06-12-2012, 16:49
|
#17
|
|
Ben üyeyim.
 |
Alıntı: |
 |
|
|
|
|
|
|
|
T.C.
YARGITAY
14. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/7765
K. 2012/8781
T. 20.6.2012
• GEÇİT HAKKI KURULMASI İSTEĞİ (Davaların Ayrılmasından Sonra Ayrı Bir Geçit Güzergahının Saptanması ve Oradan Geçit Tesisi Edilmesi Halinde Tarım Arazilerinin Yola Dönüşmesi Riski de Mevcut Olduğu - Ortak Yargılama İle Sonuca Ulaşılması Geçit Hakkı Davalarının Amacı Gereği Olduğu)
• DAVALARIN BİRLEŞTİRİLMESİ (Taşınmaz Lehine Tesis Edilecek Geçit Hakkının Bu Taşınmazlar Lehine de Tesisi İle Ortak Yolun Kullanılması Olanağının Olduğu - Birleştirilen Davanın Yeniden Ayrılmasına Karar Verilmesinin Usul ve Yasaya Aykırı Bulunduğu)
• BAĞLANTILI DAVALAR (Geçit Hakkı Kurulması İstemi - Davalar Arasında Bağlantı Bulunduğu Gerekçesiyle Birleştirilen Dava Daha Sonra Usul Ekonomisi Nazara Alınarak Ayrılmasının Doğru Olmadığı/Ortak Yargılama İle Sonuca Ulaşılması Gerektiği)
• GEÇİT DAVALARINDA ORTAK YARGILAMA (Davalar Arasında Bağlantı Bulunduğu Gerekçesiyle Birleştirilen Dava Daha Sonra Usul Ekonomisi Nazara Alınarak Ayrılmasının Doğru Olmadığı - Ortak Yargılama İle Sonuca Ulaşılması Geçit Hakkı Davalarının Amacı Gereği Olduğu)
4721/m.747
6100/m.166
ÖZET : Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir. HMK'nun 166. Maddesi uyarınca davalar arasında bağlantı bulunduğu gerekçesiyle birleştirilen dava daha sonra usul ekonomisi nazara alınarak ayrılmıştır. Ancak 85 parsel sayılı taşınmaz lehine tesis edilecek geçit hakkının bu taşınmazlar lehine de tesisi ile ortak yolun kullanılması olanağı vardır. Diğer bir anlatımla davalar birbiriyle bağlantılıdır. Ayrıca davaların ayrılmasından sonra ayrı bir geçit güzergahının saptanması ve oradan geçit tesisi edilmesi halinde tarım arazilerinin yola dönüşmesi riski de mevcuttur. Ortak yargılama ile sonuca ulaşılması geçit hakkı davalarının amacı gereğidir. Bu nedenle birleşitirilen davanın yeniden ayrılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
DAVA : Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 23.09.2010 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 22.03.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar hazine ve A. A. I vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı 85 parsel sayılı taşınmazının genel yola bağlantısının bulunmadığını ileri sürerek davalılara ait 84, 14, 15, 118 ve 13 parsel sayılı taşınmazlardan geçit hakkı kurulmasını talep etmiştir.
Birleştirilen davada da Hazine vekili tarafından 84 ve 118 parsel sayılı taşınmazlar için geçit hakkı tesis edilmesi istenmiştir.
Yargılamaya katılan davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece Hazine'nin açtığı geçit hakkı davasının ayrılmasına, 85 parsel sayılı taşınmaz lehine geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı birleştirilen davanın davacısı Hazine vekili ve 15 parsel sayılı taşınmazın paydaşlarından davalı Ali Ahsen Irmak temyiz etmişlerdir.
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergâh saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi olanaklı değil ise bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilecekse, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Saptanacak bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin saptanmasından sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Somut olayda, davacı genel yola bağlantısı olmayan 85 parsel sayılı taşınmazı için 84,14,15,118 ve 13 parsel sayılı taşınmazlardan geçit hakkı kurulmasını talep etmiştir. Davacının taşınmazı üzerinden geçit tesis edilmesi için 84 ve 118 parsel sayılı taşınmazların maliki de dava açmış, her iki dava birleştirilmiştir.
