 |
Alıntı: |
 |
|
|
 |
Yazan Av. Feyza Altun |
 |
|
|
|
|
|
|
Kimse kusura bakmasın. Herkesin gerçekçi olması lazım. Hukuk fakültesini fakülte kantininde, stajını baro SEM önünde sigara içerek bitiren, derslere birbiri yerine imza atıp adliye stajında doğru düzgün mahkemeye gitmeyen; avukat olduğunda icra takibi hazırlamasını bilmeyen, mahkeme kaleminde bi dosya çıkarmasını beceremeyen; az iş yapayım çok para alayım diyen AVUKAT, benim işimi göremez. Ben de 2000 TL vermem.
|
|
 |
|
 |
|
Feyza Hanım;
İstanbul Üni. Hukuk Fakültesi için söyleyeyim. Benim dönemimde fakülte kantini köy kahvesi gibi bodrum katta kalorifer tesisatının altında basık tavanlı bir yerdi. Fakültenin devasa kontenjanına rağmen ufak tefek bir yerdi onar dakikalık tenefüslerde bir bardak çay alabilmek için 8 dakika kuyruk bekliyorduk. Fakültenin kontenjanı artsa da, eğitim kalitesi düşse de yinede bir hukuk fakültesiydi ve kantinde pineklemekle fakülte bitmiyordu.
Adliye stajında ise (İstanbul Adalet Sarayı için) hakimlere yapabileceğim birşey var mı diye defalarca sormama rağmen ayak altında dolaşmanıza gerek yok git kaleme sor bir iş varsa yaparsın cevabını aldım. Kalemler ise genelde ayak işleri diye tabir ettiğimiz işleri yaptırmaktan gayet zevk alıyordu ayrı konu.
Doğru dürüst icra takibi açmasını bilmemek, mahkeme kaleminden dosya isteyeyememek gibi itamların sebebi ise öncelikle Avukatlarımızdır. Zira Avukatlarımız
yanında staj gören Stajyer Avukatı stajyer olarak görse yani aralarında
usta-çırak ilişkisi olsa böyle bir sorun olmaz ama stajyer Avukat ve yanında staj gördüğü Avukat arasında
işçi-işveren ilişkisi mevcut. Avukatlarımız stajyerleri ucuz iş gücü olarak kullanıyor.
Geçen hafta ofisimize stajyer Avukat almak için İstanbul Barosu wep sitesine verdiğimiz ilana başvuran arkadaşların büyük çoğunluğu baronun wep sitesine haftalık, aylık olarak sürekli ilan veren Avukatlarımızın yanında çalışmışlar ve yaptıkları iş stajyerlik değil
TAKİP ELAMANLIĞI olmuş. Ve bu arkadaşlarımız ruhsat alalı daha bir veya iki hafta oldu ama takip açmaktan başka birşey bilmiyorlar.
Baro deslerine gelirsek (İstanbul Barosu için) yoğun staj başvurusuna ve barolara staj eğitimleri için ödenen trilyonluk bütçelere rağmen (Baro pullarının gelirlerin hangi baroya ne kadar dağıtıldığı TBB sitesinde yıllık yayınlanıyor) ufak tefek sınıflarda 60-70 kişi derse giriyordu. Derslere gelen arkadaşlar çalıştıkları bürolardan kıt kanaat izin alabiliyordu. Bizzat yanında çalıştığım Avukat Cumartesi Seminerlerine gitmemi tavsiye etti. (Cumartesi günleri yapılan seminerler 4 veya 8 saatlik ders yerine geçiyor)
 |
Alıntı: |
 |
|
|
 |
Yazan Av. Feyza Altun |
 |
|
|
|
|
|
|
Arkadaşlar ekmek aslanın midesinde işveren avukatların hepsi de holdingleşmiş değil, herkes zar zor para kazanıyor; işçi çalıştıran da karşındaki bunun karşılığını versin istiyor. Bu iş böyle yönergelerle zorlamalarla olmaz.
|
|
 |
|
 |
|
Kalitesi düşen hukuk fakültelerin üstüne stajyren Avukatların takip elamanı gibi gören ve kullanan Avukatlarımızın/hukuk bürolarnın önüne geçebilmek için bazı yaptırımları olan mevzuata ihtiyacımız var. İş hukunda tanınmış ve çok iyi işçi hakları savunan hukuk bürolarının kendi çalışanları yani Avukatlar için uyguladığı hukuk içler acısıdır. Yazdıkları dilekçelerde tatil günleri çalıştırılan işçilerin ücretleri için destanlar yazan Avukatlarımız hafta sonlarını bir kenara bırakın 29 Ekim'de bile bürolarını açık tutmuşlardır. Peki bu tatil günleri çalıştırdıkları meslektaşlarımıza ek ödeme vb yapmışlarmıdır?
 |
Alıntı: |
 |
|
|
 |
Yazan Av. Feyza Altun |
 |
|
|
|
|
|
|
HEr iki taraf karşılıklı fedakarlık yapacak, çalışan şevkli azimli istekli olacak, çalıştıran karşısındakinin meslektaş olduğunu unutmayacak saygılı sevgili davranacak; para da anlaşılır o sorun değil.
|
|
 |
|
 |
|
Temennimiz her iki tarafın karşılıklı fedakarlıkta bulunması işveren Avukatın tecrubelerini paylaşması çalışan Avukatı ise azimli, istekli olmasıdır.