30-04-2014, 18:12
|
#3
|
|
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/21335
K. 2012/7987
T. 13.3.2012
• REHİN VE İPOTEKLE TEMİN EDİLMİŞ ALACAKLAR HÜKMÜNE AYKIRILIK ( Asıl Borçlu İçin Getirilmiş Bir Kural Olup Kefil İçin Uygulanmayacağı - Kredi Sözleşmesine Müteselsil Kefil Konumunda Bulunan Kişiye Karşı Genel Haciz Yolu İle Takip Yapılabileceği )
• KREDİ SÖZLEŞMESİNDE MÜTESELSİL KEFİLİN SORUMLULUĞU ( Müteselsil Kefil Konumunda Bulunan Kişiye Karşı Genel Haciz Yolu İle Takip Yapılabileceği/Rehin ve İpotekle Temin Edilmiş Alacaklara İlişkin Hükme Aykırılık Teşkil Etmeyeceği - Şikayetin Reddine Karar Verileceği )
• MÜTESELSİL KEFİL HAKKINDA GENEL HACİZ YOLU İLE TAKİP YAPILMASI ( Rehin ve İpotekle Temin Edilmiş Alacaklara İlişkin Hükmün Asıl Borçlu İçin Geçerli Olduğu - Kredi Sözleşmesinde Müteselsil Kefil Olan Borçlunun Şikayetinin Reddine Karar Verileceği )
• KREDİ SÖZLEŞMESİNE DAYANARAK MÜTESELSİL KEFİL HAKKINDA TAKİP YAPILMASI ( Rehin ve İpotekle Temin Edilmiş Alacaklara İlişkin Hükmün Asıl Borçlu İçin Geçerli Olduğu - Kefil Konumunda Bulunan Kişiye Karşı Genel Haciz Yolu İle Takip Yapılabileceği )
818/m.487
2004/m.16, 45
ÖZET : Şikayet davasında; İcra ve İflas Kanunu 45. maddede yer alan Rehin ve İpotekle Temin Edilmiş Alacaklar Hükmü asıl borçlu için getirilmiş bir kural olup, kefiller hakkında uygulanmaz. Borçlar Kanunu uyarınca kefil, borçlu ile beraber müteselsilin kefil ve müşterek- müteselsil borçlu sıfatı ile kefil olmuşsa alacaklı, asıl borçluya müracaat ve rehinleri nakde tahvil ettirmeden evvel, kefil aleyhine takibat icra edebilir. Takip dayanağı kredi sözleşmesi içeriğinde kefaletin müteselsil olduğunun yazılmasına göre şikayetçiler hakkında genel haciz yolu ile takip yapılmasında yasaya aykırılık yoktur.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklılar tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşüldü:
KARAR : İİK' nün 45. maddesine aykırı davranıldığı iddiası İİK' nun 16.maddesi kapsamında şikayet niteliğinde olup, borçlunun icra mahkemesine başvurmasında yasaya aykırılık yoktur. Bu nedenle mahkemece, bu yöndeki şikayetin de takibin şekline göre icra dairesine yapılması gerektiği gerekçesi ile reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Ne var ki; İİK’ nun 5. Maddesi asıl borçlular ile ilgili olarak düzenlenmiş olup, alacağı rehinle temin edilen bir kimsenin “ rehni veren “ hakkında doğrudan doğruya genel haciz yolu ile takibe geçilmesini önlemekte ve rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile, alacaklının yalnız rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabileceğine ilişkin bulunmaktadır. Bir diğer İİK’ nun 45. maddesi asıl borçlu için getirilmiş bir kural olup, kefiller hakkında uygulanmaz. Borçlar Kanununun 487. maddesinde ise “ kefil, borçlu ile beraber müteselsilin kefil ve müşterek- müteselsil borçlu sıfatı ile veya bu bilgi diğer bir sıfatla borcun ifasını deruhte etmek için ise; alacaklı, asıl borçluya müracaat ve rehinleri nakde tahvil ettirmeden evvel, kefil aleyhine takibat icra edebilir." denilmektedir. Borçlar Kanunun açıklanan hükmüne ve takip dayanağı kredi sözleşmesi içeriğinde kefaletin müteselsil olduğunun yazılmasına göre şikayetçiler hakkında genel haciz yolu ile takip yapılmasında yasaya aykırılık yoktur ( HGK’ nun 14.10.1972 tarih, 215/341 sayılı kararı -Prof Dr. Baki Kuru İcra ve İflas Hukuku C:3-S:2395 )
O halde mahkemenin ret kararı sonucu itibari ile doğru olduğundan onanması gerekmiştir.
SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366. ve HUMK 438. maddeleri uyarınca ( ONANMASINA), 18,40 TL onama harcı alındığından mahsubuna bakiye, 2,75 TL harcın temyiz edenden alınmasına, 13.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|