Mesajı Okuyun
Old 30-07-2013, 22:30   #1
Av. Nazlı B.

 
Varsayılan

Müdafiliğini üstlendiğim bir davayla ilgili;

Suç : Nitelikli Yağma.

Suç Tarihi : 2005

Olayın Özeti : Bir benzin istasyonunun kasası ve orada çalışan pompacının cep telefonu, kimliği ve kredi kartları yağmalanıyor.

Müştekiler : İşyeri sahibi ve işçi (pompacı)

Müştekiler şikayetinden vazgeçmiş ve davaya katılma talepleri yok.

Benim müvekkilim 5 sanıktan birisi. 3 sanık hakkında geçtiğimiz yıllarda mahkumiyet kararı verilmiş, müvekkilim yakalanamadığı için yargılaması şimdi yapılıyor.

Etkin Pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını talep ettik ve bize bu hususta girişimde bulunmamız ve mağdurların zararını tazmin için gerekli meblağı mahkemeler veznesine depo etmemiz yönünde süre verildi.

Biz, yağmaya konu olduğu iddia edilen nakit para tutarını süresinde yatırdık. Ancak bu miktarı yatırmadan önce, bir de mağdurlardan birinin cep telefonu söz konusu olduğu için, bu konuda nasıl bir yöntem izleneceğini mahkemeye danışmak istedik.

Cep telefonu ele geçirilmemiş, mağdurun beyanına göre NOKIA 3410, bu telefonunun değerinin belirlenmesi halinde karşılamaya hazır olduğumuzu, ancak değerinin nasıl bir usul izlenerek belirlenmesi gerektiği hususunda ilgili mahkeme heyeti üyesi bir hakimle şifahi olarak görüştük.

Değerinin belirlenmesi hususunda bir talepte bulunmamızı salık verdi. Biz de "iddia olunan cep telefonunun kıymet takdiri yapılıp değerinin belirlenmesi için sayın mahkemenin gereken araştırmayı yapmasını talep ederiz" şeklinde bir ifade kullanarak talepte bulunduk.

Ancak adli tatile yaklaşılması dolayısıyla, geçici bir heyetle duruşmalara devam olundu ve bu talebimiz reddolundu. İddia makamı, "telefon değerinin mahkemece değerlendirilmesi konusunun mahkemenin görevine giren konularından olmadığı anlaşılmakla talebin reddini" istedi. Mahkeme de kararında hiçbir gerekçe belirtmeyerek, bu talebimizi "sanık müdafinin müştekinin telefon hakkındaki zararını gidermesi için bir sonraki duruşmaya kadar süre verilmesine" şeklinde bir ifade kullanarak zımni olarak reddetmiş oldu.

* Bu durumda anlayamadığım hususlar şunlar:

1. Bu husus niçin mahkemenin görevine girmemektedir? Mahkemenin uygun göreceği bir yöntemle; ne bileyim, bilirkişi araştırması veyahut ilgili telefon şirketine müzekkere yazılarak 2005 yılında NOKIA 3410 model telefonun fiyat araştırmasını yapmak veya mağdurun beyanı gerekiyorsa zarar miktarı hakkında, bu hususta beyanda bulunması için mağdura duruşma gününü tebliğ etmek/hakkında zorla getirme kararı çıkarmak vs..talep edilmese bile mahkemenin res'en görevi değil midir?

2. Mahkemenin bu kararı, ara karar niteliğinde olduğundan itiraz edemiyorum. Bu durumda, adli tatil bitiminde gerçekleştirilecek duruşmada esas heyete karşı talebimi gerekçeleriyle birlikte ısrarla yinelemeli miyim?

3. Öncesinde hakime şifahi yolla danışarak böyle bir talebi şekillendirdiğimiz için, yağmaya konu nakit para tutarını mahkeme veznesine yatırmakta sakınca görmedik, nasılsa telefonun değeri belirlenince onu da ayrıca yatırırız dedik. Bu durumda, müvekkilin eğer Etkin Pişmanlık'tan faydalanamaması gibi bir durum gündeme gelirse, kararı temyiz ettiğimiz taktirde yine aleyhimize bir karar verilirse yatırdığımız parayı geri alabilir miyiz?

