafından duruşmalı olarak istenmiş, mercice, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Hacer Pat tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
Karar: Uyuşmazlık, 3. kişinin İİK'nın 96 ve onu izleyen maddelerine dayalı istihkak davasına ilişkindir.
Borcun kaynağı toplam 2.462.993.222.369 TL. tutarındaki Genel Kredi Sözleşmesidir. Borçlu şirkete ait kredi sözleşme adresi ile ödeme emri tebliğ adresinin 3. kişi davacı şirketin tescil adresi olduğu açıktır.
Haciz, 15.2.2000 tarihinde fabrika müdürü K.B. huzurunda yapılmıştır. K.B., ekli sicil kayıtlarına göre (Borçlu) şirketin fabrika müdürü olup B. grubu imzaya da yetkili olduğu ortadadır. Yine (borçlu) şirket ortağı ve müdürü olan C.F.Y.'nin 3. kişi şirkette Yönetim Kurulu Başkanı olarak ortak olduğu da sicil kayıtları ile sabittir.
Her iki şirketin tescil adresleri, sorumlu ortakları ve faaliyet konuları aynı olmakla şirketler arasında organik bağın bulunduğu, istihkak davasının alacaklıdan mal kaçırma amacını içerdiği açıktır. Ayrıca, borç doğumundan sonraki tarihe ait ve her zaman düzenlenmesi olanaklı fatura ile alacaklının haklarını etkilemeyen adi nitelikteki kira sözleşmesi de mülkiyeti ispata yeterli belgelerden olmadığı gerçeği karşısında davanın reddi yerine yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Kabule göre de; 22.12.1999 tarihinde T.C. Merkez Bankası Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen S. A.Ş.'nin 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun 4491 sayılı Kanunla değişik 14/5-c maddesi hükmü uyarınca harçtan bağışık olduğu gözönünde tutulmaksızın bakiye karar ve ilam harcından sorumlu tutulması da yerinde değildir.
O halde, davalı alacaklının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
KARAR : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 26.2.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.
T.C. Yargıtay 15.Hukuk Dairesi 1994/4957 E. - 1994/6763 K.
Aralarında organik bağ bulunan iki şirketin muvazaalı işlem yaptıkları kabul edilerek 3. kişi şirketin istihkak iddiasının reddi gerekir.
(Karar Tarihi : 15.11.1994)
Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün, temyizen tetkiki davalılar vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
Karar: Davacı vekili, müvekkili şirketin vergi dairesine borcu bulunmadığı halde, dava dışı borçlu şirketin borcu nedeniyle davalı bankanın Üsküdar Şubesindeki iki hesabında bulunan 31.104.502 TL. nın haczedilmesi ve çekilmesi nedeniyle istihkak iddiasının kabulü ile bu paranın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı hazine vekili, davacı şirket ile borçlu şirket arasında organik bağ bulunduğunu, haczedilen paranın gerçekte borçluya ait olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı banka vekili, bankanın olayda hiçbir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık 3. şahsın istihkak iddiasına ilişkindir. Davalı hazine vekili, davacı şirket ile dava dışı borçlu şirket arasında organik bağ bulunduğunu, her iki şirketin en büyük ortağı ve yönetim kurulu üyesi Z. B.'nun vergilerini ödemediğini ve muvazaalı işlemler yaptığını savunmuş ise de mahkemece bu husus üzerinde durulmaması doğru görülmemiştir. Mahkemece yapılacak iş; aralarında unvan benzerliği bulunan davacı şirket ile dava dışı borçlu şirketin sicil kayıtlarının ticaret sicilinden getirtilerek, ortakların araştırılması, her iki şirketin ortakları arasında aynı kişi veya kişilere mevcutsa organik bağ bulunduğu kabul edilerek muvazaalı işlem yapmaları sebebiyle, davalı vergi dairesi yönünden, davalı vergi dairesi 6183 sayılı Kanunun gereği haciz haklarını kullanmış olup bankanın kanuna aykırı bir davranışı söz konusu olmaması nedeniyle davalı banka yönünden davanın reddine karar vermekten ibarettir. Ne var ki dosyada, borçlu şirketin iflasına ilişkin İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin E.1989/4680- K.1990/2852 sayılı karar mevcuttur. O halde, borçlu hakkındaki iflas kararının kesinleşip kesinleşmediği de araştırılmalı, kesinleşmiş ise istihkak davasının iflas masasına ihbar edilerek İ.İ.K.nun 245. maddesi hükmü gereği işlem yapılmalıdır.
