 |
Alıntı: |
 |
|
|
 |
Yazan avserafettin |
 |
|
|
|
|
|
|
Değerli meslektaşlarım;
Konu ile ilgili verdiğim bilgiyi okuduğunuzu öğrendim
Ancak,bu husus "Memur muamelesini şikayet değil,
aynen,satış memurunun yaptırdığı kıymet takdirine karşı bir itiraz olarak dava açar gibi,Satış Kararını veren Sulh Hukuk Mahkemesine Dava açabiliriz" diye düşünüyorum.Çünkü,memur muamelesini şikayet yolu,İcra Hukukuyla ilgilidir. Oysa bu konuda memurun yaptığı maddi hesap hatası var.Hatta bence memurun görevindeki-mesleki bilgisindeki yetersizliği nedeniyle bizzat kendine bile gidilebileceğini düşünmek yanlış olmasa gerek.Çünkü dağıtım tablosu taraflara tebliğ edilmeden Mahkemenin onayına sunuluyor. Mahkemelerin işinin yoğunluğu da malum;yeterince incelenemeden de onaylanırsa,sonuçta hatalı bir dağıtım ortaya çıkar.Hatta daha da uç bir yorum yapılarak,(büyük rakamlarda) hakimin sorumluğuna da gidilebiceğini düşünmek hatalı olmasa gerek.Yukarıda da belirttiğim gibi,tarafların itirazına sunulmadan yapılan onaylama,bunu gerektirir,diye düşünüyorum.Ancak,bu konuda uyguluma var mı bilemiyorum.Herşeyin kesinleşmesi için taraflara müraaat ediliyor da,bunun yani paranın dağıtım cetvelinin kesinlemesi için niye taraflara tebliğ edilmiyor.
Selamlar ve Saygılar.
Avserafettin
|
|
 |
|
 |
|
Aslında icra yoluyla aynı. Sadece tek değişiklik satış memuru icra memuru da olsa, şikayet olarak icra mahkemesine değil; sulh hukuk mahkemesine gidiliyor olması
örnek :
Yargıtay
12. Hukuk Dairesi
Esas : 2013/13172
Karar : 2013/22056
Tarih : 11.06.2013
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Mehmet Turan tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
İİK.nun 4/son maddesine göre; "İcra yetkisini haiz sulh mahkemelerinin muamelelerine karşı vuku bulacak şikayet ve itirazların icra mahkemesi, o mahkemenin hakimidir". Ayrıca 6100 Sayılı HMK.nun 4/b maddesi uyarınca ortaklığın giderilmesi davalarına, sulh hukuk mahkemesince bakılır ve aynı Kanun'un 322/2. maddesi gereğince de, taşınır ve taşınmaz malların satışı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre yapılır. HMK.nun 322/2. maddesine göre satış memuru, davaya bakan sulh hukuk mahkemesince tayin edildiğinden, onun işlemlerine karşı şikayetlere ve açılacak ihalenin feshi davalarına da sulh hukuk mahkemesince bakılması gerekmektedir. Satışın icra müdürlüğünce yapılmış olması, satışın icrai takiple ilgili olmaması ve icra müdürünün satış memuru sıfatı ile işlem yapması nedeni ile sonuca etkili değildir.
Somut olayda, Ankara 11. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 25.04.2012 tarih ve 2011/2136 Esas, 2012/698 Karar sayılı ortaklığın giderilmesi konulu ilamının yerine getirilmesi için Ankara 22. İcra Müdürlüğü görevli kılınmış ve yukarıda da açıklandığı üzere icra müdürü, satış memuru sıfatı ile işlem yapmıştır.
O halde mahkemece, görevsizlik ile birlikte talep halinde dosyanın görevli sulh hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Şikayetçinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.