Mesajı Okuyun
Old 23-01-2013, 10:39   #1
Engin Kaçan

 
Varsayılan Miras Payının Devrinde İzlenecek Yol

Merhaba saygıdeğer meslektaşlarım.
Müvekkilimizle beraber 4 adet mirasçı bulunmakta. Her birinin payı 1/4. Müvekkilimiz mirasçılardan ikisinin payını yazılı sözleşme ile bedel karşılığında devralmış. Yani şuan ki payı 3/4. Ancak biz bu satım işlemini tapuya nasıl yansıtacağımız konusunda tereddütte kaldık. Elbirliği mülkiyetine tabi olduğu için terekeye dahil taşınmazlarla ilgili tapuda işlem yapılabilmesi için tüm mirasçıların bulunması ve yapılacak işleme rıza göstermesi gerekiyor. Ancak payını müvekkile satmayan diğer mirasçıyla müvekkilim arasında denkleştirme-tapu iptal ve tescili davaları var. Yani aradaki husumet bir hayli fazla ve bu mirasçıyı tapuya getirip rızasını almak mümkün değil. Şunuda belirteyim pay devri yapılacak bu taşınmazlarla ilgili şuan izale-i şuyuu davası devam etmekte ve mahkeme keşif kararı verdi. Biz süreç daha fazla ilerlemeden bu işi halletmek istiyoruz. Sanıyorum yazımın gidişatından da anlaşılmıştır ancak ben yine de yazayım :
Arada husumet olan mirasçıyı hiç araya sokmadan yapılmış olan pay temlikleri iştirak hali bozulmadan tapuya nasıl işletilir? Bu konu hakkında elimde Yargıtay İBK var. Sorumuzla alakalı olan kısımlarını belirgin hale getirip ekliyorum.
Saygılar

T.C. YARGITAY

İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu
Esas: 1984/2
Karar: 1985/5
Karar Tarihi: 24.05.1985


MİRAS HAKLARININ TEMLİKİNE İLİŞKİN OLARAK MİRASÇILAR ARASINDA YAPILAN SÖZLEŞMELERİN GEÇERLİLİĞİ - TEREKENİN TAKSİMİNDEN ÖNCE TEREKEYE DAHİL BİR MALIN BAŞKA BİR MİRASÇIYA DEVREDİLMESİ

ÖZET: Medeni Kanunun 612. maddesi uyarınca mirasın taksiminden önce terekeye dahil belli bir taşınmaz maldaki miras hakkının diğer bir mirasçıya temlikine ilişkin sözleşmenin geçerli bulunması için temlik edenin terekedeki tüm miras haklarını kapsaması gerekmez, bu nitelikteki sözleşme geçerlidir ve böyle bir sözleşmeyle iştirak hali bozulmadan tapuda işlem yapılması usul ve kanuna uygundur.

(743 S. K. m. 611, 612)

Dava: Medeni Kanunun 612. maddesi uyarınca, miras haklarının temlikine ilişkin olarak mirasçılar arasında yapılan sözleşmelerin geçerliliği için sözleşmenin miras hakkının tümünü kapsaması gerekip gerekmediği konusunda Hukuk Genel Kurulu, 2 ve 14. Hukuk Daireleri ile 7. Hukuk Dairesi kararları arasında içtihat aykırılığı bulunduğu ileri sürülerek aykırılığın giderilmesi Yargıtay Birinci başkanlığından istenilmiş; Yargıtay Kanununun 45. maddesi uyarınca konuyu inceleyen Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunca kararlar arasında aykırılık bulunduğuna ve bu aykırılığın içtihadı birleştirme yolu ile giderilmesine 17/5/1985 gün ve 50 sayılı kararla karar verilmiştir.

1- İçtihat aykırılığının giderilmesi isteminde dayanılan kararlarda beliren görüşlerin özeti:

A) Hukuk Genel Kurulu 30/11/1968 gün ve Esas 5/811 Karar 787 sayılı kararında müşterek miras bırakandan kalan ve tapu sicilinde kayıtlı bulunan taşınmaz maldaki hissenin satış vaadine dayanarak tescili istemine ilişkin açılan davanın kabulü hakkındaki direnme kararının temyizi üzerine, M.K. nun 612. maddesinin terekenin gayrimenkuldeki irs hissesinin satışında bu maddenin uygulanamayacağı gene Hukuk Genel Kurulu'nun 14.4.1971 gün ve esas 6/ 520, karar 246 sayılı kararında M.K. 'nun 611 - 612. maddelerinin mirasın taksimine ilişkin sözleşmeleri kapsadığı, taksim söz konusu olunca taksim sözleşmesine terekeye dahil bulunan tüm malların ve tüm mirasçıların dahil edilmesi gerektiği görüşleri benimsenmiştir.

