|
|
|
|
Sayın Garani'ye katılıyorum. Yargıtay Kararları da bu yönde. Ancak müteselsil borçlulardan birinin borcu ödemesiyle bütün borçlular borçtan kurtulabiliyorsa, borcun garanti altına alınmasıyla da ilgili aynı durumun söz konusu olması gerekir. Sonuçta burdaki amaç alacağın temyiz sonuçlanıncaya kadar teminat altına alınması. Alacak teminat altına alındığı halde diğer borçlulara haciz işlemi yapmak, hukuki yarar ilkesiyle bağdaşmıyor pek.
|
|
 |
|
 |
|
Görüşlerinize katılmıyorum. Diyelim ki 3 davalı var. Davalılardan birisi seyahat firması, diğeri araç maliki, sonuncusu da şoför olsun. Davalıların 3 'ü de tehir-i icra talepli olarak temyiz etsin.Ancak sadece seyahat firması dosya borcuna karşılık olarak banka teminat mektubu getirsin. İcra müdürü de tüm borçlular için takibi durdursun(Buraya kadar ayniyle vakidir)
Yargıtay, dosyayı sadece seyahat firması hakkında bozsun ve mahkeme bozma kararına uyarak, bu davalı bakımından davanın reddine karar versin ve bu karar kesinleşsin. Seyahat firması, yatırdığı teminatı geri almayacak mı? Bu arada diğer 2 davalı borca batık duruma düşerse, davacı/alacaklı alacağını kimden alacaktır(Buraya kadar da ayniyle vakidir. İkna olan icra müdürü, diğerlerinden de teminat ister)?