Mesajı Okuyun
Old 21-11-2012, 09:47   #6
Av. Ceyhun Doğan Küçükçil

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
21. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/17707
K. 2008/10112
T. 30.6.2008
• İHTİRAZİ KAYIT ( Evvelce İşleyen Faizleri Talep Hakkının Saklı Tutulduğu ve Saklı Tutulduğunun Hal ve Koşullardan Çıkartılması Kaydıyla Ödenmemiş Faizlerin İstenebilme Hakkının Ortadan Kalkmadığı )
• İŞLEMİŞ FAİZ ( Evvelce İşleyen Faizleri Talep Hakkının Saklı Tutulduğu ve Saklı Tutulduğunun Hal ve Koşullardan Çıkartılması Kaydıyla Ödenmemiş Faizlerin İstenebilme Hakkının Ortadan Kalkmadığı )
• KANUNİ FAİZ VE TEMERRÜT FAİZİ ( Asıl Borç İfa veya Sair Bir Suretle Son Bulmuş Olsa Bile Borcun Fer'isi Olan Faiz Varlığını Sürdürmekte ve Alacaklı Bunları Talep Edebilme Hakkını Yitirmediği )
• ASIL BORCUN SON BULMASI ( Alacaklının Bu Hakkını Saklı Tuttuğunu veya Durumun Koşullarından Bunun Anlaşıldığı Kanıtladığı Takdirde İşlemiş Faizlerle İlgili Alacak Hakkı Son Bulmayacağı )
• ZAMANAŞIMI ( Faiz Alacağı Asıl Alacağın Tabi Olduğu Zamanaşımına Tabi Olacağı - Ancak Zaman Aşımının Kesilmesi Sadece Dava Konusu Alacak İçin Söz Konusu Olduğu )
• İŞ KAZASINDAN DOĞMA MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT ALACAĞI ( B.K’nun 125. Maddesi Gereğince 10 Yıllık Zamanaşımına Tabi Olacağı )
3095/m.1,2
818/m.113,131,125

ÖZET : Davacılar, icra takibine yapılan itirazın iptaliyle, takibin devamına ve %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.

Evvelce işleyen faizleri talep hakkının saklı tutulduğu ( ihtirazi kayıt ) ve saklı tutulduğunun hal ve koşullardan çıkartılması kaydıyla, ödenmemiş faizlerin istenebilme hakkı ortadan kalkmamakta, asıl borç ifa veya sair bir suretle son bulmuş olsa bile borcun fer'isi olan faiz, varlığını sürdürmekte ve alacaklı bunları talep edebilme hakkını yitirmemektedir.

İhtirazi kayıt, alacaklının borçluya yönelttiği bir irade bildirimi ile yapılır. Bu bildirim ifadan önce yada en geç ifanın ardından derhal yapılmalıdır. Ön koşul ileri sürülmemişse ilişkin olduğu hakkın düşmüş sayılması, o haktan zımni olarak vazgeçilmiş olması esasına dayanır. İşlemiş faizleri talep hakkının saklı tutulduğuna ilişkin beyanla ilgili olarak yasada bir şekil öngörülmemiştir. Asıl borç son bulduğu halde alacaklının, bu hakkını saklı tuttuğunu veya durumun koşullarından bunun anlaşıldığı kanıtladığı takdirde işlemiş faizlerle ilgili alacak hakkı son bulmayacaktır.

DAVA : Davacılar, icra takibine yapılan itirazın iptaliyle, takibin devamına ve %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.

Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:

KARAR : 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillere kanuni gerektirici nedenlere göre davacılar M., E., İ., M. ve N. B..'ın tüm, davacı D. B.'ın 2 nolu, davalının 3 nolu bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine.

2- Dava, ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali, takibin devamı ve % 40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili istemine ilişkindir.

Mahkemece asıl alacağın 19.06.2002 tarihinde dava konusu edilen ve dava tarihi itibariyle on yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı 4.000.00 YTL.'lık bölümü için borçlu davalı kısmi dava ile temerrüde düşürüldüğünden bu 4.000.00 YTL.'lık asıl alacak için 19.06.2002 tarihi ile asıl alacağın ödeme tarihi ve davacının takip talebindeki istemi gözetilerek 31.12.2004 tarihi arasındaki birikmiş faizin istenebileceği gerekçesiyle D. B.'ın davası yönünden 4.900.00 YTL. faiz alacağı için takibe yapılan itirazın iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, 10 yıllık zamanaşımı asıl alacağın dava edilen bölümü yönünden 19.06.2002 tarihinde kesildiğinden bu tarihten önceki döneme ilişkin birikmiş faiz alacağı zamanaşımına uğradığından fazla istemin reddine, diğer davacıların davasının ve icra-inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.

