Mesajı Okuyun
Old 14-06-2013, 13:07   #2
üye42775

 
Varsayılan

Ben bu konuda hakkında, davalı vekili olduğum dilekçemi aynen buraya aktarıyorum.

‘‘Hakim, her kararında olduğu gibi, ihtiyati tedbir kararı verirken de TARAFLAR ARASINDAKİ MENFAAT DENGESİNİ VE TEDBİR KARARI İLE ULAŞILMAK İSTENEN AMACI GÖZ ÖNÜNDE TUTMAK ZORUNDADIR.’’ (KURU, Baki; ARSLAN, Ramazan; YILMAZ, Ejder. Medeni Usul Hukuku, 6100 sayılı H.M.K.’na göre yeniden yazılmış 22. Baskı, Ankara, 2011, sy. 585)

‘‘Taleple bağlılık ilkesinden çıkarılan İSTENİLENDEN DAHA FAZLASINA HÜKMEDİLEMEMESİ, tedbirin türüne bakılmaksızın DOĞRUDAN UYGULANIR. MAHKEME, İSTENİLEN HUKUKİ KORUMADAN DAHA FAZLASINA KARAR VEREMEZ. Talep sahibinin dilekçesinde gösterdiği hukuki korunma hedefi, tedbir kararının içeriği bakımından üst sınır teşkil eder.’’ (ERİŞİR, Evrim. İhtiyati Tedbir Türleri, Doktora Tezi, İzmir, 2010, sy. 447)

‘‘DAVADA HAKİM, TALEPTEN BAŞKA BİR ŞEYE YA DA DAHA FAZLASINA HÜKMEDEMEMEKLE BERABER, TALEPTEN DAHA AZINA KARAR VERME YETKİSİNE SAHİPTİR.’’ ( H.U.M.K. 74 - [H.M.K. 24/1]) Davada olduğu gibi tedbir yargılamasında da istenilenden daha azına hükmedilebilir.’’ (ERİŞİR, Evrim. İhtiyati Tedbir Türleri, Doktora Tezi, İzmir, 2010, sy. 450)

‘‘Tarafların tedbire başvurmalarındaki menfaati, maddi hukukun izin verdiği hukuki sonuç ve sonrasında hakkın icrasına yöneliktir. Asıl davadan çıkacak hukuki korumanın güvence altına alınması amacıyla ihtiyati tedbir yoluna başvurulduğuna göre, ihtiyati tedbirin de bu menfaatin sınırları içerisinde kalması gerekir. TEHLİKE YA DA TEHDİT NE KADAR BÜYÜK OLURSA OLSUN, MADDİ HUKUKA GÖRE ASIL DAVANIN DAVACIYA KAZANDIRAMAYACAĞI HUKUKİ KORUMAYA TEDBİR YOLUYLA ULAŞILAMAZ. Maddi hukuk, tedbir talebinde bulunanın iddia ettiği talebin asıl davada hüküm altına alınmasına ve bu talebin icra edilmesine ne ölçüde izin vermişse, tedbir kararı da bu sınır içinde verilebilir. TEDBİR KARARINDAN SONRA AÇILACAK ASIL DAVADA DAVACI TAMAMEN HAKLI BULUNSA DA TEDBİRDEN ELDE ETTİĞİNDEN DAHA AZINA KAVUŞABİLECEKSE, TEDBİR YARGILAMASINDA SINIRIN AŞILDIĞI VE CAİZ OLMAYAN BİR TEDBİR KARARI VERİLDİĞİNDEN SÖZ EDİLEBİLİR. SONUÇ İTİBARİYLE, MADDİ HUKUK VE ONUN DOĞAL UZANTISI HUKUKİ KORUNMA HEDEFİ, TEDBİR KARARININ İÇERİĞİNDE SINIR TEŞKİL ETMEKTEDİR VE BU SINIRI AŞAN TEDBİR KARARI VERİLMEMELİDİR.’’ (ERİŞİR, Evrim. İhtiyati Tedbir Türleri, Doktora Tezi, İzmir, 2010, sy. 458)