4. Mahkeme, bana; "mağduru bulun, beyanda bulunsun zararına ilişkin, siz de karşılayın" dedi. Söz konusu telefon üretimden kaldırılmış ve 8 yıl önce gerçekleşmiş bir olay sonrasında çalıştığı yani yağmanın gerçekleştiği işyerinden ayrılmış olan bir mağduru bulmak müdafii olarak benim görev alanıma girmekte midir? Ben Hafiye miyim? Ayrıca, zararın mağdurun beyanı ile belirlenmesi hakkın kötüye kullanılması ihtimalini gündeme getirmez mi, böyle bir usul mümkün müdür?

5. Epeyce zorlanarak da olsa mağdura ulaştım ve kendisiyle telefonda olumlu bir görüşme gerçekleştirdim. Ancak çalıştığı için belirlenen duruşma gününde mahkemede hazır olup olamayacağına dair söz veremedi. Bu durumda, zararının belirlenmesi ve karşılanması için nasıl bir yol izlemeliyim? Yani Noter huzurunda bir protokol mü yapalım, imzalı bir beyan mı alalım? Bu konuyu kafamda şekillendiremedim?

6. İhtimaller üzerine Avukatlık Kanunundaki yetkilere dayanarak, yaşadığım şehirde (bu arada, dava başka bir şehirde görülüyor) bulunan NOKIA yetkili servislerinden ilgili telefonun değerine ilişkin imzalı ve mühürlü bir yazı temin etmeye çalıştım, ancak sadece tamir yaptıkları için veremediler. Ben de uzun gayretler sonucu, herhangi bir telefoncudan fiyat aralığına ilişkin bir yazı aldım; "ilgili telefonun fiyatı 2005 yılı içerisinde 120-145 TL arasındadır" diyor. Bu belge yeterli midir, fiyat aralığı değil de, net bir fiyat mı belirlenmelidir ve bu belgenin telefonun satın alındığı kentteki bir telefoncudan temin edilmemiş olması sorun yaratır mı?

7. Ve yine başka bir ihtimal de, bilirkişi talebinin reddedilmesi durumunda; usul kanuna göre, bilirkişi duruşma sırasında hazır edilirse mahkemece dinlenmek durumundadır. Buna göre, kendi çabalarımla bilirkişiyi hazır etmeye çalışırsam, bilirkişinin uzmanlık alanı ne olmalıdır ve K.Maraş ya da G.Antep illerinde bana ulaşmam için yardımcı olabileceğiniz bir bilirkişi var mıdır?

8. Son olarak; Yağmaya konu nakit para miktarını mahkeme veznesine yatırmadan önce, kasası soyulan işyerinin sahibi olan mağdura ulaşmayı hiç denemedim, gerekli görmedim. Zira, mağdurun zararının kısmi olarak karşılanması durumunda Etkin Pişmanlık kurumunun işletilmesi için mağdurun onayına ihtiyaç vardır diye öngörmekte yasa. Biz kısmen değil, tamamen karşıladığımız için zararı, mağdurla irtibat kurmaya gerek duymadım. Ancak,mahkemenin diğer mağdur hakkındaki tutumunu anlamlandıramadığım için, sonrasında benden işyeri sahibinin de duruşmada hazır edilmesi ve beyanda bulunmasını isteme durumu söz konusu olabilir mi diye tereddüt etmekteyim. Sizce bu hususta nasıl bir usul izlemeli ve girişimde bulunmalıyım?

OLDUKÇA AYRINTILARA BOĞULMUŞ OLDU SUALLERİM FARKINDAYIM, ANCAK MAHKEMENİN AÇIKÇA HUKUKA AYKIRI BULDUĞUM BU KARARI BENİ FAZLASIYLA KAFA KARIŞIKLIĞINA SÜRÜKLEDİ. Cevap verecek değerli meslektaşlarıma şimdiden çok teşekkür ederim...