Mesajı Okuyun
Old 17-06-2013, 08:25   #2
avukat 27

 
Varsayılan alamazsınız.

Aşağıda belirtilen Yargıtay kararında da ifade edildiği üzere haklı sebep olmadan çekilen avukatın vekalet ücreti isteme hakkı bulunmamaktadır..


T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi
Esas: 2009/9343
Karar: 2010/2815
Karar Tarihi: 09.03.2010
818 S. K. m. 396) (1136 S. K. m. 164, 171, 174) (YHGK23.03.1983 T. 1981/4-562 E. 1983/156 K.)



Dava: Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılamasısonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilenhükmün süresi içinde davacılar-karşı davalılar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de, karşı tarara çıkarılandavetiye bila tebliğ edilmiş ve davacılar karşı davalılar vekili avukat’ının duruşmadan vazgeçme beyanıüzerine incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosyaincelendi gereği konuşulup düşünüldü.



Karar: Davacılar, Sağlık Bakanlığı tarafından düzenlenen26.07.2001 gün ve 128-49 sayılı genelgenin yürütülmesinin durdurulması veiptali davası açılması için davalı ile 05.09.2001 tarihli avukatlık ücret sözleşmesiimzaladıklarını, sözleşme gereğince davalı avukata 20.09.2001 tarihli makbuzla 25.000 Dolar ödediklerini,,davacı avukatın Danıştay 10.Dairesi’nde 2001/2811 E. sayılı dosya üzerinden açtığı davada görevsizlikkararı verildiğini, dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi için davalınıntalepte bulunmadığını, kendileri tarafından dosyanın görevli mahkemeyegönderilmesinin sağlandığını, 25.01.2002 tarihinde davalının tek taraflı olarakvekaletten istifa ettiğini, Avukatlık Kanunu’nun 174. maddesigereğince, üzerine aldığı işi haklı bir neden olmadan takipten vazgeçen avukat, hiçbir ücret isteyemeyeceğigibi, peşin aldığı ücreti de geri vermek zorunda olduğundan, 04.06.2002 tarihliihtarla peşin olarak ödemiş oldukları vekaletücretinin iadesini talep ettiklerini, ne var ki ihtara olumlu yanıtalamadıklarını ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklan saklı kalmak üzere, 25.000Dolar vekalet ücretinin istifa tarihi olan 25.01.2002tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ödetilmesine karar verilmesiniistemişlerdir.



Davalı, vekalet sözleşmesine konu olan genelgenin iptaliiçin idari ve hukuki başvurularda bulunduğunu, Danıştay'da açılan davadagörevsizlik kararı verilmesi üzerine dosyanın gönderildiği Ankara 5. İdareMahkemesi’nde davaya devam edildiğini, bu arada davacı şirketlere aityetkililerin, bürosuna gelerek, Sağlık Bakanlığı’nın istediği holigramuygulamasına başladıklarını, dava yolunun uzun bir süreç olması nedeniyledavadan vazgeçeceklerini belirterek, vekaletten çekilmesini istediklerini, bu şekilde davacıların isteğidoğrultusunda vekaletten çekildiğini, davacıların vekalet ücreti olarak sadece 5.601.024,000 TL ödeme yaptıklarını,talep edilen 25.000 Dolar ücretin ise ödenmediğini; savunarak, davanın reddinidilemiş, bu dava ile birleştirilen Şişli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açmışolduğu 2005/522 E. sayılı davada ise, bakiye 60.000 Dolar vekalet ücretinin davalılardantahsilini talep etmiştir.



Mahkemece, peşin olarak ödenen 25.000 Dolar vekalet ücretinin, davacıların istekve rızası ile ödendiği, davalı vekilin dava açmak suretiyle vekalet göreviniilk aşamada ifa ettiği, bu nedenle peşin ödenen vekalet ücretinin iadesinin talep edilemeyeceği, buna karşılıkdavayı belli bir safhaya kadar takip eden davalı vekilinin de bakiye ücretatacağını talep edemeyeceği belirtilerek, asıl ve birleştirilen davalarınreddine karar verilmiş, hüküm, davacılar (birleştirilen davanın davalıları)tarafından temyiz edilmiştir.



