12-09-2013, 12:42
|
#5
|
|
T.C. YARGITAY
3.Hukuk Dairesi
Esas: 2012/22613
Karar: 2013/12
Karar Tarihi: 14.01.2013
VASİYETNAMENİN TENFİZİ İLE TAŞINMAZLARIN TAPU KAYDININ İPTALİ İSTEMİ - DAVALILARIN HERHANGİ BİR ZAMANAŞIMI DEFİNDE BULUNMADIKLARI GÖZETİLEREK DAVANIN ESASI HAKKINDA KARAR VERİLMESİ GEREĞİ - HÜKMÜN BOZULDUĞU
ÖZET: Mahkemece, davalıların herhangi bir zamanaşımı definde bulunmadıkları da gözetilerek davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
(4721 S. K. m. 602) (4722 S. K. m. 17) (743 S. K. m. 580)
Dava: Dava dilekçesinde muris H. T.'un Kargı Noterliğinin 10.02.1994 tarih ve 471 sayılı düzenleme şeklindeki vasiyetnamesinin tenfizi ile tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Karar: Davada, muris H. T. tarafından Kargı Noterliğinin 10.02.1994 tarih ve 471 sayılı vasiyetnamenin tenfizi ile taşınmazların tapu kaydının iptali ile adlarına tescili istenilmiştir.
Mahkemece; davanın TMK'nun 602. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra açıldığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
4722 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun'un 17. maddesi uyarınca; mirasçılık ve mirasın geçişi, miras bırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir.
Yanların ortak murisi 14.03.1995 tarihinde vefat etmiştir. Bu durumda olayın çözümünde uygulanacak yasa hükmü 4721 sayılı Yasa hükümleri olmayıp, murisin ölüm tarihinde yürürlükte olan 743 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümleridir. Bu Kanunun 580. maddesinde düzenlenen süre hak düşürücü süre değil, zamanaşımı süresidir.
O halde mahkemece, davalıların herhangi bir zamanaşımı definde bulunmadıkları da gözetilerek davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.01.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
|