B) 2. Hukuk Dairesinin 29/5/1979 gün ve Esas 3128, Karar 4447 sayılı kararında, tenkis davası dolayısıyla mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar bozulurken Medeni Kanunun 612. maddesi uyarınca yapılan bir sözleşmenin geçerli olabilmesi için terekeye dahi bütün hakların başka bir anlatımla miras payının devredilmesinin zorunlu olduğu esası kabul edilmiştir.

C) 7. Hukuk Dairesi 5/7/1979 gün ve Esas 9874, Karar 8000 sayılı kararında, tapu kaydına ve pay satın almaya dayanılarak yapılan tapulama tespitinden doğan davanın reddine ilişkin karar hakkındaki temyiz incelemesinde Medeni Kanun'un 612. maddesi hükümce paydaşın paydaşa terekedeki ya da taşınmazdaki miras payını satışının geçerli olduğu kabul edilmiştir. 7. Hukuk Dairesinin 30/12/1975 gün ve Esas 7473, Karar 8443 sayılı kararı da M.K. nun 612. maddesi açısından aynı ilke doğrultusundadır.

Ç) 14. Hukuk Dairesinin 17/1/1980 gün, Esas 3821 Karar 105 sayılı (1) kararında M.K. nun 612. maddesi uyarınca yapılan sözleşmenin geçerliliği için sözleşmeye bütün miras haklarının başka bir anlatımla terekeye dahil bütün taşınır ve taşınmaz mallardaki hakların dahil edilmesi gerektiği esası benimsenmiştir.

II- İçtihadı birleştirmenin konusu ve gerekçe: 22/2/1985 günlü Yargıtay Büyük Genel Kurulu, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun öngördüğü çoğunluk ile toplanarak raportör üyenin sözlü açıklamalarını dinlemiş ve yukarıda belirtilen kararlar arasında Medeni Kanunun 612. maddesi uyarınca (mirasın taksiminden önce) terekeye dahil olan belli bir taşınmaz maldaki miras hakkının temlikine ilişkin sözleşmenin geçerli bulunup bulunmadığı konusunda aykırılık olduğu ve bu aykırılığın içtihadı birleştirme yolu ile çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmış; incelemenin 612. maddenin mirasçılar arasındaki temliklerle sınırlı olup olmaması tartışılmış ancak, çoğunluk incelemenin düzenlemenin bütünlüğü dikkate alınarak değerlendirme yapılması gerektiği düşüncesi, ile başlangıçta sınırlandırılmaması görüşünü benimsemiştir. Esasın incelenmesi sırasında farklı muhtelif görüşlerin belirlemesi ve içtihadı birleştirmenin konusu da dikkate alınarak içtihadı birleştirmeye gerek bulunup bulunmadığının yeniden değerlendirilmesi tartışma konusu yapılmış, bu yönden yapılan usul görüşmelerinde üçte ikiyi aşan çoğunluk, Yargıtay Kanununun 45/3. maddesindeki "Diğer merci veya kişilerin gerekçe göstererek yazılı başvurmaları halinde, içtihadı birleştirme yoluna gitmenin gerekip gerekmediğine Birinci Başkanlık Kurulu karar verir. Bu karar kesindir" hükmünün Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunu bağlayıcı nitelikte bulunmadığı, Birinci Başkanlık Kurulu kararına rağmen Yargıtay içtihadı birleştirme kurulunun içtihadı birleştirmeye gerek bulunmadığına her zaman karar verebileceği esasını benimsemiş, yapılan oylama sonunda içtihadı birleştirme yoluna gidilmesi gerektiği yolundaki karardan dönüş için yeterli çoğunluk sağlanamamış, bu suretle işin esasının görüşülmesine devam olunmuştur.