Yukarda açıklanan hususlar göz ardı edilerek eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
KARAR : Yukarda açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalı bankaya geri verilmesine, 15.11.1994 gününde oybirliği ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
21. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/9249
K. 2003/7831
T. 9.10.2003
• İSTİHKAK ( Menkul Mal Haczinin Borçlu Şirketin Ticaret Sicilinde Kayıtlı Resmi ve Takip Dayanağı Belgede Borçlu Adresi Olarak Gösterilen Adresinde Yapılması )
• MÜLKİYET KARİNESİ ( Menkul Mal Haczinin Borçlu Şirketin Ticaret Sicilinde Kayıtlı Resmi ve Takip Dayanağı Belgede Borçlu Adresi Olarak Gösterilen Adresinde Yapılması-Karinenin Borçlu İçin Olması )
• MAL KAÇIRMAK AMACIYLA MUVAZAALI DEVİR ( Mülkiyet Karinesinin Borçlu Lehinde Olması-Aksinin Davacı Tarafından İspatlanabilmesi )
2004/m.44,96,97/a,280
818/m.179
ÖZET : Taraflar arasındaki istihkak davasında, dava konusu menkul mal haczi borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı ve takip dayanağı belgede gösterilen adresinde yapıldığından, mülkiyet karinesi borçlu yararına ise de, bu karinenin aksi davacı tarafından kanıtlanabilir.
Davalı borçlu şirketin, alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla haciz mahallindeki iş yerini muvazaalı olarak davalı şirkete devrettiği açık olduğundan bu devir alacaklının haklarını etkilemez.
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilen kararın temyizen tetkiki davalı ( alacaklı ) vekili tarafından istenmiş, merciice ilamında belirtildiği şekildi isteğin kabulüne karar vermiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
KARAR : Uyuşmazlık üçüncü kişinin İİK.'nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasına ilişkindir.
Dava konusu menkul mal haczi; borçlu şirketin Ticaret Sicilinde kayıtlı resmi ve takip dayanağı belgede borçlu adresi olarak gösterilmiş adreste yapılmıştır. İİK.nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu yararınadır. Bu karinenin aksinin davacı tarafından kesin ve güçlü delillerle kanıtlanması gerekmektedir.
Davacı 3. kişi şirket; borç kaynağı işçilik alacağının doğumundan sonra 15.10.1998 tarihinde ve halen borçlu şirketin faaliyetine devam ettiği haciz adresinde kurulmuştur. Bu adres yine borçlu şirketin müdürü ve ortağı Sabit tarafından kefil ve kiracının vekili sıfatıyla kiralanmıştır. Her ne kadar borçlu şirket bu adresi 10.2.1999 tarihinde terk ettiğini ilan etmişse de; bu terkin fiili olarak gerçekleşmediği, 4.10.2001 tarihli dava konusu haciz sırasında bulunan borçluya ait çok sayıdaki belgelerle anlaşılmıştır. Yine borçlu şirkette çalışan işçiler, davacı şirkette çalışmaya devam etmiş borçlu şirket adına tescilli markadaki mamullerin satışına davacı firma devam etmiştir.
Bu durumda; davalı borçlu şirketin alacaklıdan mal kaçırma amacıyla; haciz mahallindeki işyerini örtülü ve muvazaalı olarak davalı şirkete devir ettiği açık ve seçik ortada bulunduğundan bu devir alacaklının haklarını etkilemeyecektir.
