Değerli meslektaşlarım, uzun zamandır uğraştığım bir konuda sizlerin de görüş ve yardımlarınıza başvurmak istedim.
Müvekkilimiz A şahsından alacağına karşılık birer ay süreyle hepsi 2013 vade tarihli olmak üzere 7 adet senet alıyor. Daha sonra müvekkil bu senetleri borcuna karşılık B şirketine ciro edip veriyor. B şirketi de keşideci A şahsının yetkilisi olduğu C şirketinden mal alıyor ve aldığı mal karşılığında bu senetleri cirolayarak kargo ile C şirketine gönderiyor. (iptal etmeden

Yani senetler keşideci A'nın eline geçmiş oluyor. A ise bu senetlerden birisinin vade tarihini ve bedelini (yüksek miktarla) değiştirip paraflıyor ve kendisi ciro etmeden başka D, E ve F şahıslarının cirosu ile (anlaşmalı bir şekilde) F şahsı aracılığıyla takibe koyuyor. Ve müvekkilimiz ile B şirketi aleyhine takip yapılıyor. Şimdi burada şu sıkıntılar mevcut:
1. İcra Mahkemesi sınırlı olarak incelediği için, imzaya itiraz söz konusu olmadığı için bilirkişiye göndermeden borca itirazımızı reddediyor.
2. Menfi tespit açma durumunda yüzde 115 teminat yatırılmadan takip durmuyor. Bu teminatı yatırma durumu müvekkil açısından yok ve cebri icra devam ettikçe müvekkil sıkıntı yaşıyor.
3. Savcılık da tedbir kararı vermedi ancak özellikle son üç cirantanın bağlantılı hareket ettiği noktası ispatlanabildiği için dava açması kuvvetle muhtemel.
Keşideci A sürekli müvekkili diğer senetleri de miktarını değiştirip takibe koymakla korkutuyor. Bu durumda takibi durduracak ve keşidecinin senedi lehtarın elinden çıktıktan sonra miktar ve tarihini değiştirerek takibe koyduğunu en kısa sürede sonuç alacak şekilde nasıl ispatlayabiliriz? Cezai soruşturmaya mı ağırlık vermeliyiz yoksa menfi tespit davası ve bilirkişi yönünden mi hızlı sonuç alabiliriz?(Senetlerin fotokopileri de müvekkilin elinde yok ancak senetlerin özellikleri -tanzim,vade,miktar- B şirketinin ticari defterlerinde mevcut.
Yorum ve önerileriniz için teşekkür ederim.