|
T.C.
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
E. 2008/10282
K. 2008/13285
T. 25.12.2008
DAVA : Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, miras bırakanları Ali N…..'nın ilk eşinden olan çocuklarından mal kaçırmak amacıyla 1162 ada 7 parseldeki dairenin bedelini kendisi ödediği halde çıplak mülkiyetini 2. eşten olma davalı oğlu adına, 1/2 intifa hakkını da davalı 2. eşi adına, ayrıca 1386 parseldeki dairenin 1/2 payının çıplak mülkiyetini satış suretiyle davalı oğluna muvazaalı temlik ettiğini ileri sürerek miras payı oranında tapu iptal-tescil ve intifa hakkının terkini veya tenkis isteğinde bulunmuşlardır.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, 1162 ada 7 parseldeki dairenin tamamı ve 1386 parseldeki dairenin 1/2 payı yönünden tapu iptal-tescil ve tenkis isteklerinin reddine, 1386 parselde kalan 1/2 pay yönünden temliki işlemin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; gereği görüşülüp, düşünüldü.
KARAR : Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil veya tenkis isteğine ilişkindir.
Mahkemece, 1386 parsel sayılı taşınmazdaki 16 nolu bağımsız bölümün 1/2 payının davalı Cihaner'e temlikinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu belirlenmek suretiyle davacıların miras payları oranında iptal ve tescile karar verilmiş olmasında öte yandan davaya konu diğer taşınmazlar yönünden miras bırakanın bedelini üçüncü kişiye ödeyerek sicil kayıtlarının davalılar adına tescilinin sağlanması gizli bağış (elden bağış) niteliğinde olup, bu taşınmazlar yönünden 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı tevhidi içtihadın uygulama yeri olmadığı gerekçesiyle tapu iptali ve tescil isteğinin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Bu yönlere değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Nevarki, davacılar iptal ve tescil isteği yanında tenkis isteğinde de bulunmuşlardır. Mahkemece, tenkis isteği de reddedilmiş ise de bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hüküm kurmaya elverişli olduğu söylenemez.
Bilindiği üzere; tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (tebberru) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır.
Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür. Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile, iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bir aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tespit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir. (MK.565) Miras bırakanın Medeni Kanunun 564. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve subjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedelenen kastının varlığından söz edilemez.
Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya Medeni Kanunun 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken Medeni Kanunun 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.
Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (SABİT TENKİS ORANI) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (MK.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir. Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihinin kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı uyarınca süratle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, tercih hakkının kullanıldığı gündeki fiyatlara göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak NAKTİN ödetilmesine karar verilmelidir.
Hal böyle olunca, gizli bağışa konu olan taşınmazlar yönünden tenkis isteği yönünden yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
SONUÇ : Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedene hasren HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.12.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
16. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/4965
K. 2012/5895
T. 3.7.2012
DAVA : Taraflar arasında görülen tenkis davası sonucunda verilen hükmün Yargıtayca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
KARAR : Davacı Fatma A…, 29.7.2007 tarihinde vefat eden murisi babası Ümit Ç….’nun 1142 ada 31 parselde bulunan 14 bağımsız bölüm numaralı taşınmazın intifa hakkı ile 2/7 oranındaki mülkiyet hakkını 26.11.1997 tarihli düzenleme şeklindeki vasiyetname ile davalı eşi Yıldızhan Ç’na vasiyet ettiğini, vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte davalının saklı pay sahibi mirasçılardan olmadığını, murisin saklı pay kurallarını ihlal ettiğini, tasarruf nisabını aştığını belirterek 7000 TL tenkis alacağının davalıdan tahsili ile kendisine ödenmesini talep etmiş, diğer davacılar Nilay G, Filiz K ve Semiha N aynı gerekçelerle davalı Yıldızhan Ç hakkında tenkis davası açmışlar, 7100 TL'nin davalıdan tahsili ile kendilerine ödenmesine karar verilmesini talep etmişlerdir. Davalı zamanaşımı süresinin dolduğunu,intifa hakkının tenkise tabi olmayacağını, murisin Hekimhan İlçesinde temlik dışı terekesi bulunduğunu, davacıların saklı paylarının ihlal edilmediğini belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda 3902.13 TL'nin dava tarihi olan 10.10.2008 tarihinden itibaren itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
SONUÇ : Mahkemece; davacıların saklı paylarına toplam 3902.13 TL oranında tecavüz edildiği sonucuna varılarak karar verilmiş ise de mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece hüküm tesis edilirken temlik dışı tereke dikkate alınmamış, temlike konu terekenin ölüm tarihi itibariye değeri tespit edilmemiş, davacıların saklı paylarını temlik dışı terekeden tahsil edip etmedikleri hususu araştırılmamış, sabit tenkis oranı belirlenmemiş, bölünmezlik konusunda araştırma yapılmamış, davalı tarafa tercih hakkıhatırlatılmamış, davacılar tarafından yasal faiz talep edilmediği halde talebin aşılması suretiyle tenkis alacağına yasal faiz yürütülmüştür. Tenkis(indirim) davası; murisin saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, önceye etkili, yenilik doğurucu davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; murisin ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür. Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Murisin borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 3 aylık iaşe bedeli, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen pasif kalemlerin indirilmesi suretiyle net tereke tespit edilir. Tereke bu şekilde tespit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir. Medeni Kanun'un 564. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığını objektif ve subjektif unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez. Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya Medeni Kanunu'nun 565. maddesinin 1, 2 ve 3.bentlerinde gösterilenler ) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkisuygulanırken Medeni Kanunu nun 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hissesinden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi ve tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkı dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alılanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir. Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği taktirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (sabit tenkis oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olmayacağı (MK.565) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkisoranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir. Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihinin kullanılması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O halde mahkemece yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde bir değerlendirme yapılmalı, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Belirtilen yönler göz ardı edilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davalının temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden tarafa iadesine, 03.07.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.
|