Mesajı Okuyun
Old 04-04-2013, 09:30   #2
avukatnameless

 
Varsayılan

İyigünler, sorunuzun net bir cevabını verememekle beraber, sözkonusu maillerin bir delil olduğu, bu nedenle sözleşmenin imza tarihinden evvel gelen maillerin sözleşmeye ek olacağı kanaatindeyim bu görüşü de bakmış olduğum bir dava da kullanmış olduğum Yargıtay kararına istinaden sunuyorum.Sözkonusu yargıtay kararı,
T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/10582

K. 2006/11292

T. 6.11.2006

• TESPİT VE MUARAZANIN GİDERİLMESİ DAVASI ( Taraflar Arasında Yapılan Sözleşmenin Feshedilmiş Olduğunun Tespiti Talebi Nedeniyle )

• E-MAİL YOLUYLA FESİH ( Gelişen Teknoloji ile Haberleşme Metodlarının Sınırları Oldukça Genişlemiş Olup E-Mail Yolu ile Yapılan Fesih İhbarının da Sözleşmenin Anılan Maddesinin Yorumundan Geçerli Şekle ve Usule Uygun Fesih İhbarı Olarak Değerlendirilmesinin Mümkün Olması )

• TACİRLER ARASINDA FESİH ( TTK'daki Tacirler Arasında Diğer Tarafı Temerrüde Düşürmek veya Mukaveleyi Fesih Yahut Ondan Rücu Maksadıyla Yapılacak İhbar veya İhtarların Muteber Olması için Noter Marifetiyle veya İadeli Taahhütlü Bir Mektupla yahut Telgrafla Yapılmasının Bir İspat Şekil Olması )

6762/m.20

ÖZET : TTK.nun 20/3. maddesinde "tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmek veya mukaveleyi fesih yahut ondan rücu maksadıyla yapılacak ihbar veya ihtarların muteber olması için noter marifetiyle veya iadeli taahhütlü bir mektupla yahut telgrafla yapılması şarttır" denilmektedir. Bu maddedeki ihbar ve ihtar şekilleri, Dairemizin kökleşen uygulamasına göre, geçerlilik şartı olmayıp, bir ispat şartıdır. Aynı husus Hukuk Genel Kurulu'nun 12.03.1997 1996/11951 Esas, 1997/178 Karar sayılı ilamında da benimsenmiştir.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada İstanbul Asliye 9. Ticaret Mahkemesi'nce verilen 30.06.2003 tarih ve 2002/434 - 2003/746 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi İhsan Akgül tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, davalı THY'nin Galileo adlı bilgisayar yazılım sisteminin Türkiye temsilcisi olduğunu, müvekkili ile bu sistemin kullanılması hususunda 12.03.1996 tarihinde sözleşme imzaladıklarını, müvekkili tarafından bu sözleşmenin 25.10.2001 tarihinde gönderilen E-posta ile 31.12.2001 tarihinden itibaren feshedileceğinin bildirildiğini, davalı tarafından E-posta vasıtasıyla feshi ihbarın alındığının teyit edildiğini, 21.01.2002 tarihinde noter vasıtasıyla gönderilen ihtarname ile davalıya ait bilgisayarların teslim alınmasının istenilmesine rağmen, davalı tarafından süresinde fesih ihbarı yapılmadığı için sözleşmenin bir yıl süre ile uzamış sayılacağı gerekçesiyle bilgisayarların alınmadığını ileri sürerek, taraflar arasında yapılan sözleşmenin feshedilmiş olduğunun tesbitine ve muarazanın giderilerek müvekkilde bulunan davalıya ait bilgisayarların yediemine teslimine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, taraflar arasında yapılan sözleşmeye göre davalının süresinde fesih bildiriminde bulunmadığını, bu nedenle sözleşmenin bir yıl süre ile yenilendiğini ve e-posta ile yapılan bildirimin geçerli bir bildirim olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve alınan bilirkişi raporuna göre; davacının sözleşmede belirtilen sürede usulüne uygun olarak fesih ihbarında bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava, taraflar arasındaki sözleşmenin feshedildiğinin tespiti istemine ilişkindir.

Uyuşmazlık, sözleşmenin feshi için gereken ihbarın yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmakta olup, davacı tarafça sözleşmenin yenilenmeyeceği süresinde e-mail yolu ile davalıya bildirildiği ileri sürülmüştür. Buna karşılık, davalı taraf ise, e-mail yolu ile yapılan fesih ihbarının sözleşmede belirtilen şekle aykırı olduğunu ve bu nedenle süresinde fesih ihbarında bulunulmadığını ve buna göre sözleşmenin uzatıldığını savunmuştur.

TTK.nun 20/3. maddesinde "tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmek veya mukaveleyi fesih yahut ondan rücu maksadıyla yapılacak ihbar veya ihtarların muteber olması için noter marifetiyle veya iadeli taahhütlü bir mektupla yahut telgrafla yapılması şarttır" denilmektedir. Bu maddedeki ihbar ve ihtar şekilleri, Dairemizin kökleşen uygulamasına göre, geçerlilik şartı olmayıp, bir ispat şartıdır. Aynı husus Hukuk Genel Kurulu'nun 12.03.1997 1996/11951 Esas, 1997/178 Karar sayılı ilamında da benimsenmiştir.

Her ne kadar davalı taraf, sözleşmenin 15/1 ve 22/1. maddelerinde feshi ihbarın yazılı şekilde yapılacağını, e-mail ile yapılan feshi ihbarın geçerli olmadığını savunmuş ise de, aynı sözleşmenin 2/2. maddesinde "yazılı kelimesi veya diğer benzeri ifadeler teleks, telgraf, faks haberleşmesi veya benzeri yollarla yapılan iletişimi ifade etmektedir" denilmek suretiyle, yazılı haberleşmenin belirtilen yollarla sınırlı olmadığı ifade edilmiştir.

Öte yandan, gelişen teknoloji ile haberleşme metodlarının sınırları oldukça genişlemiş olup, e-mail yolu ile yapılan fesih ihbarının da sözleşmenin anılan maddesinin yorumundan geçerli şekle ve usule uygun fesih ihbarı olarak değerlendirilmesi mümkündür. Kaldı ki; davalı taraf, davacının e-mail yolu ile yapmış olduğu fesih ihbarının kendilerine ulaşmadığını veya gönderilen mesaj içeriğinin fesih ihbarı niteliğinde olmadığını savunmamış, aksine fesih ihbarının sözleşmede belirtilen yazılı şekilde yapılmadığını savunmuştur.

Bu itibarla, TTK.nun 20/3. maddesi ve taraflar arasında yapılan sözleşmenin 15/1. ve 22/1. maddelerindeki "yazılı olma şartı" şekil şartı değil ispat şartı olup, davacının fesih iradesinin süresinde davalıya ulaştığı davalı beyanı ile de sabit olduğundan, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bu nedenle kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 06.11.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.