Öte yandan bu işyeri devrinin muvazaalı olduğu kadar İİK.'nun 44 ve 280. maddesine uygun olarak yapılmış bir devir yoktur. B.K.'nun 179 madde gereğince de işletmenin borçlarından devir alan davanın sorumlu olduğunun gözardı edilmesi de usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
O halde, davalı alacaklının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle ( BOZULMASINA ), temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 9.10.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
21. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/2792
K. 2003/4196
T. 5.5.2003
• İSTİHKAK TALEBİ ( Haczin Davacı Üçüncü Kişi Firmayla Borçu Firmanın Müşterek Adresinde Yapılmış Olması )
• MÜŞTEREK ADRESTE YAPILAN HACİZ ( İstihkak Talebi - Üçüncü Kişi Firmanın Borçlu Firmayla Aynı Adreste Olmasının Talebe Etkisi )
• MÜLKİYET KARİNESİ ( İstihkak Davacısı ile Borçlunun Müşterek Adresinde Yapılan Haciz - Karinenin Aksinin İspat Edilebilmesi )
2004/96,97/a
ÖZET : Uyuşmazlık 3.kişinin İİK.'nun 96 ve onu izleyen maddelerine dayalı istihkak davasına ilişkindir. Haciz borçlu Ltd. Şti. ile 3.kişi ( Ltd. Şti. )'nin Ticaret sicilinde kayıtlı müşterek adreslerinde yapılmıştır. Davacı 3.kişi ile borçlunun aynı adreste faaliyet göstermeleri nedeniyle İİK.'nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyla alacaklı yararınadır. Ancak bu yasal karinenin aksi güçlü ve inandırıcı delillerle kanıtlanabilir. Somut olayda davacı 3.kişi ( Ltd. Şti. ) 26.10.1993 tarihinde borçlu ( Ltd. Şti. )'de 14.2.1995 tarihinde ticaret siciline tescil edilmiştir. Takip dayanağı olan çekler ise 2001 yılında keşide edilmiştir. Her iki şirket borcun doğumundan önce kurulmuş olduğundan sadece ortaklarının aynı gerçek kişiler olması nedeniyle organik bağdan, başka bir anlatımla da borçtan kurtulmaya yönelik muvazaalı işlemlerden söz edilemez. Öte yandan davacının ibraz ettiği faturaların borcun doğumundan önceki tarihlerde alınmış olmasına göre gerçek olduklarının saptanması durumunda yasal karinenin aksinin ispat edildiğinin kabulü gerekir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davacı ( 3. Kişi ) vekili tarafından istenmiş, mercice ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar verilmiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi M. Balcı tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR : Uyuşmazlık 3.kişinin İİK.'nun 96 ve onu izleyen maddelerine dayalı istihkak davasına ilişkindir.
Haciz borçlu Ltd. Şti. ile 3.kişi ( Ltd. Şti. )'nin Ticaret sicilinde kayıtlı müşterek adreslerinde yapılmıştır. Davacı 3.kişi ile borçlunun aynı adreste faaliyet göstermeleri nedeniyle İİK.'nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyla alacaklı yararınadır. Ancak bu yasal karinenin aksi güçlü ve inandırıcı delillerle kanıtlanabilir.
Somut olayda davacı 3.kişi ( Ltd. Şti. ) 26.10.1993 tarihinde borçlu ( Ltd. Şti. )'de 14.2.1995 tarihinde ticaret siciline tescil edilmiştir. Takip dayanağı olan çekler ise 2001 yılında keşide edilmiştir. Her iki şirket borcun doğumundan önce kurulmuş olduğundan sadece ortaklarının aynı gerçek kişiler olması nedeniyle organik bağdan, başka bir anlatımla da borçtan kurtulmaya yönelik muvazaalı işlemlerden söz edilemez. Öte yandan davacının ibraz ettiği faturaların borcun doğumundan önceki tarihlerde alınmış olmasına göre gerçek olduklarının saptanması durumunda yasal karinenin aksinin ispat edildiğinin kabulü gerekir.
Mercice yapılacak iş; faturası ibraz edilen mahcuzlar yönünden fatura dip koçanlarını ilgili firmalardan getirtmek, faturayı kesen firma temsilcilerini dinlemek, gerektiğinde faturayı kesen firmaların defter ve kayıtları ve envanterini incelemek, aynı şekilde davacı şirketin kayıtlarında inceleme yapmak suretiyle faturaların gerçek olup olmadığını ve hacizli mallara ait olup olmadığını incelemek ve elde edilecek sonuca göre karar vermekten ibarettir.
