Mesajı Okuyun
Old 25-01-2013, 15:22   #3
Songül Yıldız Aksarı

 
Varsayılan

Yargıtayın uyuşturucu suçlarında örgüt olabilmesi için çeşitli kriterleri içeren bir görüşü var.
örneğin Ceza Genel Kurulu
Esas No : 2006/10-128
Karar No : 2006/177
Tarih : 04.07.2006
"...Ayrıca, suçun teşekkül halinde işlenmesinden dolayı TCK. 403/7. maddesi gereğince cezada artırım yapılmış ise de, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK.nun 188/5. maddesi ile 765 sayılı TCK.nun 403. maddesindeki teşekkül tabirinden vazgeçilerek örgüt teriminin kullanıldığı, örgüt tanımının 765, 5237 ve diğer ceza yasalarındaki tanımının yapılmadığı, içeriğinin Yargıtay kararları ve uluslar arası sözleşmeler ile belirlenmesinin gerektiği, Türkiye tarafından 13.12.2000 tarihinde imzalanan Sınır Aşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin ( SASMUS ) 2/a maddesinde "örgütlü suç grubu" doğrudan veya dolaylı olarak mali veya diğer bir maddi çıkar elde etmek amacıyla belli bir süreden beri var olan ve bu sözleşmede belirtilen bir veya daha fazla ağır suç veya yasa dışı eylemi gerçekleştirmek amacıyla birlikte hareket eden, üç veya daha fazla kişiden oluşan yapılanmış bir grup anlamına gelir şeklinde tarif edildiği, Yargıtay 8. C.D.nin 02.06.2003 tarih ve 2003/2495 E., 2003/1779 K. sayılı kararı ile sanıkların, kendilerine veya başkalarına haksız çıkar sağlamak için sürekli olarak, önceden sayı ve niteliği belirsiz suçlar işlemek amacıyla, tam bir işbirliği ve eylemli paylaşım anlayışı içinde örgütlendiklerine ilişkin herhangi bir kanıt bulunmadığı, şeklindeki sözleşmeye atıf yaparak bozma kararı verdiği, yine Yargıtay 8. C.D.nin 2001/14218 E., 2001/16512 K. sayılı kararı ile "haksız çıkar sağlamak için örgütlendikleri kanıtlanamayan sanıkların tek bir eylem için bir araya geldikleri anlaşıldığından çıkar amaçlı örgüt kurmak suçu oluşmayacağına" karar verdiği, örgüt kurma suçunu cezalandıran 22. maddenin gerekçesinde ise, örgütün, soyut bir birleşme olmadığını, bünyesinde hiyerarşik bir ilişkinin hakim olduğunu, hiyerarşik ilişki dolayısıyla örgütün mensupları üzerinde hakimiyet tesis eden bir güç kaynağı niteliğini kazanmakta olduğunu, örgütün niteliği itibariyle devamlılık arz ettiğini, kişilerin belli bir suçu işlemek için bir araya gelmesi halinde örgüt değil, iştirak ilişkisinin mevcut olduğunu, iştirak ilişkisinden farklı olarak, örgüt yapılanmasında, işlenmesi amaçlanan suçların konu veya mağdur itibariyle somutlaştırılmasının zorunlu olmadığını hükme bağladığı aşikardır. Sonuç olarak örgütün veya dolaylı olarak, kendilerine veya başkalarına mali veya diğer bir çıkar elde etmek amacıyla, önceden sayı ve niteliği belirsiz suçlar işlemek amacıyla, işlenecek olan suçlardan bağımsız olarak, tam bir işbirliği ve eylemli paylaşım içinde en az üç kişi tarafından kurulan bünyesinde hiyerarşik ilişki barındıran, süreklilik ve devamlılık gösteren yapılanmış bir grup olarak tarif etmek mümkündür. Sanıkların birlikteliği TCK md. 220 anlamında örgüt olarak değerlendirilmesi mümkün olmayan, iştirak ilişkisidir. Bu sebeple TCK 188/5 madde ile cezada artırım yapılmamıştır. ..."