|
T.C. YARGITAY
1.Hukuk Dairesi
Esas: 2010/623
Karar: 2010/944
Karar Tarihi: 03.02.2010
ÖZET: Paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle bütün paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
(4721 S. K. m. 683, 688, 706) (818 S. K. m. 213) (2644 S. K. m. 26)
Dava: Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, murisi ile davalıların birlikte müştereken malik oldukları 1.8.1969 gün 1, 2 ve 3 sıra no.lu tapulu taşınmazların paydaşlar arasında fiilen taksim edildiğini ve uzun yıllardır miras bırakanı babasının kendi payına düşen kısmı tasarruf ettiğini, ancak babasının ölümünden sonra davalıların fındık dikmek suretiyle çekişmeli yere müdahale ettiklerini, taşınmazdan hiçbir yer kullanmadığını ileri sürüp elatmanın önlenmesini istemiştir.
Davalı G., dava konusu taşınmazla ilgisi bulunmadığını, sair davalının yanında işçi olarak çalıştığını, davalı M., dede ve babasından intikal eden taşınmazı yaklaşık 30 yıldır tasarruf ettiğini, rızai taksim bulunmadığını, taşınmazı kendi emeği ve harcamalarıyla bahçe haline getirdiğini bildirip davanın reddini savunmuşlar, yargılama sırasında davalı Mehmet'in ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmişlerdir.
Mahkemece, davalı G. yönünden davanın husumetten reddine, davalı M. yönünden, davacı ve davalının ortak murisin mirasçıları olup bütün mirasçıları kapsar şekilde taksim yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi S. A.'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Karar: Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazda 1.8.1969 tarih, 1 sıra no.lu tapu kaydı gereğince davanın tarafları ile dava dışı kişilerin birlikte paydaşı bulundukları ve davacının taşınmazın bir bölümüne fındık ağacı yetiştirmek suretiyle davalının elattığını ileri sürerek eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
İddianın içeriği ve ileri sürülüş biçimine göre taraflar arasındaki çekişmenin Türk Medeni Yasası
’nın 688 ve takip eden maddelerinde ön görülen paylı mülkiyet hükümlerinin uygulanmak suretiyle çözüme kavuşturulacağı açıktır.
Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik sebeplerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı sebebiyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli sebeplerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere M.K.
’nun 706, B.K.’nun 213, T.K.’nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi bütün paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş ya da fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, <akte vefa> kuralının yanında M.K.’nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle bütün paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarda değinildiği gibi, M.K.
’nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
Somut olaya gelince; mahkemece <bütün paydaşların bir araya gelerek rızai bir taksim yapmadıkları> gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; yukarda değinilen ilkeler gözetildiğinde yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli ve elverişli olduğu söylenemez.
Hal böyle olunca, öncelikle bütün paydaşları kapsar şekilde haricen rızai bir taksim yapılmadığı mahkemece belirlenip benimsendiğine göre, yine aynı biçimde bütün paydaşların uzun zamandan beri taşınmazın kullanımı yönünden fiili bir durum yaratıp yaratmadıkları tespit edilmeden, fiili bir durum oluşturulmadığının anlaşılması halinde ise davacının taşınmazda kullanabileceği bir yerin olup olmadığının, başka bir ifadeyle davacı bakımından intifadan men olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği saptanmadan eksik tahkikatla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.02.2010 gününde oybirliği ile karar verildi
|