24-04-2013, 08:53
|
#3
|
|
Kesin hüküm olmasa da aynı konuda diğer icra mahkemesi için kesin hüküm sonuçlarını doğurur.
Yargıtay
12. Hukuk Dairesi
Esas : 2010/5384
Karar : 2010/19440
Tarih : 15.07.2010
-YARGITAY İLAMI-
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
Şikayetçi alacaklının, aynı konudaki önceki şikayetinin Şişli 1. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 08/05/2009 tarih ve 2009/580-610 sayılı ilamı ile "takip borçlusu şirketin adi ortaklıktaki kar payı ve tasfiye payı haczedilmemiş olduğu için, BK'nun 535/3. maddesinin adi ortaklığın feshi için aradığı "cebri icra vukuu" koşulu gerçekleşmemiş olması nedeniyle İİK'nun 121. maddesine göre işlem yapılabilmesi mümkün olmadığından, icra müdürlüğünün alacaklı vekilinin İİK'nun 121. maddesine göre işlem yapılması hususundaki talebinin reddine dair kararı sonucu bakımından doğru olduğundan" gerekçesi ile reddine karar verildiği görülmektedir.
Her ne kadar icra mahkemesi kararları kesin hüküm oluşturmaz ise de, alacaklının şikayeti nedeniyle aynı konuda verilen önceki kararın kesinleşmesi halinde, karardaki şartlar yerine getirilmediği sürece, daha sonra verilmiş olan bu karara karşı kesin hükmün sonuçları doğar. O halde mahkemece, "cebri icra vukuu" koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak bu husus yerine getirilmemiş ise, alacaklının şikayetinin kesin hüküm nedeniyle reddi gerekirken eksik inceleme ile kabulü isabetsizdir.
SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 15.07.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay
12. Hukuk Dairesi
Esas : 2012/6333
Karar : 2012/24183
Tarih : 10.07.2012
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Seçil Parkan tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Şikayetçilerin icra mahkemesine başvurusu, ortaklardan birinin borcundan dolayı adi ortaklığa ait Konya İl Özel İdaresindeki hakedişlerine konulan hacizlerin kaldırılmasına ilişkindir. Mahkemece adi ortaklığın alacaklısının haklarını ancak ortağın tasfiyedeki payı üzerinde kullanabileceği adi şirketin mal varlığı ve alacakları üzerine haciz konulamayacağı gerekçesi ile talep kabul edilerek hacizlerin kaldırıldığı anlaşılmıştır.
Borçlunun daha önce aynı konuda Ankara 11. İcra Mahkemesi'ne yaptığı şikayet üzerine anılan mahkemece 15.10.2010 tarihinde 2010/1182 esas, 2010/1299 karar sayılı hükümle şikayetin reddine karar verildiği bu hükmün süresinde temyiz edilmemesi üzerine 08.11.2010 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Her ne kadar icra mahkemesi kararları kesin hüküm oluşturmaz ise de, aynı icra takibi nedeniyle aynı taraflar hakkında ve aynı konuda verilen önceki kararın kesinleşmesi halinde daha sonra verilmiş olan karara karşı kesin hükmün sonuçlarını doğurur.
O halde mahkemece, borçlunun haczedilmezlik şikayetinin kesin hüküm nedeniyle reddi yerine yazılı gerekçe ile kabulü isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.07.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|