Mesajı Okuyun
Old 31-03-2014, 16:26   #2
LetGo

 
Varsayılan

'zihinsel engellilere yönelik ÖZEL okullarda' demişsiniz. Aynı şekilde eğitim veren özel okullara aynı işi yapan kişinin maaşının sorulması gerekir diye düşünüyorum. Özel okul olarak örnek verebileceğim bir okul olmadığından yazamadım.
Yardımcı olması dileğiyle aşağıda Yargıtay kararı ekliyorum. Kararda da aynı iş yerinde ve benzeri iş yerlerinde aynı işte çalışan kişilerin maaşları sorulmalıdır denilmiş. Aynı iş yerinde çalışan kişiler de dinlenebilir.
İyi çalışmalar.


Yargıtay
9. Hukuk Dairesi

Esas : 2008/41973
Karar : 2010/29469
Tarih : 18.10.2010



Özet:



-YARGITAY İLAMI-

DAVA : Davacı, kıdem, tazminatı, ücret alacağı, genel tatil ve yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar VERİLMESİNİ İSTEMİŞTİR.

Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm ALTINA ALMIŞTIR.

Hüküm süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi N. Doğan tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

-YARGITAY KARARI-

Davacı vekili dava dilekçesinde davacının davalıya ait işyerinde 16.03.2003-01.01.2006 tarihleri arasında çalıştığını, 01.06.2005-01.01.2006 tarihleri arasındaki ücretlerinin ödenmemesi nedeniyle haklı olarak iş akdini feshettiğini, davacının 18.01.2006 tarihinde 625 sayılı Yasaya tabi olarak çalıştığı kuruma ihtarname göndererek ödenmeyen ücretlerinin ödenmesini istediğini, ancak ödenmediğini, 625 sayılı Yasanın 33 üncü maddesine göre özel okullarda yöneticilik ve eğitim öğretim hizmeti yapanlara kıdemlerine göre dengi okullarda ödenen aylıkla sosyal yardım kapsamındaki ek ödeme tutarlarından az ücret verilemeyeceğini, belirterek kıdem tazminatıyla ücret alacağı ve diğer işçilik alacaklarının faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini TALEP ETMİŞTİR.

Davalıya 7201 sayılı Yasanın 35 inci maddesine tebligat yapılmış, davalıyı temsilen davaya cevap VEREN OLMAMIŞTIR.

Mahkemece yapılan yargılama sonucu davacının iş akdini haklı nedenle feshettiği gerekçesiyle kıdem tazminatı, ödenmemiş ücret, yıllık izin ve milli bayram günlerindeki çalışma karşılığı hakettiği alacakların faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine dair HÜKÜM KURULMUŞTUR.

Kararı davalı taraf TEMYİZ ETMİŞTİR.

1 - Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları YERİNDE DEĞİLDİR.

2 - Taraflar arasında davacının ücretinin ödenip ödenmediği konusunda UYUŞMAZLIK BULUNMAKTADIR.

Davalı tarafın temyiz dilekçesine ilave ettiği ödeme belgelerinde Eylül 2005 maaşının 400- TL olarak alındığı, keza 09.05.2006 tarihinde 500- TL, 12.06.2006 tarihinde 500- TL, 10.08.2006 tarihinde 500- TL, 12.09.2006 tarihinde 500- TL, 10.10.2006 tarihinde 500- TL, 10.11.2006 tarihinde 500- TL, 13.12.2006 tarihinde 500- TL, 11.01.2007 tarihinde 500- TL, 12.02.2007 tarihinde 500- TL, 10.04.2007 tarihinde 500- TL, 11.05.2007 tarihinde 500- TL, 16.10.2007 tarihinde 500- TL, 17.11.2007 tarihinde 500- TL, 14.08.2007 tarihinde 500- TL, tarihsiz 2 adet belgede 500- TL davacı tarafından nakit ALINDIĞI YAZILIDIR. Sözü edilen belgeler itiraz niteliğinde olup yargılamanın her aşamasında gözönünde tutulacağı dairemizin ve YARGITAY'ın KÖKLEŞMİŞ İÇTİHATLARINDANDIR. Mahkemece bu hususun ARAŞTIRILMASI GEREKMEKTEDİR.

