|
Tasfİye Memurlari Hakkinda
 |
Alıntı: |
 |
|
|
 |
Yazan Mehmet Ovayolu |
 |
|
|
|
|
|
|
Sayın Üstadım;
Ödeme emirleri ve vergi ceza ihbarları tasfiye halinde (X) AŞ. adına düzenlenmiştir. Ama tebliği tebellüğ eden Tasfiye Memuru bi de ödeme emirlerinin ve vergi ceza ihbarlarının dönemi tasfiye öncesi dönem. Bu alacağı tasfiye memurundan isteye bilirler mi?
Sayın Av. Kemal Bey düşüncenizi kanun maddesine dayandıra bilirmisiniz? Teşekürler
|
|
 |
|
 |
|
bu konuya tesadüfen rastlayınca tekrar bir araştırma yaptım ve ARŞİV-BİLGİ oluşması için tespit ettiğim bir yazıyı ekliyorum:
http://www.legalisplatform.net/Makal...rlar%C4%B1.pdf
Tasfiye Memurlarının Tasfiye Memuru ve Kanuni Temsilci Sıfatlarından Doğan Vergi
ve Amme Alacağı Sorumlulukları
Fehmi GUNAY
Hatay Vergi Dairesi Baskanı
I. Giris
Bilindiği uzere, tasfiye memurlarının vergiyle ilgili sorumlulukları, 5520 sayılı Kurumlar
Vergisi Kanunu ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulu Hakkında Kanunda
duzenlenmistir.
Genel olarak, tasfiye memurları, Vergi Usul Kanununda yer alan sekli ve maddi odevleri,
kanuni temsilci sıfatıyla yaparlar. Kurumlar Vergisi Kanunundaki sekli ve maddi odevler ise
bu kanunda ozel olarak tasfiye memurlarına yuklenmis olduğu icin tasfiye memuru sıfatıyla
yapılır. 6183 sayılı Kanunun 32 ve 33'uncu maddelerinde yazılı sorumluluklar, ozel olarak
tasfiye memurları sıfatı anıldığı icin bu maddelerdeki odevler de tasfiye memuru sıfatıyla
yapılır ve buradaki sorumluluk ta tasfiye memurluğu sebebiyledir. Tasfiye memurları, Vergi
Usul Kanununun 10 ve 333'uncu maddelerindeki hukumlerin mefhumu muhalifinden
hareketle ve Turk Ticaret Kanununun ilgili hukumleri uyarınca tasfiye memuru oldukları
donemde aynı zamanda kanuni temsilci de olduklarından amme alacaklarının tahsilinde
kanuni temsilci sıfatıyla da sorumlulukları soz konusudur.
Bu yazımızda tasfiye memurlarının amme alacaklarıyla ilgili sorumlulukları, bunların tasfiye
memuru sıfatından ve kanuni temsilci sıfatından kaynaklanan sorumluluğu olarak iki kategoride
ele alınmıs olup konuyla ilgili dusunce ve goruslerimiz asağıda ifade edilmistir.
II. AMME Alacağından Dolayı Tasfiye Memuru Sıfatıyla Sorumluluk
A. Tasfiye Memurunun Tasfiye Halindeki Sirketin Amme Borcunu Odeme
Gorevi
6183 sayılı kanunun 32'nci maddesinde, tuzel kisilerin tasfiyesinde bunların borclu bulundukları
amme alacaklarını odeme gorevinin, tasfiye memurlarına gececeği hukme bağlanmıstır.