Avukatlık Kanunu’nun 171/1 maddesinde düzenlenen <Avukat üzerine aldığı işi kanunhükümlerine göre ve yazılı sözleşme olmasa bile sonuna kadar takip eder.> ve<Avukatlık Asgari ÜcretTarifesi>nin 2. maddesinde düzenlenen <... avukatlık ücreti, kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, işve işlemler ücreti karşılığıdır.> Hükümleri gereğince avukat, aksine sözleşme yoksa, işisonuna kadar takip edip sonuçlandırmadan ücretini talep edemez. (Bkz. Aynıdoğrultuda Bkz. HGK. 23.03.1983 4/562-156; HGK. 03.07.1987 3/92-599; 13. HD.2005/15433 E.2008/3694 K.; 13. HD. 2008/6280 E. 2008/11580) Ancak haksız azilhalinde olduğu gibi, avukatınhaklı olarak vekillikten istifaetmesi hafinde de, işe devam etme olanağı mevcut olmadığından, avukat, haklı istifa tarihi itibariyle muaccel olan vekalet ücreti alacağının ödetilmesini talep edebilir.



Borçlar Kanunu’nun 396/1. maddesine göre vekillikten istifa her zaman mümkün olup, bu istifa vekalet ilişkisini ileriye doğrusona erdiren bozucu ve yenilik doğuran bir işlemdir. Vekilin istifa hakkını her zaman kullanması damümkündür. Ancak istifa haklı değilve müvekkil de bu nedenle zarara uğramışsa, vekil bu zarardan sorumludur. Avukatlık Kanununda ise haksız istifa halinde, vekil yönünden BorçlarKanunu'ndaki aynı konuya ilişkin açıklanan bu düzenlemelere göre daha ağır birsorumluluk esası getirilmiştir. Gerçekten de, Avukatlık Kanunu’nun 174/1 maddesinde, <üzerine aldığı işihaklı bir sebep olmaksızın takipten vazgeçen avukat ücret talebinde bulunamaz.> Hükmü mevcut olup, buhükümle, vekaletten haklı bir neden olmadan istifa eden avukatın,Borçlar Kanunu'ndaki vekalet akdine ilişkin genel düzenlemelerden farklıolarak, herhangi bir zarar şartı olmadan da müvekkile karşı sorumlu tutulduğugörülmektedir. Anılan düzenlemeye göre, haksız olarak işi bırakan, vekaletten istifa eden avukat, ücrete hak kazanamadığı gibi, aksine bir hüküm mevcutdeğilse aldığı peşin ücretleri, kullanmadığı masraf avanslarını da iş sahibineiade etmek zorundadır.



Bu açıklamalardan sonra dava konusu olaya bakılacakolursa; Davacılar, davalı avukatınvekaletten tek taraflı ve haksız olarak istifaettiğini ileri sürerek, peşin ödenmiş olan vekalet ücretinin iadesi için eldeki davayı açmış, davalı isedavacıların isteği ve rızası ile vekaletten istifa ettiğini, bu nedenle peşin ödenmiş olan vekalet ücretinin talepedilemeyeceğini savunmuş, birleştirilen davada da aynı nedenlerle bakiye vekalet ücreti alacağının tahsilinitalep etmiştir. Az yukarda açıklandığı üzere istifanın haksız olması halinde avukat ücrete hak kazanamayacağından, davada öncelikle davalınınvekaletten istifasının haklıolup olmadığının incelenmesi gereklidir. Hemen belirtmek gerekir ki bu konudakiispat yükü, davalı avukataaittir. Başka bir ifade ile, davalı avukat,vekaletten haklı olarak istifaettiğini yasal delillerle ispat etmekle yükümlüdür. Somut olayda davalı avukat, her ne kadar davacımüvekkillerinin, dava yolunun uzun bir süreç olması nedeniyle davadanvazgeçeceklerini belirterek, vekaletten çekilmesiniistediklerini, bu şekilde davacıların isteği doğrultusunda vekalettençekildiğini, nitekim bu hususu, 25.01.2007 tarihli ihtarla da, <...vekilliğinizden isteğiniz üzerine istifaediyoruz.> şeklindeki açıklama ile müvekkillerine bildirdiğini savunmuşsada, vekaletten, müvekkillerin isteği ve talimatı ile istifa ettiğini kanıtlayamamıştır. O halde davalının vekaletten istifa etmesi, <haksız istifa> niteliğinde olup, Avukatlık Kanunu’nun 174/1. maddesigereğince de haksız istifahalinde vekil ücrete hak kazanamayacağı gibi, daha önce aldığı peşin ücreti deiade etmekle yükümlü olduğundan, mahkemece davacı müvekkiller tarafından ödenenpeşin ücretin iadesi konusunda açılan asıl davada, 25.000 Doların iadesinekarar verilmesi gerekirken, açıklanan hususlar göz ardı edilerek, yazılışekilde asıl davanın da reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırıolup, bozmayı gerektirir.



Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmüntemyiz eden davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan 15.60 TL temyizharcının istek halinde iadesine, 09.03.2010 gününde oybirliği ile kararverildi. (¤¤)




T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi
Esas: 2009/9343
Karar: 2010/2815
Karar Tarihi: 09.03.2010
818 S. K. m. 396) (1136 S. K. m. 164, 171, 174) (YHGK23.03.1983 T. 1981/4-562 E. 1983/156 K.)



Dava: Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılamasısonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilenhükmün süresi içinde davacılar-karşı davalılar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de, karşı tarara çıkarılandavetiye bila tebliğ edilmiş ve davacılar karşı davalılar vekili avukat’ının duruşmadan vazgeçme beyanıüzerine incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosyaincelendi gereği konuşulup düşünüldü.



Karar: Davacılar, Sağlık Bakanlığı tarafından düzenlenen26.07.2001 gün ve 128-49 sayılı genelgenin yürütülmesinin durdurulması veiptali davası açılması için davalı ile 05.09.2001 tarihli avukatlık ücret sözleşmesiimzaladıklarını, sözleşme gereğince davalı avukata 20.09.2001 tarihli makbuzla 25.000 Dolar ödediklerini,,davacı avukatın Danıştay 10.Dairesi’nde 2001/2811 E. sayılı dosya üzerinden açtığı davada görevsizlikkararı verildiğini, dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi için davalınıntalepte bulunmadığını, kendileri tarafından dosyanın görevli mahkemeyegönderilmesinin sağlandığını, 25.01.2002 tarihinde davalının tek taraflı olarakvekaletten istifa ettiğini, AvukatlıkKanunu’nun 174. maddesi gereğince, üzerine aldığı işi haklı bir neden olmadantakipten vazgeçen avukat, hiçbirücret isteyemeyeceği gibi, peşin aldığı ücreti de geri vermek zorundaolduğundan, 04.06.2002 tarihli ihtarla peşin olarak ödemiş oldukları vekalet ücretinin iadesini talepettiklerini, ne var ki ihtara olumlu yanıt alamadıklarını ileri sürerek,fazlaya ilişkin haklan saklı kalmak üzere, 25.000 Dolar vekalet ücretinin istifa tarihi olan 25.01.2002 tarihindenitibaren yasal faizi ile birlikte ödetilmesine karar verilmesini istemişlerdir.



Davalı, vekalet sözleşmesine konu olan genelgenin iptaliiçin idari ve hukuki başvurularda bulunduğunu, Danıştay'da açılan davadagörevsizlik kararı verilmesi üzerine dosyanın gönderildiği Ankara 5. İdareMahkemesi’nde davaya devam edildiğini, bu arada davacı şirketlere aityetkililerin, bürosuna gelerek, Sağlık Bakanlığı’nın istediği holigramuygulamasına başladıklarını, dava yolunun uzun bir süreç olması nedeniyledavadan vazgeçeceklerini belirterek, vekaletten çekilmesini istediklerini, bu şekilde davacıların isteğidoğrultusunda vekaletten çekildiğini, davacıların vekalet ücreti olarak sadece 5.601.024,000 TL ödeme yaptıklarını,talep edilen 25.000 Dolar ücretin ise ödenmediğini; savunarak, davanın reddinidilemiş, bu dava ile birleştirilen Şişli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açmışolduğu 2005/522 E. sayılı davada ise, bakiye 60.000 Dolar vekalet ücretinin davalılardantahsilini talep etmiştir.



