02-04-2014, 20:34
|
#10
|
|
Y.17 hd 15.03.2012 t.2011/10220 e-2012/3188.•*TASARRUFUN*İPTALİ*( Alacağın*Çeke Dayanması -*Çekin Dayandığı Hukuki İlişkinin ve Borcun Doğum Tarihinin*İptali*İstenilen Tasarruf Tarihinden Önce Olduğu/Borçlu Davalının Alacaklıları Izrar Kastını Bilen veya Bilebilecek Kişilerden Olduğunun Anlaşıldığı )• BORCUN DOĞUMUNUN TASARRUFTAN ÖNCE OLMASI ( Alacağın*Çeke Dayanması ve Keşide Gününden Önce Doğması - Borçlu Davalının Alacaklıları Izrar Kastını Bilen veya Bilebilecek Kişilerden Olduğunun Anlaşıldığı/Tasarrufun*İptali*Davasının Kabul Edilceği )•*ÇEK*İLE ÖDEME (*Tasarrufun*İptali*Davası -*Çekin Dayandığı Hukuki İlişkinin ve Borcun Doğum Tarihinin*İptali*İstenilen Tasarruf Tarihinden Önce Olduğu/Borçlu Davalının Alacaklıları Izrar Kastını Bilen veya Bilebilecek Kişilerden Olduğunun Anlaşıldığı/Davanın Kabulü )• EMSAL DOSYALARIN BULUNMASI ( Davalılar Arasında Başka Tasarruflarla İlgili AçılanTasarrufun*İptali*Davalarının Bulunduğu )
*Dava*tasarrufun*iptaline ilişkindir. Davacının takibe konu ettiği alacağı*çeklere dayanmakta,iptali*istenilen tasarruf ise*çeklerin keşide tarihinden önce yapılmıştır. Böylece*tasarrufun*alacağın doğumundan önce yapıldığı anlaşılmaktadır. Ancak*çek*bir ödeme vasıtası olup dayandığı hukuki ilişkinin ve borcun doğum tarihinin*iptali*istenilen tasarruf tarihinden önceye ait olması ve diğer koşulların bulunması halinde tasarruf iptale tabidir. Başka bir anlatımla alacağın*çekin keşide gününden önce doğmuş olması her zaman mümkündür. Nitekim alacaklı davacı borçlu ile*çekin keşide tarihinden çok öncesinde ticari ilişkilerinin olduğunu bildirmiş, mahkemece yapılan bilirkişi incelemesi sonucu verilen raporda da alacaklı davacı ile borçlu davalı arasında*çekin keşide tarihinden önce başlayan ticari ilişki olduğu, aralarında mal ve para alışverişi bulunduğu davacının alacağının tasarruf tarihinden öncesine ait olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca üçüncü kişi konumundaki davalı, borçlu davalı ile aralarında ticari ilişki olduğunu tasarrufa konu taşınmazı da alacaklarına karşı aldıklarını bildirmiş, tüm dosya kapsamından borçlu davalının alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilebilecek kişilerden olduğu anlaşıldığı gibi davalılar arasında başka dosyalarda başka tasarruflarla ilgili açılan iptal davalarının da kabul edildiği görülmüştür. Bu durumda davalılar arasındaki*tasarrufun*iptaline karar vermek gerekir.
*Taraflar arasındaki*tasarrufun*iptali*davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
*Davacı vekili davalı A. B. B.'nın müvekkiline olan borcu sebebiyle hakkında yaptıkları icra takibi sırasında borcuna yetecek haczi kabil malının bulunmadığını ancak alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile kendisine ait taşınmazı diğer davalıya sattığını öne sürerek yapılan*tasarrufuniptalini istemiştir.
Davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece borcun tasarruftan sonra doğması ve kötü niyetin kanıtlanamaması sebebiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK.nun*277*ve devamı maddeleri uyarınca açılan*tasarrufun*iptali*istemine ilişkindir.Tasarrufun*iptali*davasında amaç İİK.nun*278, 279 ve*280. maddelerinde yazıldığı gibi alacağın tahsilini temin için borcun doğumundan sonra yapılan tasarruflarının butlanına hükmettirmektir. Bu davanın önkoşulu ise, borçlu hakkına alınmış kesin veya geçici aciz bulunması yanında davacının alacağının*iptali*istenilen tasarruftan önce doğmuş olmasıdır. Ön koşulun bulunması halinde ise İİK.nun*278, 279 ve*280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun*278. maddede akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve Kanunun bağışlama hükmünde olarak iptale tabi tuttuğu tasarrufların*iptali*gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun*280. maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde*tasarrufuniptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun*279. maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır. Somut olayda mahkemece borcun tasarruftan sonra doğması ve üçüncü kişinin kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması sebebiyle davanın reddine karar verilmiş ise de verilen karar dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Davacının takibe konu ettiği alacağı 10.09.2008 ve 17.09.2008 keşide tarihli*çeklere dayanmakta,iptali*istenilen tasarruf ise 03.09.2008 tarihlidir. Böylece*tasarrufun*alacağın doğumundan önce yapıldığı anlaşılmaktadır. Ancak*çek*bir ödeme vasıtası olup dayandığı hukuki ilişkinin ve borcun doğum tarihinin*iptali*istenilen tasarruf tarihinden önceye ait olması ve diğer koşulların bulunması halinde tasarruf iptale tabidir. Başka bir anlatımla alacağın*çekin keşide gününden önce doğmuş olması her zaman mümkündür. Nitekim alacaklı davacı borçlu ile*çekin keşide tarihinden çok öncesinde ticari ilişkilerinin olduğunu bildirmiş, mahkemece yapılan bilirkişi incelemesi sonucu verilen raporda da alacaklı davacı ile borçlu davalı arasında*çekin keşide tarihinden önce başlayan ticari ilişki olduğu, aralarında mal ve para alışverişi bulunduğu davacının alacağının tasarruf tarihinden öncesine ait olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca üçüncü kişi konumundaki davalı D... Ltd. Şti. borçlu davalı ile aralarında ticari ilişki olduğunu tasarrufa konu taşınmazı da alacaklarına karşı aldıklarını bildirmiş, tüm dosya kapsamından borçlu davalının alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilebilecek kişilerden olduğu anlaşıldığı gibi davalılar arasında başka dosyalarda başka tasarruflarla ilgili açılan iptal davalarının da kabul edildiği görülmüştür. Bu durumda davalılar arasındaki*tasarrufun*gerek İİK.nun*279/2 gerekse aynı Kanunun 280/1-2 maddeleri uyarıncaiptaline karar vermek gerekirken yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
*Yukarıda açıklanan davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istenmesi halinde temyiz eden davacıya iadesine, 15.03.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
|