Öte yandan 4857 sayılı İş Kanununda 32 nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve parayla ödenen tutar OLARAK TANIMLANMIŞTIR.

Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) BİR ÖDEMEDİR. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşmeyle tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine; dönemlere UYULARAK ÖDENMELİDİR. 4857 sayılı İş Kanununun 32 nci maddesinde bu süre en çok bir ay OLARAK BELİRTİLMİŞTİR.

İş sözleşmesinin tarafları, asgari ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 323 üncü maddesinin 2 nci fıkrasına göre TESPİT OLUNMALIDIR. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçiler o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.

4857 sayılı İş Kanununun 8 inci maddesinde, işçiyle işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma koşullarını temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi ZORUNLU TUTULMUŞTUR. Aynı yasanın 37 nci maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu HÜKME BAĞLANMIŞTIR. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı DELİL NİTELİĞİNDEDİR. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusunun mahkemece resen araştırılması gerekmekle, mahkemenin belgeye değer vermeden önce muvazaa şüphesini ortadan kaldırması ve kendiliğinden gerekli araştırmaya gitmesi gerekir (YARGITAY 9. HD. 23.9.2008 gün 2007/27217 E, 2008/24515 K.).

Çalışma belgesinde yer alan bilgilerin gerçek dışı olmasının da yaptırıma bağlanmış olması, belgenin ispat gücünü arttıran BİR DURUMDUR.

Asıl sorun, yasal yükümlülüğe ve cezai yaptırıma rağmen 8. ve 37 nci madde hükümlerine aykırı şekilde belgelerin hiç verilmemesi noktasında ortaya çıkar. Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat YÜKÜ İŞÇİDEDİR. Ancak bu noktada, 4857 sayılı İş Kanununun 8 ve 37 nci maddelerinin işverene bu konuda bazı yükümlülükler de göz ARDI EDİLMEMELİDİR. Bahsi geçen kurallar, İş sözleşmesinin taraflarının ispat yükümüne yardımcı nitelikte olduğu gibi, çalışma yaşamındaki kayıt dışılığı önlenmesi amacına da HİZMET ETMEKTEDİR. Bu yönde belgenin verilmiş olması ispat açısından işveren lehine olmakla birlikte, belgenin düzenlenerek işçiye verilmemiş oluşu, işçinin ücret, sigorta pirimi, çalışma koşulları ve benzeri konularda yasal güvencelerini ZEDELEYEBİLECEK DURUMDADIR. Çalışma belgesiyle ücret hesap pusulasının düzenlenerek işçiye verilmiş olması, iş yargısını ağırlıklı olarak meşgul eden, işe giriş tarihi, ücret, ücretin ekleri ve çalışma koşullarının belirlenmesi bakımından da önemli KOLAYLIKLAR SAĞLAYACAKTIR. Bu bakımdan ücretin ispatı noktasında taraflar delillerinin değerlendirilmesi sırasında, işverence düzenlenmesi gereken bu tür belgelerin düzenlenmiş olup olmamasının da GÖZETİLMESİ GEREKİR.

Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği YANSITMADIĞI GÖRÜLMEKTEDİR. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir SONUCA GİDİLMELİDİR.

Somut olayda davacı işçinin ücretinin tartışmalı OLDUĞU GÖRÜLMEKTEDİR.

Mahkemece yukarıdaki ilkeler ve temyiz dilekçesine ekli belgelerin tümü dosya içeriğine göre değerlendirmeye tabi tutularak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle karar verilmesi hatalı olup BOZMAYI GEREKTİRMİŞTİR.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.10.2010 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.

Kaynak:Corpus