Mesajı Okuyun
Old 07-01-2013, 11:07   #6
garani

 
Varsayılan

(5510 S. K. m. 14, 58) (YİBK. 28.06.1976 T. 1976/6 E. 1976/4 K.)

Dava: Davacı, murisinin meslek hastalığı sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir. Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:

Karar: Dava, meslek hastalığı sonucu ölen S. Y.'ın hak sahibi olduğunu iddia eden mirasçısı davacının manevi tazminat istemine ilişkindir.

Mahkemece, Sosyal Sigortalar Kurumu Zonguldak Uzun Mehmet Göğüs Hastalıkları Hastanesi'nin 09/01/2008 gün ve 5 sayılı raporu ile Yüksek Sağlık Kurulunun 21/01/2009 gün ve 06/417 karar sayılı raporuna göre dava reddedilmiş ve manevi tazminata hükmedilmemiş ise de bu sonuca eksik inceleme ile gidilmiştir.

Davacı yanca, ölüm ile meslek hastalığı arasındaki illiyet bağı bulunmadığını belirleyen adı geçen raporlara itiraz edildiğine göre; murisin 9.2.2006 tarihinde meslek hastalığı nedeniyle % 44,38 oranında iş göremez durumda olması nedeniyle, öncelikle 5510 sayılı Yasanın 14/3 ve 58/4 maddelerinde öngörülen prosedür uyarınca ölümün meslek hastalığı (pnömokonyoz) sonucu meydana gelip gelmediği konusunda, Kurum Yüksek Sağlık Kurulu’ndan rapor alınması zorunludur. Ancak, bu rapora karşı somut verilere dayanan bir itiraz olursa Yargıtay 28.06.1976 gün ve 1976/6-4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınarak sonuca gidilmelidir.

Somut olayda, hastaneden rapor alınmış ve ardından Yüksek Sağlık Kurulu’ndan rapor alınmıştır. Bu rapora itiraz edildiği halde Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınması gerekirken bu rapor alınmamıştır.

Yapılacak iş; öncelikle Adli Tıp Kurumu’ndan rapor almak, bu rapor ile YSK raporu arasında çelişki var ise bu çelişkiyi Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu’ndan rapor alarak gidermek davacı ile ölen şahıs arasındaki akrabalık ilişkisini belirleyerek bunun sonucunda da davacının dava açmaya hakkı olup olmadığını tarafların nüfus kayıt örneklerini isteyip belirleyerek çıkacak sonuca göre bir karar vermektir.

Mahkemece yasal prosedür işletilmeden yukarıda yazılı raporlar ve eksik inceleme ile yetinerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

Sonuç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 20.11.2009 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)