SORUMLULUK:
MADDE 5. (Değişik madde: 06/06/1985 - 3222/1 md.)
İcra ve İflas Dairesi görevlilerinin
kusurlarından doğan tazminat davaları, ancak idare aleyhine açılabilir. Devletin, zararın meydana gelmesinde kusuru bulunan görevlilere rücu hakkı saklıdır. Bu davalara adliye mahkemelerinde bakılır.
Devletin sorumluluğu açısından İİK 5.maddeye göre Adalet Bakanlığı taraf gösterilerek açılacak olan tazminat davasında; icra dairesi görevlilerinin kusuru aranmaktadır. Tazminat davasında; zarar, kusur, hukuka aykırılık, illiyet bağı gibi tazminat davasında aranacak olan unsurların bulunması gerekmektedir. Nitekim somut olayda; temlik işleminin sahte olduğunun icra dairesi görevlileri tarafından bilinmesi ya da bilinebilecek durumda olması mümkün değildir.İcra dairesi görevlilerinin bu hususu araştırma gibi görevlileri de bulunmamaktadır.Çünkü usulüne uygun olan temlikname gereğince dosyada temlik alanın talebi ile işlem gerçekleştirilmiştir. Noterin kimliğin sahte olup olmadığı yönünde inceleme yetkisi olmadığı gibi bu hususu bilmesi de mümkün değildir. Dolayısı ile noter hakkında takipsizlik kararı verilmesinin uygun olduğunu düşünüyorum.
Cezai sorumluluk saklı kalmak üzere haksız fiile dayanarak ilgili temlik alan ve temlik verenin taraf gösterilerek tazminat davası açılması mümkündür. Ayrıca zorlama olarak düşünülse de İİK 16.madde gereğince şikayetin de bu durumda başvurulabilecek bir kanun yolu olduğunu düşünüyorum. Çünkü; icra müdürü yada yardımcısı tarafından vermiş olduğu kararlardan sonradan rücu etmesi mümkün değildir. Kararın iptali ya da düzeltilmesi hususunda icra kanunu md.16 da düzenlenen şikayet hakkının kullanılması gerekmektedir. Şikayet; alacaklı ve borçlu dışında hakkı ihlal eden üçüncü kişilere de tanınmış bir yoldur. Kanunda "şikayet olunabilir" şeklindeki düzenlemenin doktrin ve Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere geniş anlamda anlaşılması gerekmektedir. Saygılarımla. Çalışmalarınızda başarılar diliyorum.