| 
		 
			
			 
			
			
			
			
		 
			
				  
				
		
	  | 
	
	
		
			
			
				 
				
			 
			 
			
		
		
		
		GÖÇ ETMEK İSTEMİYORUZ 
 
Evlendim... Nüfüs cüzdanım değişti, sadece medeni halim bekardan evliye  dönüşmedi; tüm kütük bilgilerim yenilendi. Babamın kütüğünden eşimin  kütüğüne "kaydi göç" yaşadım. 
 
Bankama yeni nüfus cüzdanımla başvuru yaptım, bankadaki kişisel  bilgilerim değişti; kredi kartlarım değişti. Bankadakiler yeni medeni  halim için beni tebrik etti. Pasaportumu değiştirdim; çünkü neredeyse  adım dışındaki tüm bilgilerim yepyeniydi. Aynı şeyi ehliyetim için de  yaptım, emniyetteki banko memuru beni tebrik etti. 
Mesleğim, avukatlık; bu nedenle baro üyesi olma zorunluluğum var. Baroya  gittim, bilgilerimi değiştirdim, baro kalemindekiler beni tebrik etti.  Vergi dairesine de bilgi vermek zorunda kaldım; vergi kayıtlarındaki  kişisel bilgilerim "güncellendi." Muhasebecimin katibi beni tebrik etti.  Bu yetmedi, kartvizitimi değiştirdim. Eh, büronun girişindeki tabela da  değişti tabii. Müvekkillere haber vermek lazımdı, yeni vekaletname  gerekecek. Hangi birinden başlasam? Şimdi hepsine açıklama yapılacak;  tebrikler, tebrikler... O vekaletnamelerin hepsi dosyalara tekrar, teker  teker sunulacak... 
Eşim de avukat, o hiçbir şey değiştirmedi. Kuşku yok ki o da evlendi... Tebrikler! 
 
Ben, göç ettim. Yerimden yurdumdan edildim. Yeni bir yere taşınırken  aynı sefaleti yaşarsınız, bilenler bilir. Oraya koştur, buraya koştur.  Herşey değişsin... Halbuki alt tarafı evlendim! Kime ne? Size ne? Baroya  ne? Müvekkilerime ne? 
 
Boşandım... Nüfus cüzdanım değişti, babamın kütüğüne geri döndüm. Yeni medeni durum, eski tabiyet. İkinci kaydi göç! 
Banka, pasaport,ehliyet,baro,vergi dairesi, kartvizit, tabela ve  müvekiller! Şimdi hepsine açıklama yap; üzüntülerini dinle; "yanlış  anlamayın ama sebep nedir, diye sorsam? Yani sizin gibi bir hanımdan  boşanılır mı hiç." diyenleri geçiştir.Vah vahlar, tüh tühler... 
Eşimle boşandık; tahmininiz doğru, o pek bir evrak değiştirmedi...Tebrikler! 
 
 
Medeni Kanunun evli kadının kocasının soyadını taşıması yükümlülüğünü  düzenleyen 187. maddesinin Anayasaya aykırılığı ve kadının evlenmeden  önceki soyadının kullanılması talebi dava konusu olduğunda Anayasa  Mahkemesi, erkek eşin soyadının aile soyadı olarak kabulü konusunda  ısrarcı davranmış ve bu kuralın, aile birliğinin korunması, nüfus  kayıtlarının düzenli tutulması, soyun belirlenmesi, kamu yararı ve kamu  düzeni gibi gerekçelerle korunması gerektiğine hükmetmiştir. Oysa,  kişinin ismi üzerindeki hakkı, şahsa sıkı sıkıya bağlı, devredilemez,  feragat edilemez haklardandır. Kişinin temel hak ve özgürlükleri ile  ilgili bir konudur. Bu türden temel bir hakkın kısıtlanmasına, kamu  yararı ve kamu düzeni gibi olur olmaz her şekilde kullanılan bir  kavramla meşruiyet kazandırmak, kabul edilmemelidir. 
Aile birliğinin erkeğin soyadını kadının ve çocuğun taşımasıyla  sağlayacağına duyulan inanç ise hayli tartışmalıdır. Kadına,  evlenmesiyle birlikte adeta tabiyet değiştirten ve yaşamını zorlaştıran  bu uygulamanın ailenin birliğine en ufak bir katkısı olmadığı açıktır.  Kadının soyadının değiştirilmesi, kadının erkekler arası aile  mülkiyetinde yer değiştirmesinin bir tezahürü olarak okunmalıdır. Bir  cinsin diğerine biat ettiği durum, bu coğrafyanın "birlik-beraberlik"  anlayışına uygun bir durumdur. Bu anlayışın kadınlar üzerinden  sağlamasının alınmasını kabul edilemez buluyoruz. 
 
Nüfus kayıtlarının düzeni, evli kadının soyadının değişmesine bağlı  değildir. Yeni nüfus sitemi (MERNİS) ile hepimiz isimlerimizden önce,  artık birer numarayız. Nüfus kayıtlarının düzeninin de kadınların  evlenme ve boşanmalarında onlara sınırsız sıkıntı verecek şekilde  sağlanacağını düşünmek dahi istemiyoruz. Bizi numarayla tanıyan sistem,  adlarımızı serbest bırakmalıdır. 
Türkiye Hukukunda geçerli olan aile soyadında zorunlu birlik ilkesine de  karşıyız. Herkes, kendi soyadıyla kalabilmelidir. Eşler aralarında  ortak bir soyadı belirlemediği sürece soyadlarında evlenme ile herhangi  bir değişiklik olmamalıdır. Çocuğa kimin soyadının verileceğine ise  eşler ortak karar vermelidir. 
 
Geçtiğimiz günlerde TBMM'ye sunulan 4. yargı paketinden kadının soyadına  ilişkin özgürlükçü düzenlemenin neden çıkarıldığını anlayamıyoruz.  
 
KAHDEM olarak, bu yıl 8 Mart'ta, sorun alanı olarak kadının soyadı  konusunu belirliyor ve ulusal alanda etkin iç hukuk yolu olmadığından  kadınları CEDAW Komitesine başvuru yapmaya davet ediyoruz! 
 
Artık göç etmek istemiyoruz! 
 
KADINLARA HUKUKİ DESTEK MERKEZİ (KAHDEM) 
		
	
	
    
  
		
		
		
				
		
	
	 |