Mahkemece, peşin olarak ödenen 25.000 Dolar vekalet ücretinin, davacıların istekve rızası ile ödendiği, davalı vekilin dava açmak suretiyle vekalet göreviniilk aşamada ifa ettiği, bu nedenle peşin ödenen vekalet ücretinin iadesinin talep edilemeyeceği, buna karşılıkdavayı belli bir safhaya kadar takip eden davalı vekilinin de bakiye ücretatacağını talep edemeyeceği belirtilerek, asıl ve birleştirilen davalarınreddine karar verilmiş, hüküm, davacılar (birleştirilen davanın davalıları)tarafından temyiz edilmiştir.



Avukatlık Kanunu’nun 171/1 maddesinde düzenlenen <Avukat üzerine aldığı işi kanunhükümlerine göre ve yazılı sözleşme olmasa bile sonuna kadar takip eder.> ve<Avukatlık Asgari ÜcretTarifesi>nin 2. maddesinde düzenlenen <... avukatlık ücreti, kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, işve işlemler ücreti karşılığıdır.> Hükümleri gereğince avukat, aksine sözleşme yoksa, işisonuna kadar takip edip sonuçlandırmadan ücretini talep edemez. (Bkz. Aynıdoğrultuda Bkz. HGK. 23.03.1983 4/562-156; HGK. 03.07.1987 3/92-599; 13. HD.2005/15433 E.2008/3694 K.; 13. HD. 2008/6280 E. 2008/11580) Ancak haksız azilhalinde olduğu gibi, avukatınhaklı olarak vekillikten istifa etmesi hafinde de, işe devam etme olanağımevcut olmadığından, avukat,haklı istifa tarihi itibariyle muaccel olan vekalet ücreti alacağının ödetilmesini talep edebilir.



Borçlar Kanunu’nun 396/1. maddesine göre vekilliktenistifa her zaman mümkün olup, bu istifa vekalet ilişkisini ileriye doğru sonaerdiren bozucu ve yenilik doğuran bir işlemdir. Vekilin istifa hakkını her zamankullanması da mümkündür. Ancak istifa haklı değil ve müvekkil de bu nedenlezarara uğramışsa, vekil bu zarardan sorumludur. Avukatlık Kanununda ise haksız istifa halinde, vekil yönündenBorçlar Kanunu'ndaki aynı konuya ilişkin açıklanan bu düzenlemelere göre daha ağırbir sorumluluk esası getirilmiştir. Gerçekten de, Avukatlık Kanunu’nun 174/1 maddesinde, <üzerine aldığı işihaklı bir sebep olmaksızın takipten vazgeçen avukat ücret talebinde bulunamaz.> Hükmü mevcut olup, buhükümle, vekaletten haklı bir neden olmadan istifa eden avukatın, Borçlar Kanunu'ndaki vekalet akdine ilişkin geneldüzenlemelerden farklı olarak, herhangi bir zarar şartı olmadan da müvekkilekarşı sorumlu tutulduğu görülmektedir. Anılan düzenlemeye göre, haksız olarakişi bırakan, vekaletten istifa eden avukat,ücrete hak kazanamadığı gibi, aksine bir hüküm mevcut değilse aldığı peşinücretleri, kullanmadığı masraf avanslarını da iş sahibine iade etmekzorundadır.



