Mesajı Okuyun
Old 13-12-2013, 15:24   #3
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.mehmet.av
Merhabalar;
Müvekkil işten çıkartılıyor. Çıkartıldıktan sonra ise kendisine bir ibraneme imzalatılıyor. İbraname içeriğini tam hatırlamıyor müvekkil, ancak alacak kalemlerinin ayrı ayrı yazılıp imzalandığı varsayımından hareket ediyorum. Bu şekilde bir ibranameyi yargıtay kabul ediyor bildiğim kadarı ile. Ancak olayda şöyle bir püf nokta var. İbranamenin imzalandığı gün işveren müvekkilin hesabına bir miktar para yatırıyor.(Alacağını karşılamıyor tabi).
Benim merak ettiğim husus şudur.
Her ne kadar ibranamede alınan tutar belirtilmemiş ise de ibraname ile aynı tarihte hesaba yatan parayı acaba ödenen miktar kadar makbuz olarak düşünebilir miyiz. Çünkü eğer ibranamede miktar belirtilmiş ise o kadar kısım için makbuz yerine geçiyor, bundan başka alacak var ise ibranameye rağmen eksik kısım dava edilebiliyor yanlış hatırlamıyorsam.


Türk Borçlar Kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinde sonra ibra sözleşmesi ile işverenin ibrası teknik olarak mümkün değildir. Çünkü ibra, borcun tatmin edilemeyen sona erme nedenlerinden biridir. Ancak 420 nci madde borcun tam olarak ifasını aramıştır. Bu nedenle TBK uygulamasında işverenin işçiye olan borçlarının ivazlı ya da ivazsız ibra ile sona erdirilmesi mümkün değildir.

Sizin olayınızda imzalanan ibranamenin içeriğinin hatırlanmamasının bir önemi kalmamıştır. Önemli olan yapılmış ödemedir. Makbuzdur. Tam olarak ifa karşılığı değilse dava ile bakiye alacaklar talep edilebilir. Saygılar.