|
 |
Alıntı: |
 |
|
|
 |
Yazan Av. Hulusi Metin |
 |
|
|
|
|
|
|
Sayın Teknik_Uzman
1.Formun konusu bağlamında, Yargıtay'ın bakış açısı eleştirilmekte veya savunulmakta.
2."Zina" konusundaki üretkenliğinizi, bir başka konuda görmek isterim. Dilinize fermuar çekmeyiniz lütfen
3."Zina", bunca düşünsel çabayı hak etmemeli!
4."Zina", sözlüğümüzden ve hukukumuzdan çıkarılmalıdır.
Hepinize saygı ve sevgilerimle.
|
|
 |
|
 |
|
Değerli onur üyemiz sayın Av. Hulusi Metin,
Efendim, katılımınız ve tepkiniz ayrıca onur verici idi. Katılım tekniğine ve kişilerin katılımcılığının / katılabilirliğinin/ irdelendiği hususları da değerlediniz son yanıtınızla; çok teşekkürler size..
Gerçekten de çok geniş bir dünyanız var; insanın insanca yaşamasına odaklı tüm külliyâtın doğru uygulanmasında, yanlışlarının ayıklanmasında, böylesi bir paylaşım portalına konuyu almakla ve tartışmayı sağlamakla, sürdürmekle, doğruya da sürmekle.
Bu sayfada, #35 sayılı yanıtınızla düzeyli bir katılım yapmıştınız söz konusu eleştiriye; maddeler hâlinde belirtilen görüşlerinize de #38 sayılı yanıtımla hâsbelkader bir değerlendirme yapmış idim.
Başka bir konuya geçme sözünü de vererek , şu fermuar öncesinde yine bir değerlendirme yapmama izin verir miydiniz:
(1.) Her ne kadar tartışmaya açılan konu ve bunu yaratan odak belli ise de bu karar, ortada katı biçimde duran ve daima geçerli bir hüküm gibi durmaktadır. Oysa bunu tartışanların yarattığı şu dinamik ortam, oldukça değişkendir. Geleceğe yönelik ıslâh edici önlemleri sârih kılmaya çabalayan, öngörülerde bulunmaya çalışan, mevzuatın noksanlıklarını yahut çekilen acıları minimize etmeye uğraşan akıl sahiplerinin önerilerini, öncelikle görüşler hâlinde ortaya koyan etkileşimli bir masadır. Bu masada elbette ki, katı bir kararın tartışılmasının gerçek anlamı; onun lehinde ve aleyhinde olanların değiştirilebilir görüşlerinin karşılaştırılması (çarpıştırılması) ve uzlaştırılmasıdır. Ortak bir noktaya varılmasa bile, bir açığın ortaya konulmasını sağlayan yararlı bir imecedir. Eğer bu sayfa, sadece kararın lehinde/aleyhindeki görüşlerin art arda sıralandığı bir sayfa olarak mimlenseydi; ne tartışmanın ortak noktasında bir uzlaşma sağlanırdı, ne de görüşleri daha geniş bir kürsüye/tribüne yaymak mümkün olurdu. Çünkü interaktif olmadığından, sorular içinde yeni sorular üretilirdi; yanıtların doğrulanması mümkün olmadığından, açmazlar açmaz olarak kalırdı; yola, yeni katı fikirlerle devam edilirdi.
Dolayısıyla buradaki tartışma tekniği; odak noktasındaki hükmü eleştiren yahut savunan çemberin üzerinde dolaşan yeni görüşlerin birbiri ile buluşturulması, mümkünse irdeletilmesi, derlenmesi ve doğru olanın yukarıda kalmasını amaçlayan bir işleyişe sahip olmalıydı. Böyleyse tartışmadaki yönlenim veya güdümlenme; tartışanların, karar üzerindeki farklı çıkışlarını, karardan sapma yahut odakta kalmalarını değerleyen biçimde olmalıydı. Dışarıdan bakıldığında bu, tartışanları eleştirmek yahut savunmak anlamına gelse de; esasen kararı değiştirmek hedefine değil, kararın bir sonraki uygulayıcıları olacak bireylerin, bir şekilde kesinleşen bu hükümleri başka yollarla ıslâh edebilme veya doğruluğunu paylaşma yetkilerini kullanmalarını sağlamak ve arı sonuçları böylelikle ortaya koyabilme hedefine işaret eder. Mevzuat uygulayıcılarının eğilimlerini, yani hâlen toplumdaki geçerliliğini, yanlış ise düzeltilebilirliğini, doğru ise devamına iknâ olmalarını, ast-üst birlikteliğini sağlamaksızın, yan sektörlerle iletişim yapmaksızın, yani hiyerarşinin çapraz bağlantılarını kullanmaksızın, başkaca nasıl temin edebilirdik ki?
(2.) Şahsen bu klavye, ‘zinâ’ konusunda düşünmece’yi bırakabilir; ancak çelişkileri her dem yaşayan kalemler, ortak noktaya bir an önce varmalılar, uzlaşmalılar.
(3.-4.) Şu ‘zinâ’ konusunun aşırı dillendirilmesini tehlikelerini de sezdiniz doğal olarak ve böylesi bir ‘rencide edici’ başlığın, tüm ortamlardan neredeyse imhâ edilmesini dilediniz. Belki de bunu, aslında toplumun artık âtıl duruma gelmiş ve ayakbağı olduğunu düşündüğünüz âdetleri ortadan kaldırmak, daha sorunsuz bir topluma erişmek adına önerdiniz. Ancak önceki bir değerlendirmede biçimlemeye çalıştığımız üzere, (zina, karşı tarafın beklentilerini sıfırlayan bir durum olarak, olayı sineye çekmesinin daha büyük aile fâcialarına yol açabileceğinin de altının çizilmesi); bu evlilik karşıtı durumun perdelenmesini sağlamak, neredeyse boşanma nedeni olamayacak derecede bunu önemsiz saymak; hâlen mümkün görülmüyor. Çünkü evlilik, defterde kalan katı bir tanım olmaktan çok uzaktır; bir yandan değişen değer yargılarına bağlı olurken, öte yandan aynı yargıları (ölümüne) sabit tutan bireylerin çatışmasına dönüşebilecek; tartışılmaması hâlinde biteviye çelişkiler içinde mevzuatın uygulanması sürecini, hep kuşkular içinde bırakacak öğeler içerecektir.
Başka konuları da araştırmaya başladım; yandılar!
|