Mesajı Okuyun
Old 31-12-2013, 18:12   #2
yavuzselimaydın

 
Varsayılan

Sanırım kısaca konuyu da belirtmekte fayda var. Öyle ki, müvekkil aleyhine kira bedelinin ödenmemesi sebebiyle icra takibi başlatılıyor, takip müvekkilin borca itirazı üzerine duruyor. Müvekkilin itiraz nedeni, taşınmazda tadilat yaparak 20.000,00 TL'nin üzerinde masraf yapmış olmasıdır.
Alacaklı da kira kontratında ki imzaya itiraz edilmemiş olması sebebiyle itirazın kaldırılması yoluna gitti. Yargılama devam ediyor.
Benim atmak istediğim adım ise;
İİk.m.72 uyarınca borçsuzluğun tespiti adına menfi tespit davası açarken aynı zamanda da müvekkilin yapmış olduğu masraflara istinaden alacak talebinde bulunmak.
HMK. m.110 uyarınca davaların yığılması düzenlenmiş. Şart olarak ise taleplerin aynı yargı türünde olması gösterilmiş.
Buna karşın;
HMK. m.2'de mal varlığına ilişkin tüm davalarda değere bakılmaksızın Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlendirilmişken,
HMK.m.4/a'da ise, kira ilişkisinden doğan alacak davaları dahil tüm uyuşmazlıklarda Sulh Hukuk Mahkemeleri görevli kılınmıştır.
Bu düzenlemeler karşısında;
1- Doğrudan İİK.m.72 uyarınca borçsuzluğun tespiti ile birlikte alacak davası mı açılmalı?
2- Ya da HMK. 107 düzenlemesine dayanarak Belirsiz Alacak ve Tespit Davası mı açılmalı? Bu ihtimalde yukarıda sormuş olduğum soru kafaları karıştırmakta. Madde içeriğinde geçen "tespit" tabirini menfi durumun tespiti olarak yorumlayabilir miyiz?

Ayrıca görev konusunda da bana göre ikilem mevcuttur.
Fikir ve tecrübelerinizi paylaşırsanız sevinirim.

Saygılarımla.