Bu hukme gore, tasfiye halindeki kurumun amme borclarını odeme gorevi tasfiye memuruna
gecmektedir. Buradaki amme borcu, tasfiye halindeki kurumun tasfiyeye girmeden onceki
zamanlarda ortaya cıkan amme borcları olabileceği gibi tasfiye doneminde ve tasfiye
memurunun gorevli olduğu donemde ortaya cıkan amme borcları da olabilir. Đster tasfiyeden
onceki donemlerde ister tasfiye doneminde ortaya cıkan tuzel kisiye ait amme borclarını
tasfiye memuru odemekle mukelleftir. Bu maddede dile getirilen husus, bir gorevdir. Bu
gorevi yapmak zorunda olanlar ise tasfiye memurlarıdır. Tasfiye memuru tabii ki, tasfiye
halindeki sirketin amme borcunu, tasfiye doneminde sirkete ait kaynaklardan odemek
durumundadır. Diğer bir ifadeyle tasfiye islemleri yapılırken ortaya cıkan değerler olması
durumunda bu değerlerden sirkete ait amme borcunu odemesi gerekir. Dolayısıyla tasfiye
halindeki sirketin amme borcunu tasfiye memurunun tasfiye halindeki sirket dısındaki baska
kaynaklardan ya da kendi cebinden odemesi soz konusu edilemez. Bu durumda, tasfiye
halindeki sirketin tasfiye yapılırken ortaya cıkan bir değer veya tasfiye bittiğinde elde edilen
bir artı değer yok ise tasfiye edilen sirketin amme borcu odenmediği icin tasfiye memurunun
odevini yağmadığı ileri surulemez Tasfiye memurunun bu gorevi yerine getirebilmesi icin
tasfiye surerken veya tasfiye bittiğinde bu borcu odemeye imkan verecek bir artı değerin
ortaya cıkması gerekir.
Bu maddede bu gorevi yerine getirmememin mueyyidelerinden bahsedilmemistir. Buna karsın
tasfiye edilen sirketin amme borclarını odeme yukumluluğunu yerine getirmeyen tasfiye
memurunun mali sorumluluğu 33'uncu maddede duzenlenmistir.
B. Tasfiye Memurunun 6183 Sayılı Kanunun Tatbikine Đliskin Gorevleri
Ote yandan yukarıda bahse konu edilen 32'nci madde hukmu gereği, tasfiye halinde 6183
sayılı kanunun uygulanmasıyla ilgili gorevlerin ifası da tasfiye memuruna gecer. Bu
hukumde anılan kanunun uygulanmasıyla ilgili gorevlerin, odeme dısındaki diğer tum
gorevler olarak anlasılması gerekir. Diğer bir ifadeyle tasfiye halindeki tuzel kisinin amme
borclarını odeme gorevi 32'nci madde hukmunde ayrıca ve ozellikle anılmıs olduğu icin, bu
gorev dısında kalan ve kanunun uygulanmasına iliskin diğer tum gorevlerin tasfiye
memurlarınca ifası gerekir.
C. Tasfiye Memuru Sıfatı Sebebiyle Mali Mesuliyet
6183 sayılı kanunun 33'uncu maddesi, tasfiye memurlarının sorumluluğunu duzenlenmistir.
Buna gore, tasfiyenin basladığını, uc gun icinde ilgili tahsil dairesine bildirmek zorunda olan
tasfiye memurları, amme idarelerinin her turlu alacaklarını odemeden veya odemekle uzere
karsılık ayırmadan tasfiye sonucunda elde edileni dağıtamazlar veya bunlar uzerinde herhangi
bir sekilde tasarrufta bulunamazlar.
Yukarıdaki hukme aykırı hareket eden tasfiye memurları, tahakkuk etmis ve edecek amme
alacaklarından sahsen ve muteselsilen sorumlu olurlar.
Bu sorumluluk, yapılan tasarrufların ifade ettiği para miktarını gecemez.
Ote yandan tasfiye memurlarının odedikleri borclar icin amme alacağı odenmeden kendilerine
dağıtım yapılmıs olan kisilere rucu etme hakları vardır.
Bu madde hukmunde de onem arz eden hususlar;
1
. Tasfiye sonucunda elde edilenin, amme idarelerinin her turlu alacaklarının odemeden veya
odemek uzere karsılık ayırmadan dağıtamayacağı ve bunlar uzerinde herhangi bir sekilde
tasarrufta bulunulamayacağı,
2
. Amme idarelerinin her turlu alacağı odenmeden veya odenmek uzere karsılık ayırmadan
tasfiye sonucunda elde edilen dağıtılır veya uzerinde herhangi bir sekilde tasarrufta
bulunulursa tasfiye memurunun bundan dolayı sahsen ve muteselsilen sorumlu olacağıdır.
