Mesajı Okuyun
Old 15-07-2013, 20:16   #8
hüsnü gökulu

 
Varsayılan

Sayın Metel;11.Hukuk Dairesinin 2003 tarihli kararı sanırım size çözüm olacaktır.Kararı aşağıda gönderiyorum


T.C. YARGITAY

11.Hukuk Dairesi
Esas: 2003/9450
Karar: 2003/1774
Karar Tarihi: 03.03.2003


ŞİRKETİN FESHİ VE TASFİYESİ İSTEMİ - DAVALININ GAYRİMENKUL VE ARAÇLAR İÇİN TESCİL İSTEYEBİLECEĞİ GİBİ BU YOLA BAŞVURMAYARAK CEZAİ ŞARTIN TAHSİLİNİ İSTEYEBİLECEĞİ - CEZAİ ŞART İSTEMİ YÖNÜNDEN İŞİN ESASINA GİRİLMESİ GEREĞİ

ÖZET: Davalının gayrimenkul ve araçlar için tescil isteme hakkı bulunduğu gibi, bu hakkını kullanmayarak protokolde hüküm altına alınan cezai şartın tahsilini de istemesi mümkündür. Bu itibarla karşı davadaki cezai şart istemi yönünden işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.

(743 S. K. m. 643) (818 S. K. m. 213, 535) (2644 S. K. m. 26) (2918 S. K. m. 20) (Hukuk Ve Ticaret Mahkemelerinin Yazı İşleri Yönetmeliği m. 26)

Dava: Taraflar arasında görüleri davada Ankara Asliye 7. Ticaret Mahkemesi'nce verilen 24.01.2002 tarih ve 2000/572-2002/15 Sayılı kararın, Yargıtay'ca incelenmesi davalı mirasçısı İ.B. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Gürkan Gençkaya tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra ışın gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, müvekkili ile davalının Kollektif şirket ortağı olduklarını, şirket süresinin uzatılması konuşunda yeni bir karar alınmamış olduğunu, şirketin münfesih durumda olduğunu, iki yıldır çalıştırılmayan fabrikanın davalı tarafından çalıştırılmaya başlandığını ileri sürerek, şirketin feshi ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, taraflar arasındaki 20.05.2000 tarihli sözleşme ile davacının hissesini müvekkiline devrettiğini ancak daha sonra bu sözleşmeden davacının hataya »dayanarak caydığını, yapmış oldukları ödemenin davacı, tarafından geri ödenmeye çalışıldığını ancak faiz ödenmesi ve cezai şartında verilmesi gerektiğini ileri sürerek, davanın reddi ile karşı dava olarak 55.635.000.000.TL.nın davacıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Mahkemece; iddia, savunma ve dosyadaki belgelere göre, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, şirketin faaliyetinin 10 yıllık süreler ile uzatıldığı, son olarak uzatma kararı alınmamasına rağmen şirketin belirsiz süre için faaliyetinin uzadığının kabulü gerektiği, taraflar arasında yapılan sözleşmenin gayrimenkul ve araç satımına ilişkin hükümlerinin, şekle riayetsizlik nedeniyle geçersiz olduğu, ancak hisse devrinin geçerli olmasına rağmen davacının cayması nedeniyle şirketin fesih sebebinin ortadan kalktığı, dava sırasında davalının ölümü nedeniyle mirasçılarınca davaya devam edildiği, B.K.nun 535. maddesine göre ortaklardan birinin ölümü nedeniyle şirketin sona erdiği, geçersiz sözleşmeye dayanılarak ifa ve cezai şart talebinde bulunulamayacağı, davalının karşı davasında yaptığı masrafları da kanıtlayamadığı gerekçesiyle, asıl davanın kabulü ile şirketin fesih, tasfiyesine, karşı davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı davalı mirasçısı İ.B. vekili temyiz etmiş, mahkemenin temyiz isteminin süre yönünden reddine ilişkin kararını davalı mirasçısı İ.B. vekili temyiz etmiştir.

1- Dava, kollektif şirketin feshi istemi ile karşı dava olarak açılan 20.05.2000 tarihli protokole dayanılarak faiz ve cezai şartın tahsili istemine ilişkindir.

