Mesajı Okuyun
Old 19-02-2007, 13:11   #32
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/1275
K. 2002/4996
T. 20.5.2002
• İCRA TAKİBİNE YAPILAN İTİRAZIN İPTALİ ( Yetkili İcra Dairesinin Tespiti - Yapılan İtirazın İptali İstemi )
• YETKİLİ İCRA DAİRESİ ( Dava Dilekçesinde Yetki İtirazından Bahsedilmemiş Olması - Geçerli İcra Takibi )
• GEÇERLİ İCRA TAKİBİ ( Yetkisiz İcra Dairesinde Yapılan Borca İtirazın Geçersizliği - Yetkili İcra Dairesinden Borçluya Tekrar Ödeme Emri Tebliği )
2004/m.50/2, 67
ÖZET : Borçlu Bursa İcra dairesince çıkartılan ödeme emrine karşı, yetkili icra dairesinin İnegöl İcra Dairesi olduğu yolunda yetki itirazında bulunmuş, ayrıca borcun esasına da itiraz etmiş bulunmaktadır. Alacaklı ise, itirazın iptaline ilişkin bu davayı İnegöl Asliye Hukuk Mahkemesinde açarak, borçlunun icradaki yetki itirazını benimsemiş bulunmaktadır. Nitekim dava dilekçesinde de, yetki itirazına hiç değinilmemiş, sadece borçlunun borca vaki itirazının geçersiz olduğu ileri sürülmüş durumdadır. Böyle bir halde Bursa İcra Dairesinde yapılmış olan icra takibi, yetkisiz icra dairesi olması itibarıyla ortada geçerli bir icra takibi bulunduğundan söz etme imkanı yoktur. Zira, davacı alacaklı yetkili icra dairesinde davalı borçluya yeni bir ödeme emri tebliği ile yükümlü bulunmakta ve bu yükümlülüğünü yerine getirmemiş olmaktadır. O halde, ortada geçerli ve yetkili yer dairesinde yapılmış bir icra takibi mevcut bulunmadığından koşulları oluşmayan icra takibine vaki itirazın iptali davasının reddine karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada İnegöl Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 3.4.2001 tarih ve 1999/487-2001/246 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ahmet Susoy tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkilince davalıya ait malların taşındığını, buna rağmen navlun bedelinin ödenmediğini, alacaklarının tahsili amacıyla girişilen takibe de, davalı tarafından itiraz edildiğini ileri sürerek, takibe yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, % 40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, nakliyesi yapılan malların nakliye bedelinin alıcı firmaya değil, satıcı firmaya ait olduğunu beyanla, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, dosyadaki kanıtlar ve bilirkişi raporlarına nazaran, mahkemenin icra dairesinin yetkisine yapılan itirazı inceleme konusu yapmayacağı, davacının davalıdan alacaklı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalının Bursa 4. İcra Müdürlüğü'nün 1997/9142 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, davalının alacağının % 40'ı oranında inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmiştir.

Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.

1-Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılabileceği üzere, işbu dava, icra takibine vaki itirazın iptali davası olarak açılmış bulunmaktadır. Böyle bir davanın dinlenebilmesi için ortada yetkili icra dairesinde mevcut bir icra takibi bulunmalıdır

Bilindiği üzere icra takibi sebebiyle gönderilen ödeme emrine karşı borçlu sadece yetki itirazında bulunmuş ise, bu itirazın kaldırılması yetkisi münhasıran icra tetkik merciine ait olup, yine yetki itirazı ile birlikte borcun esasına itiraz edilmişse alacaklı gerek gördüğü takdirde bu itirazın kaldırılmasını yine icra tetkik merciinden isteyebileceği İİK'nun 50/2.maddesi hükmü gereğidir. Yetki itirazı ile birlikte borcun esasına itiraz edildiği durumda ise, alacaklı icra tetkik merciine başvurmadan aynı Yasa'nın 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davasını mahkemede açmışsa, mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisinin araştırılması ve şayet buna ilişkin itiraz yerinde değil ise borcun esasına karşı itirazın incelenmesine geçilerek hüküm kurulmalıdır. Böyle değil ise, yani icra dairesinin yetkisiz olduğu sonucuna varılıyor ise, o zaman mahkemece borcun esasına ilişkin itiraza geçilmeksizin takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığı gerekçesiyle, davanın bu yönden REDDİNE karar verilmelidir. Bu durumda alacaklı taraf icra takip dosyasının yetkili icra dairesine intikalini sağlayıp, borçluya yeni bir ödeme emri tebliğ ettirmeden, ortada mevcut ve geçerli bir icra takibi olmaması nedeniyle itirazın iptali davası açma koşulları oluşmadığından bu davanın dinlenmesi mümkün değildir.

