Gariplik bizde değil, kanunda.
Birşeye "bakma, görme" (=dosya inceleme) hakkı olup, "gördüğünün bir örneğini muhafaza etme" (suret alma) hakkı olmazsa, ortaya böyle gariplikler çıkıyor elbette. Okuduğum, incelediğim bir evrakın bir fotokopisinin bende olmasının sakıncası ne olabilir? Eğer çekinilen gizlilikse (örneğin davalı/davacının adreslerinin/kimlik bilgilerinin vs. gizliliği) zaten okuma hakkı verilmekle gizlilik ortadan kalkıyor. Okuma/inceleme ile zedelenmeyip, fotokopi almakla ile zedelenen nasıl bir durum olabilir ben düşünemiyorum.
Kanun koyucunun bu eğiliminin İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinin tarihçesi ile bir bağı olabileceğini düşünüyorum. Bundan yıllar önce, İÜHF kütüphanesinde de böyle bir "yasak" vardı, bir kitabı alıp kütüphanede inceleyebilirdiniz ama fotokopi çekemezdiniz. Tabii o zaman fotoğraf makineli cep telefonları da yoktu, dolayısıyla bu tartışma yapılamıyor, onun yerine yaratıcı(!) ve vakti bol öğrenciler oturup önemli sayfaları birebir boş bir kağıda yazıyorlardı. O sıralardan mezun hukukçularımızın HMK'ın hazırlanmasında aktif rol aldığını düşünüyorum.
Kanunlar çok "şey" olmalıdır ama en başta "mantıklı" olmalıdır. Bir konuda yasak getiriyorsanız, bunun bir mantığı olması gerekir. Yoksa biz bugün burada fotokopi alamıyoruz, cep telefonu ile fotoğraf çekebilir miyiz diye yıllarca tartışırız. Önümüzde yıl baktığınızı kaydedebilen Google'ın gözlüğü piyasaya çıkınca, dosya incelerken avukat gözlük takabilir mi, tartışmasına başlarız, daha da ilerde fotografik hafıza çipi piyasaya çıktığında, dosya incelemeden önce MR zorunluluğu getirip beynimizde çip kontrolü yaparız.
Tüm bunların yerine mantıksız kanunu değiştirmek daha kolay bence.