Mesajı Okuyun
Old 23-04-2013, 11:19   #7
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Nevra Öksüz
Konunun üzerinden uzun zaman geçmiş lakin -araştırma yapacaklar için- forumdaki birtakım yanlışların düzeltilmesi gerektiği saikiyle:


1- Sorudaki tüm sözleşmeler geçerlidir; başka bir deyişle anlatılan somut duruma dair geçersiz sözleşmeden mütevellit sebepsiz zenginleşme değerlendirmesi yapılamaz:

a- Müteahhit ile arsa sahibi arasındaki KKİS noterde düzenleme şeklinde akdedilmekle;
b- Yargıtay'ın kabulü; müteahhidin, KKİS'ndeki edimlerini ifası ile arsa sahibine karşı kişisel hak kazandığı (arsa sahibinden, KKİS'nde kendisine bırakılan bağımsız bölümlerin tapusunu isteme hakkı) ve bu hakkın, kişisel hak olması sebebiyle; 3.kişilere devrinin de “alacağın temliki” hükmünde olduğu yönündedir*. Böylece müteahhit ile A; A ile B ve B ile C arasındaki sözleşme BK m.163/TBK m.184 gereği tahriri/yazılı şekilde akdedilmekle; geçerlidir.



2- Boruların eksik döşenmesi v.b. hususlar var ise eksik işler söz konusu olmakla inşaat tamamlanmamış demektir. Müteahhit ile arsa sahibi arasındaki davada mahkeme, bilirkişi vasıtasıyla inşaat seviyesini belirler.
(Bu aşama sonrası birçok ihtimal ortaya çıkar; değerlendirme yapabilmek için sözleşme ve somut durumu bilmemiz gerekir.).

3- C, davaya müdahil olabilir veya C, halefi olduğu müteahhidin inşaatı bitirdiği (KKİS'ndeki edimini ifa ettiği) inancında ise; müteahhitle arsa sahibine karşı tapu iptal ve tescil davası da açabilir. Tapu iptal-tescil davası ikame edilirse mahkeme, müteahhidin arsa sahibine ikame ettiği davayı bekler ve o davaya göre karar ittihaz eder.

* Yargıtay'ın bu değerlendirmesi birçok yönden eleştiriye açıktır. Fakat halihazırdaki uygulama budur.

.

Güzel toparlamışsınız, teşekkürler. Yargıtay bazen adaleti tesis etmek için aşırı şekilcilikten kurtulmak gerekliliğini isabetle uygulayabiliyor. (YHGK.23.6.2004, 2004/12-350 E., 2004/379 K.) Bu tür olaylarda da iyiniyetli vatandaşları korumak için aynı yöntemi doğru olarak uygulamaya devam ediyor.