Mesajı Okuyun
Old 06-10-2013, 22:15   #5
fountain

 
Varsayılan

ÜCRET GARANTİ FONU SİSTEMİNE BAKMANIZI TAVSİYE EDEBİLİRİM.
İş Kanunu “işverenin ödeme aczine düşmesi” başlığı altında 33. Maddesi “İşverenin konkordato ilan etmesi, işveren için aciz vesikası alınması veya iflası nedenleri ile işverenin ödeme güçlüğüne düştüğü hallerde geçerli olmak üzere, işçilerin iş ilişkisinden kaynaklanan son üç aylık ücret alacaklarını karşılamak amacı ile İşsizlik Sigortası Fonu kapsamında ayrı bir Ücret Garanti Fonu oluşturulur.
Ücret Garanti Fonu, işverenlerce işsizlik sigortası primi olarak yapılan ödemelerin yıllık toplamının yüzde biridir. Ücret Garanti Fonunun oluşumu ve uygulanması ile ilgili usul ve esaslar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.” şeklinde idi.
İşverenin aczi, işverenin borçlarını ödeyemez hale düşmesi, yapılan icra takibi sonucunda veya iflas tasfiyesi sonucunda alacaklının alacağını alamamasını ifade eder. İşverenin aczi halinde işçinin Ücret Garanti Fonu’na başvurabilceği düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeyle işverenin ödeme güçlüğüne düşmesi halinde İcra İflas Kanunu’nda öngörülen hükümlere başvurulması sonucu eskiden mevcut olan işçinin ücretini alamaması riski kısmen ortadan kaldırılmıştır. Ancak; 15.5.2008 tarihli 5763 sayılı Kanunun 17. maddesi ile 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanuna getirilen ek birinci madde hükmü ile 33. madde yürürlükten kaldırılıp Ücret Garanti Fonu, İşsizlik Sigortası Fonu içine alınmakta ve bu değişiklikle, fonun kapsamı genişletilerek, sadece İş Kanununa tabi olan işçileri değil, bu kanunun kapsamı dışında kalan, ancak 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa tabi olan ve iş akdine göre çalışan tüm sigortalıları uygulama alanı içine sokmaktaysa da, düzenlemenin salt 3 aylık temel ücretle sınırlandırılması, ücret garanti fonu kurumunun, kendisinden beklenen faydayı sağlayabilmesi mümkün görünmemektedir.
27272 sayılı Ücret Garanti Fonu Yönetmeliği; İşveren hakkında aciz vesikası alınması durumunda, işverenin iflası durumunda, İşverenin iflasının ertelenmesi durumunda, İşveren hakkında konkordato ilan edilmesi durumunda, düzenlenmiş veya onaylı işçi alacak belgesi ile Türkiye İş Kurumu’na başvurduğunda, en fazla 3 aylık temel ücrete ilişkin haklarını alabilme imkanına sahiptir.
Hemen belirtmek gerekir ki, Türkiye İş Kurumu ilgili birimine işverenin aciz halini göstermek için iletilecek belgelerin, kesinleşmiş icraî haciz işlemlerine dayanıyor olması gerekmektedir. Bu mealde, geçici haciz yahut ihtiyatî haciz kararı sonucu, işverenin hacze kabil malının bulunmadığı yönünde tutulan tutanaklar, Ücret Garanti Fonundan faydalanmak için ibrazı gereken belgelerden sayılmamaktadır.
Aciz belgesinin tanzimi neticesinde, alacaklı işçinin alacağı sona ermemektedir. Bilakis, alacağı daha da kuvvetlenmekte zira ücret alacağında zamanaşımı süresi beş yılken aciz vesikasıyla birlikte on yıla, tazminat alacaklarına ilişkin zamanaşımı süresi, on yılken yirmi yıla çıkmaktadır (İİK. m. 143/VI).
Ayrıca alacaklı işçi, işbu belgeyi aldıktan sonra, alacağını ispatla mükellef de değildir. Alacağı olduğunu ispatlamak için, aciz belgesini ibraz etmesi yeterlidir. Yani bu halde ispat yükü ters dönmekte, borçlu işveren, işçiye herhangi bir borcu olmadığını ispata katlanmak zorunda kalmaktadır.
Aciz belgesi, aynı zamanda İİK. md. 68 anlamında borç ikrarını havi bir belgedir. Bunun sonucu olarak da, icraya konduğu takdirde itiraz edilmesi halinde, alacaklıya itirazın icra mahkemesinden kaldırılmasını talep olanağı verir. Bunun yanında aciz belgesi işçiye, işverenin geriye dönük iki yıllık süre içinde mallarını devrettiği kimselere karşı tasarrufun iptali davası açmak ve başkasının koydurmuş olduğu hacizlere iştirak etme imkânı da vermektedir.