Dava konusu olayda, davalı borçlu Bursa İcra dairesince çıkartılan ödeme emrine karşı, yetkili icra dairesinin İnegöl İcra Dairesi olduğu yolunda yetki itirazında bulunmuş, ayrıca borcun esasına da itiraz etmiş bulunmaktadır. Alacaklı davacı ise, itirazın iptaline ilişkin bu davayı İnegöl Asliye Hukuk Mahkemesinde açarak, davalı borçlunun icradaki yetki itirazını benimsemiş bulunmaktadır. Nitekim dava dilekçesinde de, yetki itirazına hiç değinilmemiş, sadece borçlunun borca vaki itirazının geçersiz olduğu ileri sürülmüş durumdadır. Böyle bir halde Bursa İcra Dairesinde yapılmış olan icra takibi, yetkisiz icra dairesi olması itibarıyla ortada geçerli bir icra takibi bulunduğundan söz etme imkanı yoktur. Zira, davacı alacaklı yetkili icra dairesinde davalı borçluya yeni bir ödeme emri tebliği ile yükümlü bulunmakta ve bu yükümlülüğünü yerine getirmemiş olmaktadır.

O halde, ortada geçerli ve yetkili yer dairesinde yapılmış bir icra takibi mevcut bulunmadığından koşulları oluşmayan icra takibine vaki itirazın iptali davasının bu sebeple REDDİNE karar verilmesi gerekirken, bu husus üzerinde hiç durulmadan, davanın kabulüne karar verilmiş olması isabetsiz bulunmuş ve kararın bozulması gerekmiştir

2-Bozma sebep ve şekline göre, davalı tarafın sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarda ( 1 )nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ( 2 )numaralı bentte açıklanan nedenlerle sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 20.5.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

KARŞI OY YAZISI: Dava, taşıma akdinden kaynaklandığı iddia olunan alacağın tahsili amacıyla girişilen ilamsız takibe yapılan itirazın iptaline ilişkin olup, yukarıda yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere davacı taraf Bursa 4 ncü İcra Müdürlüğü'nün 1997/9142 sayılı dosyası üzerinden takibe girişmiş, davalının icranın yetkisine ve borca yaptığı itiraz üzerine de İİK'nun 67 nci maddesi uyarınca süresinde iş bu itirazının iptali davası açılmıştır. İcra ve İflas Kanununda ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda itirazın iptali davasının takibin yapıldığı yer mahkemesinde açılması gerektiğine ilişkin yetki düzenlenmesi mevcut değildir. Bu itibarla alacaklının takibin yapıldığı yer mahkemesinden başka bir mahkemede itirazın iptali davası açması mümkündür. Dava yetkisiz bir mahkemede dahi açılsa mahkemenin yetkisine bir itiraz ileri sürülmediği taktirde dava açılan mahkemede de davaya bakılabilecektir. Ancak, her halde dava açılan mahkeme öncelikle icranın yetkisine yapılan itirazı inceleyecek ve bu inceleme sonunda icranın yetkisine yapılan itiraz yerinde görülürse geçerli bir icra takibi bulunmadığından davayı ret edecektir. Yapılan incelemede icranın yetkisine yapılan itirazın yerinde olmadığı neticesine varıldığında ise verilecek bir ara kararı ile icranın yetkisine yapılan itiraz iptal edilerek işin esasına girilecektir.

Bu itibarla çoğunluğun davacı alacaklı icranın yetkisine yapılan itirazı benimseyerek İnegöl Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açmıştır. İcra dosyası İnegöl İcra Müdürlüğüne getirilmeden ve yeniden ödeme emri çıkartılmadan böyle bir dava açılamaz ve davanın sırf bu nedenle reddi gerekir şeklindeki görüşüne karşıyım. Ancak, mahkemenin yukarıda belirtilen şekilde hareket edebilmesi için alacaklı davacının açtığı davada açıkça icranın yetkisine yapılan itirazın iptalini de istemesi zorunludur. Dava konusu olayda olduğu gibi bu talebi içermeyen bir itirazın iptali davasının sırf bu nedenle dinlenmesi mümkün değildir. Bu itibarla mahkeme kararının bu sadece gerekçe ile bozulması gerektiği görüşüyle çoğunluk görüşüne karşıyım.

M.Kılıç

yarx