|
1)TTK'nun 68/4 maddesinde düzenlenen ticari defter ve belgelerin kaybına ilişkin zayi belgesi verilmesi konusundaki hukuk davalarında HMK'nun 383. maddesinde öngörülen aksine düzenleme bulunduğundan sulh hukuk mahkemeleri değil ticaret mahkemeleri görevlidir
Yargıtay
11. Hukuk Dairesi
Esas : 2012/6175
Karar : 2012/9877
Tarih : 06.06.2012
Hasımsız olarak görülen davada İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 10.04.2012 tarih ve 2011/555-2012/106 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin işyerini su basması nedeniyle 2006, 2007, 2008, 2009, 2010 yıllarına ait ticari defterler ile faturaların zayi olduğunu ileri sürerek zayi belgesi verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia ve dosya kapsamına göre, HMK'nun 382/2-e-1 maddesi uyarınca TTK'nun 68/son maddesinde düzenlenen ticari defterlerin zayiine ilişkin davada Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine, talep ve kesinleşme halinde dosyanın İzmir Sulh hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
İstem, su basması nedeniyle zayi olan ticari defter ve belgeler için TTK'nun 68/son fıkrası hükmü gereğince zayi belgesi verilmesine ilişkindir.
Mahkemece 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren HMK'nun 383. maddesi uyarınca ticari defter ve belgelerin zayine ilişkin davalarının sulh hukuk mahkemelerinin görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
HMK'nun 383. maddesinde çekişmesiz yargı işleri ile ilgili olarak aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece sulh hukuk mahkemesinin görevli olacağı öngörülmüştür.
Yürürlükte olan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 4. maddesine göre Türk Ticaret Kanunu'nda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Ticari defter ve belgelerin kaybı halinde zayi belgesi verilmesine ilişkin dava TTK 68/son maddesinde düzenlenmekle öncelikle bu yönü ile ticari dava sayılır (TTK.4/2). Yine aynı Yasa'nın 5/2. maddesi uyarınca bir yerde ticaret mahkemesi varsa Asliye Hukuk Mahkemesi'nin vazifesi içinde bulunan ve TTK'nun 4. maddesinde ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılır. Bu nedenle TTK'nun 68/4 maddesinde düzenlenen ticari defter ve belgelerin kaybına ilişkin zayi belgesi verilmesi konusundaki hukuk davalarında HMK'nun 383. maddesinde öngörülen aksine düzenleme bulunduğundan sulh hukuk mahkemeleri değil ticaret mahkemeleri görevlidir. Kaldı ki 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 5/1. maddesinde asliye ticaret mahkemesinin tüm ticari davalara bakacağı öngörülmüştür. Bu da yasa koyucunun iradesinin bu tür işlerde ticaret mahkemelerinin görevli olması gerektiği yolunda olduğunu göstermektedir. Açıklanan bu nedenle istemle ilgili işe bakma görevi asliye ticaret mahkemesine ait olmasına rağmen görevsizlik ve dosyanın görevli sulh hukuk mahkemesine gönderilmesine dair verilen mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile kararın BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 06.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
2) Yetki itirazı varsa, bu konudaki delillerin de araştırılması gerekir:
2. Hukuk Dairesi
Esas : 2010/12376
Karar : 2011/14219
Tarih : 28.09.2011
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir (TMK. md. 168).
Davalı koca tarafından yasal süresi içinde yetki ilk itirazında bulunulmuştur. Yetki itirazı bir ilk itiraz olarak, öncelikle ve esasa girilmeden hadise şeklinde incelenerek sonuçlandırılır (HUMK. md. 187/2, 190-196, 225). O halde, mahkemece yapılacak iş; taraflara yetki ile ilgili delillerini sunmaları için süre verilmesi, gösterdikleri takdirde yetki ile ilgili delillerin toplanması ve 15.08.2007 tarihinde yürürlüğe konulan Adres Kayıt Sistemi Yönetmeliğine göre davacının merkezi adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresiyle ilgili bir beyanının bulunup bulunmadığının da araştırılması; böylece davanın Türk Medeni Kanununun 168. maddede gösterilen yetkili mahkemelerden birinde açılmış olup olmadığını saptayarak gerçekleşecek sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Bu yönler gözetilmeden, eksik inceleme ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
3- Şerhin terkininde görevli yargı yeri adli yargıdır:
Bilindiği gibi, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırları Başlıklı 2. maddesinin ( a ) bendinde idari işlemler hakkında, yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaati ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, ( b ) bendinde de idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel haklara muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları idari yargının görev alanı içinde sayılmıştır. Davacı 2644 sayılı Tapu Kanununun 26. maddesi uyarınca şerhin yazılma tarihinden itibaren beş yıl içinde satışın yapılmadığını ve şerhin re’sen kaldırılması gerektiğini ileri sürerek terkinini istemiştir. Davacının talebi İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesi anlamında idari yargının görevi alanına giren bir işlemin iptali niteliğinde olmadığından davanın görülme yeri adli yargıdır. ( 14. HUKUK DAİRESİ E. 2012/7830 K. 2012/8303 T. 12.6.2012)
|