Mahkemece taşınmazlar başında keşif yapılmış, bilirkişiler 85 sayılı parselin genel yola ulaşabilmesi için 84,14,15,118 ve 13 parsel sayılı taşınmazların ortak sınırından 3 metre genişliğinde yol güzergahı saptamıştır.
Bilirkişiler tarafından düzenlenen rapor incelendiğinde 5 parça taşınmazdan geçit güzergahının saptandığı, bunlardan 14 ve 118 parsel sayılı olanlar üzerinde zeytin ağaçlarının bulunduğu ve ayrıca taşınmazların ortak sınırını bozacak şekilde komşu taşınmazlardan 1,5 metre genişliğinde geçit kurulmasının önerildiği anlaşılmaktadır.
Geçit davalarında uygulanan yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde geçit hakkı tesis edilirken taraf yararlarının dikkate alınması ve en az zarar görecek taşınmazlar üzerinden geçit tesis edilmesi gerekmektedir. Ayrıca, taşınmazların kullanım amacı ve kullanım bütünlüğünün bozulmamasına da özen gösterilmelidir. Mahkemenin hükmüne dayanak yaptığı raporda tüm bu hususlar üzerinde durulmamıştır. Öncelikle tek bir alternatif değerlendirilmiş, genel yola başka alternatifler üzerinden ulaşma olanağının bulunup bulunmadığı araştırılmamıştır. Bilirikişi tarafından hazırlanan krokiye göre üzerinden geçit tesis edilen 118 ve 14 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde zeytin ağaçları bulunduğu halde bu ağaçların yaşı saptanmamış, ağaçların kesilmesine sebebiyet vermeyecek başkaca bir başka alternatif belirlenmemiştir. Yine bilirkişinin hazırladığı krokiye göre 84 ve 15 parsel sayılı taşınmazlardan doğrudan yola ulaşma olanağının bulunduğu gözetilmemiş, 5 parça taşınmazı geçitle yükümlü kılacak şekilde ve kadostral sınırı da bozarak ortak sınırdan 1,5 metre genişliğinde geçit kurulmasına karar verilmiştir.
Üzerinde durulması gereken diğer bir husus da 85 sayılı parsel lehine geçit hakkı ile yükümlü kılınan 84 ve 118 parsel sayılı taşınmazlar için açılan geçit hakkı tesisi davasının ayrılmasıdır. HMK'nun 166. Maddesi uyarınca davalar arasında bağlantı bulunduğu gerekçesiyle birleştirilen dava daha sonra usul ekonomisi nazara alınarak ayrılmıştır. Ancak 85 parsel sayılı taşınmaz lehine tesis edilecek geçit hakkının bu taşınmazlar lehine de tesisi ile ortak yolun kullanılması olanağı vardır. Diğer bir anlatımla davalar birbiriyle bağlantılıdır. Ayrıca davaların ayrılmasından sonra ayrı bir geçit güzergahının saptanması ve oradan geçit tesisi edilmesi halinde tarım arazilerinin yola dönüşmesi riski de mevcuttur. Ortak yargılama ile sonuca ulaşılması geçit hakkı davalarının amacı gereğidir. Bu nedenle birleşitirilen davanın yeniden ayrılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
Bu durumda mahkemece, taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, öncelikle 85 parsel sayılı taşınmaz için 84 ve 15 parsel sayılı taşınmazlar üzerinden geçit kurulması olanağı değerlendirilmelidir.
Birleştirilen dava yönünden de taşınmazın genel yola bağlantısı var ise bu taşınmaz yönünden istem reddedilmeli, 84 ve 85 parsel sayılı taşınmazlar için de olanaklı ise aynı güzergahtan geçit tesis edilmelidir.
Açıklanan tüm bu hususlar gözetilmeden denetime elverişli olmayan yetersiz bilirkişi raporuna göre hüküm kurulduğundan kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de, geçit tesis edilen güzergah kapsamında 118 parsel sayılı taşınmaz da yer aldığı halde bu taşınmaz hakkında hüküm kurulmaması ayrıca usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde davalı A. A. I.'a iadesine, 20.06.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
|
|
 |
|
 |
|
|