Mesajı Okuyun
Old 10-12-2013, 09:42   #1
Oğuz Saka

 
Varsayılan Sağlığında Ölen ile Davacı Arasındaki İlişkinin Niteliği

işveren müvekkilin işyerinde üzücü bir kaza olması sonucu işçilerden biri hayatını kaybetmiştir. Bunun üzerine ölenin annesi ve kardeşleri müvekkil aleyhine maddi-manevi tazminata girişmişlerdir. Müvekkil ağır kusurludur. Ancak yapılan harici araştırmalarda ölen işçi ile ailesinin arasının bozuk olduğu hatta hiç konuşmadıkları, kazadan sonra babasına haber verilmesi üzerine babanın ölmek üzere olan oğlu için 'gebersin' dediği, davacı tarafın tanıkları ile ortaya konmuştur. Babası da ayrıntılardan kaçınsa da ceza soruşturması sırasında alınan ifadesinde oğlu ile arasının açık olduğunu vurgulamıştır.

Bu durumun manevi tazminatın takdirinde dikkate alınacağı su götürmez. Keza 1966/7 esas 1966/7 karar sayılı emsal HGK kararında şöyle demektedir.
'Cismani zarara uğrayan kimsede veya ölenin yakınlarında önemli bir manevi zarar (elem, ızdırap) husule gelmeli, yani gerçekten manevi bir tatmin ihtiyacı DOĞMUŞ BULUNMALIDIR. Ölüm vukubulmuşsa, sağlığında ölenle davacı arasındaki münasebetin mahiyeti ve derecesi bu hususun takdirinde büyük rol oynar.'

Ancak bahsettiğim somut olaya benzer açık bir yargıtay kararı bulamadım. Bu konuda yardımcı olursanız çok sevinirim teşekkürler.