Bu acıklamalardan anlasılmaktadır ki, bu maddede belirtilen sorumluluğun bahse konu edilebilmesi
icin, tasfiye sonucunda elde edilen bir değer ortaya cıkmıs olması ve bu değerden
amme idarelerinin her turlu alacağının odenmemis veya odenmek uzerede karsılık ayrılmamıs
olması gerekir.
Bu ise ancak bir incelemeyle veya yeterince yapılmıs bir arastırmayla ortaya konulabilir.
Vergi idaresinin tasfiye donemlerini ve islemlerini incelemis bu donemde ortaya bir artı değer
cıktığını ve bu değerden o donemde var olan sirket amme borclarının odenmemis veya
odenmek uzere karsılık ayrılmamıs olduğunu tespit etmesi gerekir.
Bu tespitler yapılmıs olmak kaydıyla odenmemis amme borclarından, tasfiye memuru bu
sıfatıyla sahsen ve muteselsilen sorumlu tutulabilir.
III. Tasfiye Memurunun Kurumlar Vergisi Kanunundan Doğan Sorumluluğu
Tasfiye ile ilgili duzenlemeler, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 17'nci maddesinde
hukme bağlanmıstır. Tasfiye memurlarının sorumluluğu ise bu maddenin 7 numaralı bendinde
duzenlenmistir.
Buna gore, tasfiye memurları, kurumun tahakkuk etmis vergileri ile tasfiye beyannamelerine
gore hesaplanan vergiler ve diğer itirazlı tarhiyatlar icin Đcra ve Đflas Kanunun 207'nci
maddesine uygun bir karsılık yırmadan aynı kanun 206'nci maddesinde dorduncu sırada
yazılı alacaklılara odeme ve ortaklara paylastırma yapamazlar. Bu kuralın aksine bir
uygulama yapılmıs olması durumunda tasfiye memurları, bu vergilerin asıl ve zamları ile
vergi cezalarından sahsen ve muteselsilen sorumludur.
Ote yandan aynı maddenin 8 numaralı fıkra hukmune gore, tasfiye beyannamesi verildikten
sonra tasfiye islemlerinin incelenmesi gerekmektedir. Bu inceleme, tasfiye memurları
tarafından istenen ve tasfiye islerinin vergisel yonden incelenmesine iliskin bir incelemedir.
Yoksa idarenin gerek gormesi uzerine tasfiye halinde olsa dahi mukellefler nezdinde
inceleme her zaman yapılabilir.
Tasfiye memurlarının inceleme talepleri vergi idaresince uc ay icinde tamamlanıp ve
inceleme sonucunun da bir ay icinde tasfiye memuruna bildirilmesi gerekir.
9 numaralı fıkra hukmune gore, hukuki statuler, faaliyet gosterilen alanlar ve tasfiyeye giris
tarihindeki aktif buyuklukler dikkate alınarak tasfiyesi sonuclanan mukelleflerin tasfiye
donemlerinin incelenmemesi konusunda Maliye Bakanlığı yetkili kılınmıstır.
Tasfiye islemlerinin vergi kanunları acısından incelenmesi sonucunda kurumdan aranan vergilerin
olması durumunda bu vergilerin sonucu alınıncaya kadar tasfiye memurunun yukarıda
belirtilen sorumluluğu devam edecektir.
Bu kanundaki belirlemeler, yine tasfiye memurunun sorumluluğunun belirli sartların gerceklesmesi
durumunda ortaya cıkabileceğini gostermektedir. Diğer bir ifadeyle vergi idaresi,
tasfiye memurunun veya memurlarının tasfiye donemindeki islemlerini vergi incelemesine
tabi tutup ta inceleme sonucunda tasfiye memurunun kanunda belirtilen kurala uygun olarak
sirket adına tahakkuk etmis vergileri ile tasfiye beyannamelerine gore hesaplanan vergiler ve
diğer itirazlı tarhiyatlar icin Đcra ve Đflas Kanunun 207'nci maddesine uygun bir karsılık
ayırmadan aynı kanun 206'nci maddesinde dorduncu sırada yazılı alacaklılara odeme ve
ortaklara paylastırma yaptığı tespit edilirse bu durumda tasfiye memurunun sorumluluğu soz
konusu edilebilecektir.