O halde, davacı 3.kişinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 5.5.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
21. HUKUK DAİRESİ
E. 2001/3411
K. 2001/3632
T. 8.5.2001
• MUVAZAA ( 3. Kişi Şirketin Takip Sırasında Haczedilen Mallarda İstihkak İddiası - Aynı Zamanda İstihkak İddiasında Bulunan Diğer Şirketin de Ortağı Olmaları )
• BORÇLUNUN ALACAKLILARINI ZARARA SOKMAK ( İşyerindeki Ticari Emtianın Tamamını Veya Mühim Bir Kısmını Devir Veya Satın Alan Kişi - İstihkak İddiası )
• ALACAKLILARI ZARARA SOKMAK ( İşyerindeki Ticari Emtianın Tamamını Veya Mühim Bir Kısmını Devir Veya Satın Alan Kişi - İstihkak İddiası )
• İSTİHKAK DAVASI ( İşyerindeki Ticari Emtianın Tamamını Veya Mühim Bir Kısmını Devir Veya Satın Alan Kişi - Borçlunun Alacaklılarını Zarara Sokmak/Muvazaa )
• FATURA ( Takipten Kısa Bir Süre Önceki Tarihi Taşıyan ve Haczedilen Malların Marka ve Özelliklerini İçermeyen - İstihkak İddiası/Değer Verilemeyeceği )
• HACZEDİLEN MALLARIN MARKA VE ÖZELLİKLERİNİ İÇERMEYEN FATURA ( Takipten Kısa Bir Süre Önceki Tarihi Taşıyan - İstihkak İddiası/Değer Verilemeyeceği )
2004/m.96, 97/a, 99, 280
818/m.18
ÖZET : Ticari işletmenin ve işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan kişinin borçlunun alacaklıları zarara sokmak amacını bildiği ve borçlunun da bu hallerde bu amaçla hareket ettiği kabul olunur. Bu karinenin aksi için yasada öngörülen işlemlerin yapıldığına ilişkin davalı 3. kişi tarafından kanıt gösterilmemiştir. Hal böyle olunca Şirketin muvazaaya dayalı istihkak iddiasının reddi gerektiği açık-seçik ortadadır.
Bu kişiler aynı zamanda istihkak iddiasında bulunan diğer Şirketin de ortaklarıdır.
Bundan başka borcun doğumundan çok sonra takipten kısa bir süre önceki tarihi taşıyan ve haczedilen malların marka ve özelliklerini içermeyen ve her zaman temini mümkün faturaya da değer verilemeyeceği kuşkusuzdur.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davalı ( 3.kişi )vekili tarafından duruşmalı olarak istenmiş, merciice, ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine karar verilmiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı alacaklı banka borçlu şirket hakkında yaptığı takip sırasında haczedilen mallarda istihkak iddiasında bulunan 3. kişi durumundaki davalı şirketlerin muvazaaya dayalı istihkak iddialarının reddini istemiş merciice davanın reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık alacaklının takip hukukuna dayanan istihkak davasına ilişkindir. ( İİK. Md.99 )
Takip dayanağı borç 30.5.1994 düzenleme ve 9.2.1999 vade tarihli 153.000.000.000 TL.lık bonodan kaynaklanmakta olup dava konusu malların bir kısmı talimat icra dairesince takip dayanağı bonoda borçlu şirket faturalarında, ticaret sicili kayıtlarında borçlu şirket merkezi gösterilen ve ödeme emri tebliğ olunan Meftun İşhanı K: 4 No: 404 deki işyeri adresinde borçlulardan Muhammet'in huzurunda 16.2.1998 tarihinde diğer bir kısmı da borçlu şirkete ait Kardeşler İş Merkezinde ihtiyaten haczedilmiştir. Davalı 3. kişi durumundaki Ereğli Kardeşler Ltd.Şti. 16.2.1998 tarihinde haciz uygulanan Kardeşler İşhanındaki işyerinin borçlu ile ilgisinin bulunmadığını ileri sürmüş ise de işyerindeki kazan ve kalorifer tesisatının komple borçlu şirket tarafından 3. kişi Ereğli ... Ltd.Şti'ne devrine ilişkin 5.12.1998 tarih ve 88071 nolu fatura işyerinin borçlu şirkete ait olduğunun kanıtıdır. Bu durumda, İİK.'nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğundan dava açma külfetinin takip icra dairesince İİK.'nun 96 ve 97 maddeleri gereği 3. kişilere yükletilmesi gerekirken talimat icra dairesinin yetkisini aşarak alacaklıya İİK.'nun 99. maddesine göre 7 gün içinde dava açması için önel verilmesi üzerine alacaklı tarafından şikayet yoluna gidilmeyerek dava açmak zorunda bırakılması ispat külfetinin tersine çevrilmesine neden olamaz. Yasal karine borçlu yararına olduğundan aksinin 3. kişilerce kanıtlanması gerektiği Dairemizin oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. Davalı 3. kişiler ise yasal karinenin aksini ispata yarar kesin ve güçlü kanıtları ortaya koymamışlardır.