Davalı İ.B. vekili tarafından mahkeme kararı süresi içerisinde temyiz harcı yatırılmak suretiyle temyiz edilmiş ise de, temyiz dilekçesine dosyanın esas ve karar numaralarının davalı vekili tarafından yanlış yazılması nedeniyle temyiz dilekçesinin temyiz defterine kaydedilmeksizin kalemde bekletilmiş olduğu, bu arada karara kesinleştirme şerhinin verilmiş olduğu, durumun fark' edilmesi üzerine temyiz defterine kayıt işleminin gerçekleştirildiği, ancak, mahkemece temyiz isteminin süresinde olmadığı gerekçesiyle, temyiz isteminin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Hukuk ve Ticaret Mahkemelerinin Yazı İşleri Yönetmeliğinin 26. maddesine göre, mahkemeye verilen evrakın dosyasına konulması işleminin kalem personeli tarafından yerine getirilmesi gerekmekte olup, bu işlemin verilen dilekçedeki tüm bilgilerin denetlenmesi suretiyle yapılması ve bir eksiklik bulunduğu taktirde dilekçe sahibinin uyarılması gerekmektedir. Mahkemece bu husus yerine getirilmediği gibi, H.U.M.K. nun 434. maddesine göre temyiz isteği harca tabi davalarda harcın yatırıldığı tarihte yapılmış Sayılır.

Anılan nedenlerle davalı İ.B. vekili tarafından verilen temyiz dilekçesinin süresinde olduğunun kabulü gerekmektedir. Bu itibarla, mahkemenin temyiz isteminin reddine dair müteferrik kararının ve kesinleşme şerhinin bozularak kaldırılmasına ve işin esasının incelenmesine karar vermek gerekmiştir.

2- İşin esasının incelenmesine gelince; Mahkemece, asıl davada kollektif şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmiş, karşı davada ise taraflar arasındaki adi yazılı olarak düzenlenmiş protokolün gayrimenkul ve araç devrine ilişkin hükümler taşıması nedeniyle geçersiz olduğu, bu geçersiz sözleşmeye dayanılarak cezai şart istenemeyeceği gerekçesiyle, karşı davacı istekleri reddedilmiştir.

Davalı İ.B. vekili temyiz dilekçesi ile taraflar arasındaki 20.05.2000 tarihli protokolün tümünün geçersiz olmadığını, hisse devrine ilişkin hükümlerinin geçerli olması nedeniyle sözleşmedeki cezai şartın yerine getirilmesi gerektiğini ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.

Taraflar arasındaki 20.05.2000 tarihli protokol incelendiğinde, davacı M.T. adına kayıtlı arsa ve araçlardaki hisseleri ve davaya konu Kollektif şirketteki 1/2 hissesini davalı M.B'ye devretmeyi taahhüt etmiş, buna karşılık M.B. ise 150.000.000.000.TL ödeme taahhüdü altına girmiştir. İlke olarak tapuda kayıtlı taşınmazların satışı MK. nun 643/1, Borçlar Kanunu'nun 213. ve 2644 Sayılı Tapu Kanunu'nun 26. maddesine göre resmi şekle tabi olduğu gibi, araçların devrinin de 2918 Sayılı Trafik Yasası'nın 20. maddesine uygun yapılması gerekmektedir. Ancak, anılan protokol, bir gayrimenkul satış vaadi veya araçların haricen satımı niteliğinde olmayıp, karşılıklı taahhütler içeren bir şirket tasfiye protokolü niteliğinde olup, taraflardan M.B. protokol gereğince yerine getirmeyi taahhüt ettiği ilk edimini yerine getirmiş bulunmasına göre, resmi şekil aranmaksızın sözleşmenin geçerli sayılması gerekmektedir. Bu protokole dayanılarak davalı M.B'nin anılan gayrimenkul ve araçlar için tescil isteme hakkı bulunduğu gibi, bu hakkını kullanmayarak protokolde hüküm altına alınan cezai şartın tahsilini de istemesi mümkündür. Bu itibarla karşı davadaki cezai şart istemi yönünden yukarıda zikredilen mahkeme gerekçesi yerinde bulunmamakla işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı İ.B. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkemenin 21.05.2002 tarihli kararının bozularak ortadan kaldırılmasına,. 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı İ.B. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz, edene iadesine, 03.03.2003 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)