Bu hukme gore tasfiye memuru vergi ve buna bağlı alacakları odemeden veya odenmek uzere
karsılık ayırmadan once, Đcra ve Đflas Kanununun 206'nci maddesinde yer alan birinci, ikinci
ve ucuncu sıradaki alacaklılara odeme yapabilecekti r.
IV. Tasfiye Memurunun Kanuni Temsilci Sıfatından Doğan Sorumluluğu
Bilindiği uzere, kanuni temsilcilerin amme alacağından dolayı sorumluluğu 6183 sayılı kanunun
mukerrer 35'inci maddesinde duzenlenmistir. Buna gore, tuzel kisilerin mal varlığından
tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya edilemeyeceği anlasılan amme alacakları, kanuni
temsilcilerin sahsi mal varlıklarından 6183 sayılı kanunun hukumlerine gore tahsil
edilir.
Aynı maddede yer alan ucuncu fıkra hukmune gore ise, tuzel kisilerin tasfiye haline girmis
veya tasfiye edilmis olması, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giris tarihinden onceki zamanlara
ait sorumluluğunu kaldırmaz.
Vergi Usul Kanununun 10 ve 333'uncu maddelerinde de, tuzel kisilerin tasfiye haline girmis
veya tasfiye edilmis olmasının, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giris tarihinden onceki
zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmayacağı hukme bağlanmıstır.
Yukarıda yer verilen hukumlerin mefhumu muhalifinden, tasfiyeye girisle birlikte sirketin
kanuni temsilcisinin tasfiye memurları olduğu sonucu cıkarılabilir. Diğer bir ifadeyle kanun
koyucu, sirketlerin kanuni temsilcilerinin (yonetim kurulu, yonetim kurulu uyesi, mudur,
limited sirket ortakları vb.) sorumluluğu tasfiyeye girisine kadar kabul etmis tasfiyeye
giristen sonraki sorumluluğu ise tasfiyeye girisle birlikte kanuni temsilci sıfatı da kazanan
tasfiye memuruna yuklemistir
Turk Ticaret Kanununun tasfiye ile ilgili hukumlerinden bir kısmı, anonim, limited, eshamlı
komandit ve kollektif sirketler icin ortak hukumlerdir. Bu kapsamda ortak hukumlerden olan
ve tasfiye halinde sirket organlarının gorev ve yetkileri ile tasfiye memurlarının sirketi temsili
konusunda duzenlemeler iceren iki madde hukmu dikkatimizi cekmektedir. Bunlar, 218, 219
ve 440'ıncı maddelerdir.
Kollektif sirketlerin tasfiyesiyle ilgili duzenlemeleri iceren kısımda yer alan ve tevkil baslıklı
olan 218'inci madde hukmune gore, tasfiye memuru gorevlerini, diğer bir tasfiye memuruna
veya ucuncu sahıslara devredemez. Bazı muayyen is ve islemleri ifa icin tasfiye memurları
iclerinden birini veya bazılarını yahut baska bir sahsı vekil tayin edebilirler. Temsil baslıklı
219'uncu madde hukmune goreyse tasfiye halinde bulunan sirketi mahkemelerde ve haricte
temsil yetkisi tasfiye memurlarına aittir. Turk Ticaret Kanunun 450'nci maddesi uyarınca bu
iki hukum anonim sirketler ve 552'nci maddesi gereğince limitet sirketler icin de
uygulanması gereken hukumlerdir.
Ote yandan limitet sirketler icin de gecerli olan ve Turk Ticaret Kanunun 440'ıncı
maddesinde yer alan hukumde tasfiye halindeyken sirket organlarına ait gorev ve yetkilerin,
tasfiyenin yapılabilmesi icin zaruri olan ve fakat mahiyetleri icabı tasfiye memurlarınca
yapılamayan muamelelere inhisar olacağı belirtilmistir.
