02-04-2013, 21:32
|
#5
|
|
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 86. maddesine göre hizmet tespit davaları 5 yıllık hak düşürücü süreye tabidir. “Aylık prim ve hizmet belgesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde iş mahkemesine başvurarak, alacakları ilâm ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları dikkate alınır”
Hak düşürücü süre ne zaman işlemeye başlar? 15.10.2007 tarihinden itibaren mi 26.12.2007 de başka bir işyerinde çalışmaya başladığından itibaren mi?
“Mahkemece 02.11.1989 tarihinden önceki çalışmanın hak düşürücü süre nazara alınarak reddine karar verilmiş ise de, davacının devam eden çalışması nedeniyle 506 Sayılı Kanunun 79. maddesinin 10. fıkrasında öngörülen 5 yıllık hak düşürücü süre gerçekleşmemiştir. Yani mahkemece kabul edilmeyen kısım hak düşürücü süreye uğramamaktadır.
Bu maddi ve hukuki olgular karşısında 2.11.1989 tarihinden önceki sürenin hak düşürücü sürenin dolmasından dolayı reddi usule ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.” (Yargıtay 10. Hukuk Dairesi E. 2002/1889 K. 2002/2474 T. 21.3.2002)
Ancak bu karar istisna. Genel olarak Yargıtay’ın eğilimi tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurulmazsa hak düşürücü süre sözkonusu olacağına ilişkin;
“Somut olayda, davalı işverene ait işyerinden davacı adına 01.12.1996 tarihli işe ilk giriş bildirgesinin kuruma verildiği, daha önceki çalışmalara ilişkin hiçbir resmi belge bulunmadığı ve mahkemeye de 24.04.2002 tarihinde başvurulduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Kural olarak işe giriş bildirgeleri sigortalının imzasını içermelidir. Sigortalı, bildirgeyi hile, hata veya manevi baskı altında imzaladığını ileri sürmemiş veya imzanın kendisine ait olmadığını söylememiş ise, işe giriş bildirgesinin verildiği tarihten önceki çalışmalar, hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurulmazsa hak düşürücü süreye uğrar. Ayrıca, davacının aynı işyerinde bu tarihten sonra çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin, kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı hukuksal gerçeği de ortadadır. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 26.02.2003 gün ve E:2003/21-43, K:2003/97 Sayılı Kararı da aynı doğrultudadır.Ancak, işe ilk giriş bildirgesindeki imzanın davacıya ait olmadığının saptanması halinde diğer deliller hep birlikte değerlendirilerek çalışmanın tespitine karar verilebilir.” (Yargıtay 21. Hukuk Dairesi E. 2004/6010 K. 2004/9621 T. 09.11.2004)
Sonuç olarak somut olayda işten çıkarıldığı 15.10.2007 yılının sonundan itibaren süre başlayacağını ve hak düşürücü süre söz konusu olmayacağı kanaatindeyim.
|