15-02-2013, 11:49
			
							
		 | 
		
			 
            #4
		 | 
	
	| 
		 
			
			 
			
			
			
			
		 
			
				  
				
		
	  | 
	
	
		
			
			
				 
				
			 
			 
			
		
		
		
		Sorunun üstünden çok uzun zaman geçmiş ama işletme projesinin iptali davası ile ilgili araştırma yaparken bu konuya rastladım.  
 
Sadece işletme projesinin tebliğ edilmemesinin, projenin iptaline yeterli olmadığına dair bir yargıtay kararını sunuyorum. 
 
 
.T.C.  
YARGITAY  
18. HUKUK DAİRESİ  
E. 1993/4405  
K. 1993/6181  
T. 7.5.1993  
 
 USULSÜZ TEBLİGAT ( Tek Başına İşletme Projesinin İptali İçin Yeterli Olmaması )  
 
 İŞLETME PROJESİNİN İPTALİ ( Mücerret Usulsüz Tebliğe Dayanarak )  
634/m.37  
 
ÖZET  Davacı işletme projesinin herhangi bir hükmüne karşı çıkmadan mücerret  kendisine tebliğ edilmediği gerekçesi ile ve doğrudan iptal davası  açamaz.  
 
DAVA : Dava dilekçesinde işletme projesinin iptali  istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş hüküm davalı  vekili tarafından temyiz edilmiştir.  
 
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:  
 
KARAR  : Bağımsız bölüm maliki davacı kendisine usulüne uygun olarak tebliğ  edilmeyen işletme projesinin içeriği konusunda herhangi bir itiraz ileri  sürmeden sadece usulsüz tebliğ edildiğinden bahisle iptalini istemiş  olup mahkemece tebligatın usulüne uygun olmadığı konusundaki bilirkişi  raporuna dayanılarak dava kabul edilmiş ve projenin iptaline karar  verilmiştir.  
 
İşletme projesi Kat Mülkiyeti Kanununun 37. maddesi  hükmüne göre yönetici tarafından ana gayrimenkulün yıllık yönetiminde  tahmini olarak gelir ve gider tuturlarını her kat malikine düşecek gider  miktarını her kat malikinin vermesi gereken avans tutarını içermek  üzere hazırlanıp kat maliklerinin bilgisine sunulan ana gayrimenkulün  bütçesi niteliğinde bir tasarıdır. Anılan yasa hükmüne göre bu proje kat  maliklerine ve bağımsız bölümden fiilen yararlananlara imzaları  mukabilinde ve yada taahhütlü mektup ile bildirilir. Aynı apartmanda  oturan davacıya projenin 17.9.1991 tarihinde taahhütlü mektup ile  gönderildiği dosya içerisindeki belgelerden ve bilirkişi raporundan  anlaşılmaktadır. Ancak taahhütlü mektup davacı adresinde bulunmadığı  için komşusuna verilmiş ve daha sonra davacı da projeye ıttıla  kespetmiştir. Yasa hükmü bu konuda Tebligat Kanunu hükmüne uygun bir  tebligat öngörümemiş bağımsız bölüm maliklerinin bilgilendirilmesini  yeterli görmüştür kaldı ki davacı daha sonra kendisine gönderilen  ödeyeceği avans miktarları ile ilgili liste ile de projeden bilgi  edinmiş bulunmaktadır. Her iki halde de davacı bilgi edindiği tarihi  esas alarak yasada öngörülen itirazı bağımsız bölüm malikleri kuruluna  götürme imkanına sahip iken böyle bir yola tevessül etmeden doğrudan  doğruya iptal davası açamaz.  
 
Diğer taraftan yukarıda da  açıklandığı üzere davacı işletme projesinin herhangi bir hükmüne karşı  çıkmadan mücerret kendisine tebliğ edilmediği gerekçesi ile ve doğrudan  iptal davası açamaz.  
 
Bu nedenle davanın reddine karar verilmesi  gerekirken projenin davacıya usulen tebliğ edilmediği gerekçesiyle  davanın kabulü ile işletme projesinin iptaline karar verilmesi doğru  görülmemiştir.  
 
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar  gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz temyiz  itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun  428. maddesi gereğince BOZULMASINA temyiz peşin harcının istek halinde  temyiz edene iadesine 7.5.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi. 
		
	
	
    
  
		
		
		
				
		
	
	 |