6183 sayılı Kanunun 32'nci maddesinde bu kanunu tatbikiyle ilgili tum gorevlerin tasfiye
memurlarınca yapılacağına iliskin hukumden daha once bahsetmistik. Dolayısıyla 6183 kapsamında
yapılacak tum islemlerde tasfiye halindeki sirketi tasfiye memuru temsil edecek ve
bu islemlere iliskin tasfiye halindeki sirketce yapılması gereken odev ve gorevler tasfiye
memuru tarafından yerine getirilecektir.
Vergi Usul Kanununda tasfiye memuru ibaresi sadece 162'nci maddede anılmıs olup bu maddeye
gore tasfiye memurları, tasfiye kararlarını ve tasfiyenin bittiğini vergi dairesine
bildirmeye mecburdurlar. Anılan kanunun baska hicbir hukmunde tasfiye memuru ibaresi
gecmemektedir.
Vergi Usul Kanununun 8'inci maddesinde vergi sorumluluğu muessesesi icinde mukellef ve
vergi sorumlusunu tanımlamıs, ayrıca, kanuni temsilcilerin odevini (bu duzenleme icinde
sorumluluk ayrı bir fıkrada islenmistir), vergi kesenlerin sorumluluğunu ve mirascıların sorumluluğunu
duzenlemistir. Buna karsın tasfiye memurlarının Vergi Usul Kanununda
doğrudan tanımlanmıs bir sorumluluğuna iliskin duzenleme yapılmamıstır.
Bu durum, bizim Vergi Usul Kanunu kapsamında olan hususlarla ilgili odev ve sorumluluklarının
doğrudan tasfiye memuru olarak değil ve fakat kanuni temsilci olarak yapılacağı seklindeki
bir kanaate varmamıza sebep olmustur. Tasfiye donemlerinde vergisel odevler sadece
Kurumlar Vergisi Kanununda hukme bağlanan tasfiye beyannameleri verilmesiyle sınırlı
değildir. Vergi Usul Kanunu kapsamındaki tum (defter tutma, muhafaza etme, istendiğinde
ibraz etme, tum vergilerle ilgili beyannameleri verme, bilgi verme, tahakkuk eden vergileri
vadesinde odeme vb.) odevleri yapması gereken normal sartlar altında sirketlerin kanuni
temsilcileridir. Ancak tasfiyeye girmis bir sirketin tasfiye memuru tayin edilmis olması
durumunda normal zamandaki kanuni temsilcilerinin (yani A.S.'lerde sirket yonetim kurulu
veya yonetim kurulu uyesi mudurler, ltd. sirket ortakları v.b bunların tasfiye memuru
olmaması sartıyla) bu gorevleri yapma yetkileri kalmamaktadır. Tasfiyeye girisle birlikte
gerek Turk Ticaret Kanunu gerekse Vergi Usul Kanununun 10'uncu maddelerinin birlikte
değerlendirilmesi sonucunda tasfiye halindeki sirketin tasfiye donemlerinde kanuni
temsilcisinin tasfiye memuru olduğu bu sebeple de tasfiye doneminde Vergi Usul Kanunu
kapsamına giren mukellefiyete iliskin tum odevlerin tasfiye memurunca ancak kanuni
temsilci sıfatıyla yapılması gerektiği soylenebilir. Zira bu donemde Vergi Usul Kanunu
kapsamındaki odevlerin "tasfiye memurları'nca yapılacağına dair acık bir hukum yoktur.
Turk Ticaret Kanununun ilgili hukumleri cercevesinde tasfiye halindeki sirketi tasfiye
memuru temsil ettiği icin Vergi Usul Kanununun 10'uncu maddesindeki hukum uyarınca ve
kanuni temsilci sıfatıyla, tasfiye memuru tasfiye donemindeki islemler ve vergisel odevleri
yapmakla yukumludur. Bu gorevlerin yapmadığı zaman, orneğin katma değer vergisi beyannamesini
vermediği zaman ortaya cıkan vergi ve cezalardan tasfiye memuru kanuni temsilci
sıfatıyla sorumludur ve bu vergileri vergi idaresi tasfiye memurundan Vergi Usul Kanununun
10 ve 333'uncu maddeleri ile 6183 sayılı kanunun mukerrer 35'inci maddesi uyarınca arar ve
takip eder.
