Mesajı Okuyun
Old 22-02-2007, 15:00   #7
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Madde 47 - Hakim, hususi halleri nazara alarak cismani zarara düçar olan kimseye yahut adam öldüğü takdirde ölünün ailesine manevi zarar namiyle adalete muvafık tazminat verilmesine karar verebilir.(*)

Burada CİSMANİ ZARAR dan ne anlayacağız?

Yargıtay içtihatları ve öğretide kabul gören tanım:



Alıntı:
Cismani zarar kavramına, ruhi bütünlüğün ihlali, sinir bozukluğu veya hastalığı (ruhi ve asabi sağlık bütünlüğü) gibi hallerin girdiği kabul edilmiştir. Bir kimsenin cismani zarara maruz kalması sonucunda, onun (anne, baba, karı, koca gibi) çok yakınlarından birinin de (aynı eylem) nedeniyle hukuken korunan ruhi sağlık bütünlüğü ağır bir şekilde bozulmuşsa, onlarda BK. 49 madde uyarınca manevi tazminat talep edebilirler. Bu durumda yakınların zararları ile haksız eylem arasında uygun nedensellik bağı vardır ve zararlarının niteliği itibariyle onlarında ihlal edilen normun (BK.47) koruma amacı içinde bulunduklarının (hukuka aykırılık bağının) gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Başka bir anlatımla böyle hallerde yansıma yoluyla değil, doğrudan doğruya zarara maruz kaldıkları kabul edilmektedir (Prof. Dr.Halûk Tandoğan, Üçüncü Şahsın Zararının Tazmini A.Ü.Hukuk Fakültesi Yayınları No:182 Ank.1963 s.6 Vd. Prof.Dr.Fikret Eren, Borçlar Hukuku, Genel Hükümler Cilt: II, Gözden geçirilmiş 4.Bası Ank.1991 s.393. YHGK. 2.12.1987 gün E:4/214 K:894, 26.4.1995 gün E:1995/11-122 K:1995/430, 1.4.1998 gün E.1998/4-251 K:1998/265 sayılı kararları).

***


Alıntı:
BK.Madde 49 - (Değişik madde: 04/05/1988 - 3444/8. md.) (*)(**)Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir.

Hakim, manevi tazminatın miktarını tayin ederken, tarafların sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alır.

Hakim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir tazmin sureti ikame veya ilave edebileceği gibi tecavüzü kınayan bir karar vermekle yetinebilir ve bu kararın basın yolu ile ilanına da hükmedebilir



Burada da ŞAHSİYET HAKKI ndan ne anlaşıldığına bakmak gerek:

(bir içtihattan alıntı)


Alıntı:
Öncelikle belirtelim ki; BK. 49. maddesinde "şahsiyet hakkı hukuka aykırı şekilde tecavüze uğrayan kişi" sözleriyle bireyin kişiliğe ilişkin olan hakları, diğer bir ifade ile kişisel varlığı amaçlamıştır. Kişisel haklar, bireyin kendi hür ve bağımsız varlığının bütünlüğünü oluşturur. Yine, bu hak, bireyin doğumu ile kazandığı ve kişiliğine çok sıkıca bağlı bir haktır. Hayat, beden ve ruhtamlığı; vicdan, din, düşünce ve ekonomik çalışma özgürlüğü, şeref, haysiyet ve itibar, ün, ad, sır ve resim hakları bireyin doğrudan kişisel haklarıdır. Şeref ve haysiyet, toplumun gerekli saydığı ahlaki nitelik ve kriterlere sahip olması nedeni ile kişiye verilen değer yargılarıdır.

Kişinin onuru, şeref ve saygınlığı onun yaşadığı toplum içindeki tüm manevi değerlerinden oluşur.

O nedenle denilebilir ki, herkesin içinde yaşadığı toplumda ve ilişkiler kurduğu çevrelerde kişisel bir onuru, şerefi ve saygınlığı mevcuttur.

***

Sonuç olarak,

Öldürülen köpeği veya başka bir hayvan dostu için açılmış ve temyiz edilerek içtihatlara konu olmuş bir manevi tazminat hükmüne RASTLAMADIĞIMI belirtmek isterim.

Ancak yukarıdaki bilgiler ışığında istenip istenemeyeceğini incelemek gerekirse, köpeği öldürülen kişi bu ölüm nedeniyle cismani bir zarara uğradığını kanıtlayabiliyorsa (acı, elem, ruh bütünlüğünün zarara uğraması gibi...) neden isteyemesin sonucuna varıyorum. Zira cismani zarardan anlaşılan, haksız bir eylem nedeniyle uğranılan bedensel zararlardan ibaret olmayıp, manevi bütünlüğün , ruhi bütünlüğün ihlalini de kapsamakta. Köpeğinin öldürülmesi ile yaşadığı ruhsal travmayı bağlantılandırıp kanıtlayabilen kişi, BK.m.47 uyarınca manevi tazminat isteyebilmeli.

Saygılarımla...