Mesajı Okuyun
Old 13-12-2012, 16:34   #3
Av.Evran KIRMIZI

 
Varsayılan

YARGITAY
21. Hukuk Dairesi 2009/6165 E.N , 2010/4833 K.N.
İlgili Kavramlar
İŞÇİLİK ALACAKLARININ İŞVERENDEN TAHSİLİ
ÖLÜ KİŞİ ADINA HİZMET TESPİTİ
Özet
ÖLÜM İLE VEKALET İLİŞKİSİ SON BULDUĞU VE DAVACININ MİRASÇILARINDAN VEKALETNAME ALINARAK DAVAYA DEVAM EDİLDİĞİ HALDE MİRASÇILAR ADINA DEĞİL DE ÖLÜ KİŞİ ADINA HÜKÜM KURULMUŞ OLMASI, HÜKÜM ALTINA ALINAN ALACAK MİKTARLARININ TESPİTE KARAR VERİLEN SÜRELERDEKİ APARTMAN KAT MALİKLERİNDEN HİSSELERİ ORANINDA TAHSİLİ YERİNE DOĞRUDAN DAVALI APARTMAN YÖNETİMİNDEN TAHSİLİNE KARAR VERİLMESİ DOĞRU DEĞİLDİR.
İçtihat Metni
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 01.07.1996-01.08.2003 tarihleri arasında çalıştığının tespitiyle, işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, davacının davalı apartman işyerinde kapıcı olarak 01.07.1996-01.08.2003 tarihleri arasında hizmet akdine tabi çalıştığının tespiti île bir kısım işçilik alacaklarının davalı işverenden tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının davalı işyerinde 01.07.1996-01.08.2003 tarihleri arasında sürekli çalıştığının kabulü ile işçilik alacaklarının da kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Tespit edilen süreler ile hesaplanan işçilik alacaklarının miktarları doğru ise de; davacının, davanın açılmasından sonra yargılama devam ederken öldüğü ve davaya mirasçıları tarafından devam edildiği halde ölü kişi adına tespite ve alacağa karar verilmiştir.
Dava devam ederken taraflardan birinin ölmesi halinde MK 27/1. maddesi gereğince ölen kişinin taraf ehliyeti son bulur. Bu nedenle, davaya ölen tarafa karşı veya onun tarafından devam edilmesine imkan yoktur. Ölü kişi adına hüküm kurulamaz. Yalnız Öleni ilgilendiren yani mirasçılara geçmeyen haklara ilişkin davalar tarafın ölümü ile konusuz kalır. Yalnız ölen tarafı ilgilendirmeyen, yani mirasçıları da ilgilendiren, mirasçıların malvarlığı haklarını etkileyen davalar tarafın ölümü ile konusuz kalmaz. Bu davalara, ölen tarafın mirasçıları tarafından veya ölen tarafın mirasçılarına karşı devam edilir. Borçlar Kanunu'nun 397. maddesi hükmüne göre; aksi sözleşmeden ve işin mahiyetinden anlaşılmadıkça vekil edenin ölümü ile vekalet ilişkisi son bulur. Somut olayda; ölüm ile vekalet ilişkisi son bulduğu ve davacının miras-çılarından vekaletname alınarak davaya devam edildiği açık İse de mirasçılar adına değii de ölü kişi adına hüküm kurulmuş olması ve hüküm altına alınan alacak miktarlarının tespite karar verilen sürelerdeki apartman kat maliklerinden hisseleri oranında tahsili yerine doğrudan davalı apartman yönetiminden tahsiline karar verilmesi doğru değildir.
Yapılacak iş; davacılar murisinin yukarıda belirtilen tarihler arasında davalıya ait işyerinde çalıştığının tespiti ile hüküm altına alınan işçilik alacaklarının tespite konu olan sürelerde kat maliki olan kişilerden hisseleri oranında tahsili ile mirasçılara paylan oranında ödenmesine ilişkin hüküm kurmaktan ibarettir.
Mahkemece bu yönler dikkate alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan bozmayı gerektirmektedir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
------------------------------------
Aslında hak sahiplerinden sadece birinin dahi bu davayı açabileceğini düşünüyorum. Örneğin ölen işçinin eşi ve çocukları mirasçı kalmış olsun. Eş dul aylığı alacak, kız kardeşlerden biri de yetim aylığı alacak. Diğer erkek kardeşin yada evli kız kardeşin hiçbir menfaati yok. Bu nedenle veya aralarındaki husumet nedeniyle davayı açmak istemiyorlar. Kişiyi dava açmaya zorlamak hukuk mantığına pek uygun gelmiyor.