‘‘İhtiyati tedbir, asıl dava ile karşılaştırıldığında, içerik itibariyle prensip itibariyle daha azını (munis) teşkil etmelidir. TEMİNAT TEDBİRLERİ, TALEBİN GÜVENCE ALTINA ALINMASINA HİZMET ETTİĞİNDEN, DOĞASI GEREĞİ ASIL DAVADA ELDE EDİLECEK HUKUKİ KORUMAYI AŞMAYA MUKTEDİR DEĞİLDİR.’’ (ERİŞİR, Evrim. İhtiyati Tedbir Türleri, Doktora Tezi, İzmir, 2010, sy. 458)

‘‘Nihayet, tedbirin icrası, durumun (tehlikenin) gerektirdiği ölçüde karşı tarafa ölçülü bir müdahalede bulunmalıdır. Ölçülülük unsuru gereğince, tedbir, amaca ulaşmak için bir yandan gerekli, diğer yandan yeterli olmalıdır. EMREDİLEN TEDBİRLE MUHTEMEL TEHLİKE VEYA ZARAR ARASINDA ÖLÇÜ OLMALIDIR.’’ (ERİŞİR, Evrim. İhtiyati Tedbir Türleri, Doktora Tezi, İzmir, 2010, sy. 461)

25.10.2010 tarihli bilirkişi raporunda da AÇIKÇA görüleceği üzere davacının bu davadan hak edebileceği alacak 232.182,75 TL.-’dir.

Sayın mahkemenin 05.08.2009 tarihli tensip kararı gereğince dava değerinin %10’u oranında teminat yatırıldığı takdirde dava dilekçesinde belirtilen taşınmazlara tedbir konulacağı belirtilerek söz konusu taşınmazlara tedbir konulmuştur. 900 TL.- ile tam tamına 900 TL.-’nin 929 katı değerindeki 930.431 TL.-’lik (1 MİLYON LİRAYA YAKIN) taşınmazlara tedbir konması ve bu tedbirin devam ettirilmesinin ne akla ne de hukuk kurallarına uygun olacağını söylemek her türlü izahtan varestedir. Bu hususu zaten 23.11.2011 tarihli dilekçemizde de belirtmiştik.

Yukarıda bahsedilen doktrin görüşleri ve Yargıtay Kararları dikkate alındığında ve olması gereken hukuk açısından da sayın mahkemenin 930.431 TL.-’den davacının bu dava sonucunda (25.10.2010 tarihli bilirkişi raporuna göre) hak edebileceği alacak olan 232.182,75 TL.-’nin düşümünden arta kalan 698.248,25 TL.-’LİK MİKTARA TEKABÜL EDEN MİKTARDAKİ TAŞINMAZLAR ÜZERİNDEKİ TEDBİRİN KALDIRILMASIDIR. Zaten 232.182,75 TL.-’lik miktara tekabül eden miktardaki taşınmazlarda tedbir devam edeceğinden davacının alacağı güvence altındadır. Ayrıca davacının 232.182,75 TL.-’lik taşınmazlardaki tedbiri devam edecek ise yukarıda bahsedildiği üzere bu hususun 232.182,75 TL.- üzerinden teminat göstermesi gerekir.

Devamında ise tarafımızın talebi halinde, davacının 232.182,75 TL.-’lik alacak miktarına tekabül eden miktardaki taşınmazlardaki tedbirin kaldırılmasını talep edersek işte o zaman sayın mahkeme tarafımızdan teminat gösterilmesini isteyecektir ki doğrusu da budur. (H.M.K. 395) Yani haksız olarak devam ettirilen (alacak miktarından çok çok fazla) bir tedbir için teminat göstermenin de akıl, mantık ve olması gereken hukuk açısından bağdaşmadığını belirtmek isteriz.