Bu açıklamalardan sonra dava konusu olaya bakılacakolursa; Davacılar, davalı avukatınvekaletten tek taraflı ve haksız olarak istifa ettiğini ileri sürerek, peşinödenmiş olan vekalet ücretininiadesi için eldeki davayı açmış, davalı ise davacıların isteği ve rızası ilevekaletten istifa ettiğini, bu nedenle peşin ödenmiş olan vekalet ücretinin talepedilemeyeceğini savunmuş, birleştirilen davada da aynı nedenlerle bakiye vekalet ücreti alacağının tahsilinitalep etmiştir. Az yukarda açıklandığı üzere istifanın haksız olması halinde avukat ücrete hak kazanamayacağından,davada öncelikle davalının vekaletten istifasının haklı olup olmadığınınincelenmesi gereklidir. Hemen belirtmek gerekir ki bu konudaki ispat yükü,davalı avukata aittir. Başka birifade ile, davalı avukat,vekaletten haklı olarak istifa ettiğini yasal delillerle ispat etmekleyükümlüdür. Somut olayda davalı avukat,her ne kadar davacı müvekkillerinin, dava yolunun uzun bir süreç olmasınedeniyle davadan vazgeçeceklerini belirterek, vekaletten çekilmesini istediklerini, bu şekildedavacıların isteği doğrultusunda vekaletten çekildiğini, nitekim bu hususu,25.01.2007 tarihli ihtarla da, <... vekilliğinizden isteğiniz üzerine istifaediyoruz.> şeklindeki açıklama ile müvekkillerine bildirdiğini savunmuşsada, vekaletten, müvekkillerin isteği ve talimatı ile istifa ettiğinikanıtlayamamıştır. O halde davalının vekaletten istifa etmesi, <haksızistifa> niteliğinde olup, AvukatlıkKanunu’nun 174/1. maddesi gereğince de haksız istifa halinde vekil ücrete hakkazanamayacağı gibi, daha önce aldığı peşin ücreti de iade etmekle yükümlüolduğundan, mahkemece davacı müvekkiller tarafından ödenen peşin ücretin iadesikonusunda açılan asıl davada, 25.000 Doların iadesine karar verilmesigerekirken, açıklanan hususlar göz ardı edilerek, yazılı şekilde asıl davanında reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayıgerektirir.



Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün temyiz edendavacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan 15.60 TL temyiz harcının istekhalinde iadesine, 09.03.2010 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)



T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi
Esas: 2007/2716
Karar: 2007/7518
Karar Tarihi: 29.05.2007
Dava: Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

Karar: Davacı, avukat olduğunu, davalıların dava dışı şirketler ile aralarındaki uyuşmazlıkları çözümlemek amacıyla aralarında 18.11.2003 tarihinde bir sözleşme düzenlediklerini, sözleşmede dava dışı avukatın da imzasının bulunduğunu, davalıların 22.9.2004 gününde her iki avukatı da azlettiklerini, bu azilden sonra kendisine yeniden 6.10.2004 tarihinde vekaletname verdiklerini, görevini başarıyla yerine getirmiş olmasına rağmen 5.5.2005 tarihli azilnameyle ikinci kez azlettiklerini, azlin haksız oludunu ileri sürerek sözleşmeden doğan alacağından şimdilik 250.000 USD'nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalılar, davacının başarısız olduğunu, azil tarihinden önce kendisinin tüm dosyalan tutanak karşılığında teslim ederek
vekillikten çekildiğini, çekilen avukatın ücret isteyemeyeceğini, kaldı ki, azlin haklı olduğunu savunarak davanın reddini dilemişlerdir.



Mahkemece, davacının elindeki tüm davalılara ait dosyalan 2.5.2005 günlü tutanakla teslim ettiğini, bunun zimmen
çekilme anlamı taşıdığı, davalıların sonradan azilname göndermelerinin hukuki sonuç doğurmayacağı, gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delililerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Her ne kadar 1136 sayılı Avukatlık Yasası'nın 174/1 maddesinde üzerine aldığı işi haklı bir sebep olmaksızın takipten vazgeçen avukatın hiçbir ücret isteyemeyeceği belirtilmiş ise de, bu yön yalnızca
çekilme tarihi itibariyle takip edilen dava ve işler açısından hüküm ifade eder. Hal böyle olunca mahkemenin de kabulünde olduğu çekilme tarihi olan 2.5.2005 itibariyle kesinleşmiş dava dosyaları yönünden davacı talepte bulunabilir. Bu durumda mahkemece davacının davalılara vekaleten takip ettiği dava dosyalarından çekilme tarihi itibariyle kesinleşmiş bulunanlar yönünden vekalet ücreti alacağı araştırılıp gerekirse bilirkişi aracılığıyla taraf, hakim, Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmalı ve bu miktara hükmedilmelidir. Bu hususun gözetilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

Sonuç: Yukarıda birinci bette açıklanan nedenle diğer temyiz itirazlarının ceddine, ikinci bentte açıklanan nedenle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 29.05.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.