21-06-2013, 09:32
|
#44
|
|
Efendim,
bu konuya, belli çaptaki alt başlıklara veya alt konunun gerekliliğine ilişkin yorumlarla katılmak; genelin çözümüne katkıda bulunmaktan uzak kalacaktır.
disiplin gereklidir; ancak bu da adlî veya idarî işlem olarak bunları birbirinden ayırıp, disiplinin idarî aciliyetten kaynaklanmasını da bir gerekçe olarak gösterip, akabinde yargıdan bağımsızmış gibi algılatmak mümkün değildir.
zaten aciliyet nedeniyle, neredeyse sadece bir kişi tarafından verilen (tartışmaya açık olmayan) bir kararın geri dönülmez sonuçlarından söz ediyoruz.
oysa disiplin mekanizmasını; disiplin uygulanacak kişiyi aynı suçtan alıkonulacağı bir idare konumuna çekip, yine bağımsız kurul biçimindeki bir birimle karara bağlayıp, daha az hatalara yol açmak için yapısal olarak geliştirmeyi düşünmeliydik.
bu süreci uygulayabilecek bilinç ve kültür düzeyinde idareciler yetiştirmiş olduğumuzu, kim iddia edebilir?
elde ettiği idarî yetkiyi, kurumsal olarak değerlendirebilen kaç kişi vardır? 'disiplin amirliği' makamının, kişisel amaçlara yönlendirilmesini önleyen etkin hükümler var mıdır? işyerindeki mobbing suçu ile idarî yetki kimliğinin nasıl çelişmediğini açıklayabilir misiniz?
yani 'kulak, çekilmek için vardır!' hükmü; daha ziyade bir önyargıyı, yahut derinliği olmayan bir değerlendirmeyi öngörür.
Düşünenlere selamla.
|