Borçlar Kanunu madde 290'daki hükümde geçen "vasiyet" kelimesinin geniş yorumlanarak tüm ölüme bağlı tasarrufları kapsaması gerektiğini düşünüyorum. Bu bakımdan olaydaki ölüme bağlı bağış sözleşmesine miras sözleşmesi hükümlerinin uygulanabileceğini değerlendirdim ancak rücu ve fesih ile ilgili hükümlere baktığımda sadece bağışlayanın rücu ve fesih hakları ile ilgili sonuçlara ulaşabiliyorum. Zira yüklemeli bağışta bağışlanan ile ilgili olarak yalnızca Borçlar Kanunu m. 291/4 teki "yüklemeyi yerine getirmekten kaçınma" hakkı düzenlenmiş.

Bu durumda her ne kadar ölüme bağlı bağışlamalarda vasiyet hükümleri uygulanacağı belirtilmişse de halen Borçlar Hukuku niteliğini haiz bir sözleşme mevcut olduğundan olayda vakıfın Borçlar Kanunu 291/4 hükmüne dayanarak yüklemeyi yerinden kaçınabileceğini düşünmekle birlikte, vasiyet hükümlerinin olaya uygulanıp uygulanamayacağı, uygulanır ise yüklemeden nasıl kaçınılacağı veya sözleşmenin nasıl feshedileceği hususlarında gerçekten çelişkiye düşmüş durumdayım...