Terekeye dahil olan belli bir taşınmaz maldaki miras payının temlikine ilişkin sözleşmenin geçerli olup olmadığının Borçlar Hukuku açısından değerlendirilmesi içtihadı birleştirme konusunun dışında bulunmaktadır.

Görüşmeler sırasında iştirak halindeki mülkiyette ortakların birlikte hareketinin zorunlu olduğu, mirasçılardan birinin tek başına terekeye dahil mallar üzerinde tasarufta bulunamayacağı, M.K. nun 612. maddesinin miras hukukuna ilişkin iştirak haline münhasır olmak üzere istisnai bir düzenlemeyi kapsadığı; kanun koyucunun bununla taksimden önce mali sıkıntıda bulunan mirasçıları koruma amacını güttüğü hususlarında görüş birliği bulunmaktadır. Ancak görüşmeler sırasında iştirak halindeki mülkiyetin özelliklerinden hareket olunarak, içtihadı birleştirme konusunda belirtilen nitelikteki sözleşmelerin iştirak halindeki mülkiyet esasları ile bağdaşamayacağı istisnai bir hükmün yasal düzenleme ile çelişir biçimde yorumlanarak genişletilmeyeceği ve dolayısıyla söz konusu sözleşmelerin M.K. nun 612. maddesi açısından geçersiz bulunduğu görüşü ileri sürülmüş ise de çoğunluk şu gerekçelerle bu düşünceye katılmamıştır: Gerçekten iştirak halindeki mülkiyetin hukuksal niteliği konusunda tartışma söz konusu değildir. Ancak taksime kadar genel kural uyarınca mirasçıların tek başına terekeye dahil belli bir taşınmaz malda tasarruf edememelerini dikkate alan yasa koyucu, mali sıkıntıda bulunanları, başka bir anlatımla gene mirasçıların yararlarını düşünerek 612. maddedeki düzenlemeyi getirmiştir. Bu suretle taksimin gerçekleşmesine kadar her bir mirasçı, terekedeki miras payını devredebilecek, dolayısıyla tüm mirasçıların yararları ile çelişen zamansız bir taksimin sakıncaları önlenmiş ve aynı zamanda sıkıntıda bulunan mirasçılarında menfaatleri gözetilmiş olmaktadır. İçtihadı birleştirmenin konusu açısından sorun, terekedeki miras payını devredebilen mirasçının terekeye dahil belli bir taşınmaz maldaki miras payını diğer bir mirasçıya devredilip edemeyeceği hususunu oluşturmaktadır. Çoğun içinde azın da bulunduğu kuralı öğreti ve uygulamada benimsenen bir esastır. Mirasçılardan birinin diğer birine tüm miras payını devretmesi geçerli bulunduğuna göre, belli bir taşınmaz maldaki miras payını da devredebilmesi az önce değinilen kuralın doğal sonucudur. Bu çözüm biçimi mirasçıların yararına uygun olduğu gibi, yasa koyucunun 612. maddeyi düzenlemekle güttüğü yukarıda açıklanan amacına da tamamen uygundur. O amacın etkili bir biçimde gerçekleşmesi bu suretle sağlanmış olur. Bu konuda yapılmış olan bir sözleşme geçerli olup yapılan temlikin tapuda işlem görmesini sağlar.

Sözleşmenin biçimi içtihadı birleştirme konusu dışında kaldığı gibi; 3. kişilere yapılan temliklerin geçerli bulunup bulunmadığı konusunda da kararlar arasında aykırılık bulunmadığından, bu yönden bir görüş belirtilmesine gerek görülmemiştir.

III- Sonuç: Medeni Kanunun 612. maddesi uyarınca mirasın taksiminden önce terekeye dahil belli bir taşınmaz maldaki miras hakkının diğer bir mirasçıya temlikine ilişkin sözleşmenin geçerli bulunması için temlik edenin terekedeki tüm miras haklarını kapsaması gerekmediğine, bu nitelikteki sözleşmenin geçerli bulunduğuna ve böyle bir sözleşmenin iştirak hali bozulmadan tapuda işlem yapılmasını sağlayacağına, 22.2.1984, 15.3.1985, 19.4.1985 günlerinde yapılan üç toplantıda görüşlerin belli bir doğrultuda belirleştirilmesinde yeterli çoğunluk sağlanamadığından, 24.5.1985 gününde salt çoğunlukla karar verilmiştir