Alıntı: Yazan burak.tamel Dün çok ilginç bir olay ile karşılaştım. Şöyle ki; Bundan bir süre önce bir bonoya ilişkin kambiyo senetlerine mahsus takip başlattık. Bono üzerine yetkili icra dairesi olarak Boyabat/Sinop gösterilmesine karşın biz takibi yetkisiz icra müdürlüğünde başlattık. Borçlu vekili aracılığıyla icra mahkemesi nezdinde yetki itirazında bulundu ancak, itiraz davasını boyabattan açtığı için bu süre zarfında da takip kesinleştiği için biz borçlunun malvarlığına haciz koyduk ayrıca aracını bağlattık. Borçlunun vekili sıfatı ile beni arayan çok kıymetli tanımadığım bir meslektaşım; bugün içerisinde hacizler kaldırılmazsa alacaklı, vekili olarak ben ve icra memuru hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını beyan etti. Ben de bu hacizlerin davayı muhabere ile açtıklarını, bizim bu hacizleri davadan habersiz koyduğumuzu, ayrıca öyle olmasa dahi İİK 168 uyarınca kambiyo senetlerine mahsus takipte yetki itirazının takibi durduramayacağını söylememe karşın kendisi bu tür Yargıtay kararları olduğunu, haczi aynı gün kaldırmazsak hakkımızda suç duyurusunda bulunduğunu ifade etti. Çok fazla itimat etmemiş olsam da aklımdan çıkaramıyorum. Sonuç itibariyle müvekkilimi yahut icra memurunu riske atmak istemem. Yorumlarınızı bekliyorum...

Takibin durdurulduğuna dair bir karar icra dosyasına ulaşmadıkça haciz nedeniyle her hangi bir zarar iddiasına dayalı olarak sorumlu tutulamazsınız.

Diğer yandan yetkisiz icra müdürlüğünden takip başlatmak da suç veya meslek disiplin kurallarına aykırı bir eylem olarak sayılamaz, diye düşünüyorum. Bu çok açık bir husus ve sizi arayan kişi (eğer gerçekten avukatsa) bunu bilmemesi de mümkün değil.

Avukatın bahsettiği şey başka bir nedene dayalı olmasın?