04-03-2007, 22:15
			
							
		 | 
		
			 
            #79
		 | 
	
	| 
		 
			
			 
			
			
			
			
		 
			
				  
				
		
	  | 
	
	
		
			
			
				 
				çitlembik" e
			 
			 
			
		
		
		
		Syn Çitlembik, aşağıdaki yazım tarzınız daha iyi, yani her mısrada kafiye kurmak karşı tarafça algılanmayı zorlaştırıyor. Daha açığı şöyle diyeyim, ağzınızdan kendiniz sürekli aynı sesi çıkarın bir zaman sonra algılanmaz olur. Örneğin, tınnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnn  nnnnnnnn. 
  
İşte bunun gibi bazen farklı ses tonlarına geçişte olmalı diye düşünüyorum, bazı şiirlerini okuyorum, ama okuduktan sonra aklımda neden bir şeyler kalmıyor diye düşünüyordum, anladım ki sürekli benzer sesleri kullanmaktan kaynaklayor gibi gelmeye başladı bana. Tabi bu sadece düşünce, yani gerçekliği olmayabilir veya belki ben öyle algılıyorumdur. Am şu aşağıdaki şiirinizi okuyunca aynı şeyi hissetmiyorum. Mesela şu sözcükleri size aktarayım, SES-SUS-PUS-CIS-KUS-LÖS-US-  ve devam eder. Şimdi bunları peş peşe duyan biri okuduktan sonra hiç birini aklında tutamaz. Ama diğer yandan farklı bir tarz; DÖRT-KALENDER-MEŞİN-BİLGİSAYAR-UZAY-YER-   ve devam eder. Şimdi bu iki grubu karşındaki bir arkadaşına oku, hangisi akılda daha kalıcı oluyor diye okuduktan sonra sor. Yani okuduktan sonra BURDA ŞU SÖZLER VARDI diye akılda kalıyor mu bakmayı deneyin. Yani BİR RENGİN İÇİNDE RENKSİZLİK VARDIR. İNSANIN ALGILAMASI ZAYIFLAR. FARKLILIK TANITICIDIR. Yeteneğiniz inanın çok yüksek, zaten o yüzden yazma ihtiyacı duydum, Bir mısradan diğer mısraya geçince aklımda yeni bir şekil doğmalı ve diğer mısrada yeni bir şekil. Hani bilirsiniz belki, DARB-I MESEL diye bir söz vardır, eski edebiyat dilinde ve bu, BİR METNİ BİTİREN EN SON SÖZDÜR VE KESKİN SİRKE KÜPÜNE ZARAR KADAR OKUYUCUNUN YÜZÜNE ÇARPILAN BİR SON SÖZDÜR. İşte her bir mısraya böyle bir özellik aktaracak kadar ilerletebilme imkanın olur mu bu yazış tarzını. BENCE BİR DENE. SENDE O VAR. 
  
SAYGILARIMLA 
(belki tam anlatamıyorum ama aşağıdaki şiirdeki tarz çok daha iyi ama onun ne olduğunu anlatmak veya anlamak biraz zor, sadece duydum onu ama ne olduğunu bilemiyorum) 
Ama şu var ki her mısraya geçişince yeni bir tasvir uyanıveriyor, yani yukardaki değil yeni bir şey var oluyor her mısrada 
  
  
insanların maskelerini düşerken gördüm 
sahnede kanlı ayak izleri.. 
oysa ben onlar için ölürdüm 
kendi elleriyle söndürdüler kandilleri 
perdenin ardındaki bakışları göremiyordum 
bildiğim tek bir şey vardı 
yaslanabilirdim sarılabilirdim sıcacıktı 
gittim.. sarıldım ..çok üşüdüm  
yalnız başıma kaldım caddelerde 
soluksuz yürüdüm... 
iğrenç bakışlar düştü omzumdan ayak ucuma 
yabancılar can oldu  
canım kadar sevdiklerim yaban oldu 
oysa kurşun kokan eller değmemeliydi avcuma 
sokak lambalarıyla koştum oradan oraya 
kayboldum yalnızlığın zavallılığın ortasında 
ne kadere lanet ettim ne de nefret ettim 
sadece adınız olmayacak sayfalarda 
ve bir daha dönüşü olmayacak bilirim 
tuz basılmaz ki kanayan yaraya.... 
		
	
	
    
  
		
		
		
				
		
	
	 |