HEY GİDİ
Küheylan yürüyüşlerim
İhtiyarlamış içimi taşır
Mesele yokuş çıkmamak olur mu?
Çıktıktan sonra tepetaklak edilişim
Ya ben vasla lâyık değilim
Ya da o bana denk
Sizin bam telinize dokunamazken
Mezardaki validenin kemikleri sızlar
Kabul, tekrarda hayır var
Her damağın lezzeti sidre yâr
Fakat malumata muamma kalbe nâr
Hey gidi derviş hey
Neyim ben söyleyeyim
Elbiseye tenezzül etmeyen
Çırılçıplak bir sezâi
Kelimelerim dilenci
Fikrim sana mütenâkız
Hey gidi kız oğlan kız(!)
Süleyman halt etmiş!
“Devlet-i âliyeye ihanet eden
İyâl olsa katli vaciptir”
Olması iktiza eden
Tanrıyla arama giren
Evlat olsa boğarım diyeymiş
Gözdelerin esas kadınları kıskanmasına
Ne hacet
En ateşli ziyafet
Doyumsuz halvet
Sîretlerinde başkalaşan tek hüzün (!)
Hey gidi iki gözüm.
Yakîn’deyken iki günde özleyen
Dört bin km’den ağzını sürgüleyen
Sevda alıkoyamazken dünyevîlikten
Sebeb-i sükût maişet derdi diyen
Ne kadar habis ruhlu nisa varsa kentte
Acıkır acıkmaz mideye indiren
Milletlerin babası Madiba,
Yirmiyedi yıl seni bitirmedi
Ölmek zamanı mı şimdi
Diril gel , inandığın Isa aşkına,
Duvar ol hadi, Arda’da katledilen Kıptîlere,
Hüseyin’in katlinden beri dunya dar olan Alevilere
14 Aralık 2013, Wimbledon