IV. Değerlendirme ve Sonuc
Yukarıda yapılan acıklamalara gore, tasfiye haline giren bir sirketin tasfiyesini yurutmek uzere
tayin edilen tasfiye memurunun gorevleri ve sorumluluklarına iliskin kuralların Turk
Ticaret Kanunu, Vergi Usul Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu ve 6183 sayılı Kanunda yer
aldığı anlasılmaktadır.
Tasfiye memurunun hem bu sıfatı hem de kanuni temsilci sıfatı sebebiyle gorevleri ve
sorumlulukları olduğu, aynı kiside farklı sıfatlar sebebiyle ortaya cıkan bu sorumlulukların
nerede baslayıp nerede bittiğinin acıklığa kavusturulmasının gerektiği dusunulmektedir.
Kanaatime gore, tasfiye memuru, tayin edildiği tarih ile azledildiği tarih arasındaki
donemlerde oncelikle kanuni temsilci sıfatıyla Vergi Usul Kanunu kapsamındaki
mukellefiyetle ilgili tum odevleri yapmakla gorevli ve sorumludur. Dolayısıyla tasfiye
doneminde tasfiye memurunun Vergi Usul Kanunu kapsamına giren odevleri yapmamıs
olmasından doğan ve sirket malvarlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergiler ve
buna bağlı alacaklar tasfiye memurundan kanuni temsilci sıfatıyla ve Vergi Usul Kanununun
10 ve 333'uncu maddelerine istinaden aranmalı ve eğer bunlar vadesinde odenmemis ise 6183
sayılı kanunun mukerrer 35'inci maddesine istinaden takip edilmelidir. Anlasılacağı uzere,
tasfiye memurunun kanuni temsilci sıfatıyla sorumlu tutulabilmesi, kanuni temsilcilik
sebebiyle yapması gereken gorevleri yapmamıs olması sartına bağlıdır.
Tasfiye doneminde, tasfiye memurunun gorevli olduğu donemden onceki donemlerde
ve/veya gorevli olduğu donemde ortaya cıkmıs olan sirketin amme borclarından tasfiye
memurunu 6183 sayılı Kanunun 32 ve 33'uncu maddelerine istinaden sorumlu tutabilmek icin
gorevli olduğu donemde tasfiye memuru olduğu sirkette bu amme borclarını odeyebileceği
bir değerin (kanuni tabirle elde edilenin) ortaya cıkmıs olması ve bu değer olduğu halde bu
borcları odemediğinin anlasılması ve tespit edilmesi gerekir. Anlasılacağı uzere, tasfiye
memurunun 6183 sayılı yasadaki sorumluluğu, ortaya cıkan bir değerin var olması ve buna
rağmen amme borcunun odenmemis veya karsılık ayrılmamıs olması sartına bağlıdır. Bu ・・art
gerceklesmis olmadıkca tasfiye memurunu bu tur vergi ve alacaktan sorumlu tutmak soz
konusu edilmemelidir.
Kurumlar Vergisi Kanunundaki sorumluluk ta sarta bağlı bir sorumluluktur. Bu ・・art, tasfiye
memurunun tasfiye sonucunda ortaya cıkan değerden, vergiler ve buna bağlı alacakları
odemeden veya odenmek uzere karsılık ayırmadan Đcra ve Đflas Kanunun 206'nci maddesinin
4'uncu sırasındaki alacaklılara (1-3. Sıradakilere odeme yapabilir) odeme yapması veya bu
değeri ortaklara paylastırmıs olmasıdır. Yapılan inceleme sonucunda bu sartın gerceklesmis
olduğu saptanmıs ise o zaman tasfiye memurunu kurumlar vergisi ve buna bağlı alacaklardan
sorumlu tutmak mumkundur.
* Bu makale Mali Pusula Dergisi, Eylul 2008 Sayısında yayınlanmıstır.
|