Davacı alacaklı, 3. kişilerin istihkak iddialarının muvazaaya dayalı olduğunu ileri sürmüştür. Borçlar Kanununun 18. maddesi uyarınca muvazaa tarafların 3. kişileri aldatmak amacı ile fakat kendi gerçek iradelerine uygun olmayan ve aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görüntü yaratmak konusunda anlaşmalarıdır. Ödeme güçlüğüne düşen bir kişinin yakın bir zamanda mallarına haciz geleceğini düşünerek malvarlığını kaçırmak amacıyla yakınlarına devir işlemi yapması veya devir işlemini dolaylı gerçekleştirmesi muvazaalı bir işlemdir. Somut olayda, ödeme güçlüğü içinde bulunan ve bu yüzden haklarında birçok takip bulunan borçlu ve aynı zamanda borçlu şirket ortağı olan kişilerin alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla dayıları Davut ... aynı işyerinde 17.11.1998 tarihinde borçlu şirket ile benzer ünvanlı Ereğli Kardeşler Otomotiv San. ve Tic.Ltd. Şti. paravan olarak kurduktan sonra çok kısa bir süre sonra 5.12.1998 ve 28.12.1998 tarihlerinde düzenledikleri faturalarla mallarını bu şirkete doğrudan ve 5.12.1998 tarihli başka faturalarla önce yakınlarına ait Ereğli Paromak Limited Şirketine, bu şirketinde bir hafta sonra 12.12.1998 tarihli 4 fatura ile dolaylı ve muvazaalı olarak devrettikleri fatura içeriklerinden anlaşılmaktadır. İİK.'nun 280/ lV maddesi hükmüne göre ticari işletmenin ve işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan kişinin borçlunun alacaklıları zarara sokmak amacını bildiği ve borçlunun da bu hallerde bu amaçla hareket ettiği kabul olunur. Bu karinenin aksi için yasada öngörülen işlemlerin yapıldığına ilişkin davalı 3. kişi tarafından kanıt gösterilmemiştir. Hal böyle olunca Ereğli Kardeşler şirketinin muvazaaya dayalı istihkak iddiasının reddi gerektiği açık-seçik ortadadır.
Bu kişiler aynı zamanda istihkak iddiasında bulunan ... Nak.Ltd. şirketinin de ortaklarıdır. Bu durumda borçlu şirketin ve şirket ortaklarının 3. kişi şirketin şirket ünvanından yararlanarak muvaazalı olarak istihkak iddiasında bulundukları bu amaçla borçlu ve aynı zamanda şirket ortak ve temsilcisi Hasan'ın vekaletname verdiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Bundan başka borcun doğumundan çok sonra takipten kısa bir süre önceki tarihi taşıyan ve haczedilen malların marka ve özelliklerini içermeyen ve her zaman temini mümkün faturaya da değer verilemeyeceği kuşkusuzdur.
Bu durumda davanın kabulü gerekirken reddi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
O halde, davacı alacaklının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 8.5.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|