Tazminat konusunda hüküm altına alınacak faiz, tazminat faizidir; yani borçlunun temerrüdü ile ilgili olmayan, tazminatı miktar bakımından tamamlamayı hedef tutan bir faizdir. Zararın tamamiyle karşılanmış olması için tazminatın, zararın meydana geldiği anda, zarara uğrayan kimseye ödenmiş olması gerekir. Tazminat geç ödenirse zarar tam olarak karşılanmış olmaz. Bu konudaki faiz, tazminatın geç ödenmesi yüzünden meydana gelmiş bir ek zararın karşılığıdır. Tazminat faizini temerrüt faizinden ayıran önemli bir yönde temerrüt faizinde ihtardan veya davadan önce borçlu mütemerrit duruma girmediği halde tazminat faizinde zararı yapanın, tazminatın ödenmesi gereken ve zararın doğduğu günden başlayarak ihtara gerek olmadan kendiliğinden temerrüde düşmesidir.

Faiz alacağı zaman geçtikçe doğan bir alacak olmakla, dava açıldığı tarihten geriye doğru hesap edilebilecek zamanaşımı süresi için istenebilir.

Borçlar Kanunun 131. maddesi gereğince asıl alacak zaman aşımına uğradığından faiz ve diğer ek haklarda zamanaşımına, uğrar. Diğer bir deyişle faiz alacağı asıl alacağın tabi olduğu zamanaşımına tabi olur. Borçlar Kanununun 133/2. maddesince alacaklının dava açmasıyla zamanaşımı kesilir. Ancak zaman aşımının kesilmesi sadece dava konusu alacak için söz konusudur.

İş kazasından doğma maddi ve manevi tazminat alacağı Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi gereğince 10 yıllık zaman aşımına tabidir.

Faiz alacağının ayrı bir davaya konu olmasını engelleyen bir yasa hükmüde yoktur. Faiz isteği, asıl alacağın bir bölümü olmadığından, ayrı bir alacak niteliğindedir.

Borçlar Kanunu'nun 113/2. maddesi hükmüne göre, evvelce işleyen faizleri talep hakkının saklı tutulduğu ( ihtirazi kayıt ) ve saklı tutulduğunun hal ve koşullardan çıkartılması kaydıyla, ödenmemiş faizlerin istenebilme hakkı ortadan kalkmamakta, asıl borç ifa veya sair bir suretle son bulmuş olsa bile borcun fer'isi olan faiz, varlığını sürdürmekte ve alacaklı bunları talep edebilme hakkını yitirmemektedir.

İhtirazi kayıt, alacaklının borçluya yönelttiği bir irade bildirimi ile yapılır. Bu bildirim ifadan önce yada en geç ifanın ardından derhal yapılmalıdır. Ön koşul ileri sürülmemişse ilişkin olduğu hakkın düşmüş sayılması, o haktan zımni olarak vazgeçilmiş olması esasına dayanır. İşlemiş faizleri talep hakkının saklı tutulduğuna ilişkin beyanla ilgili olarak yasada bir şekil öngörülmemiştir. Asıl borç son bulduğu halde alacaklının, bu hakkını saklı tuttuğunu veya durumun koşullarından bunun anlaşıldığı kanıtladığı takdirde işlemiş faizlerle ilgili alacak hakkı son bulmayacaktır.

Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacıların yakınları olan sigortalının 21.08.1992 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu ölümü nedeniyle fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle 19.06.2002 tarihinde açtıkları dava ile maddi ve manevi zararlarının giderilmesini istedikleri, Ankara 5. İş Mahkemesinin 2002/789 Esas nolu dosyasında görülen dava sonucu mahkemece davacı D. B. için 4.000.00 YTL: maddi, 500.00 YTL. manevi, davacılar M. ve E. B.'ın herbiri için ayrı ayrı 500.00 YTL. manevi, davacılar İ., M., N. B.'ın herbiri için ayrı ayrı 250.00 YTL. manevi tazminata hükmedildiği, faiz talep edilmediğinden faizle ilgili bir hüküm kurulmadığı, kararın Dairemizce onanması üzerine davacı tarafça ilamlı takip yoluna başvurulduğu ve takip talebinde fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğu, borçluya çıkarılan ödeme emrinde de fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğunun yazılı olduğu, takibe konulan asıl alacağın haricen ödenerek taraflar arasında düzenlenen 21.04.2005 tarihli ibranamede Ankara 5.İcra Müdürlüğünün 2005/1531 Esas nolu dosyasında belirtilen alacağın tamamının borçludan alınarak icra dosyasındaki alacaktan dolayı borçlunun ibra edildiğinin bildirildiği, davacı vekilinin Döndü Bulan yararına anılan mahkemece hüküm altına alınan 4.000.00 YTL. maddi tazminat alacağının birikmiş faizi olan 21.333.00 YTL. için 25.04.2005 tarihinde ilamsız takip başlatıldığı, borçlu davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine bu davanın açıldığı görülmektedir.

Gerek tazminat davasındaki dava dilekçesinde gerekse takip talebinde ve ödeme emrinde fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulduğu belirtildiğinden ve ibranamede yalnızca asıl alacakla ilgili icra takibi yapılan alacak yönünden borçlunun ibra edildiği açıkça belirtildiğinden mahkemenin alacaklı davacının faiz alacağına ilişkin hakkını saklı tuttuğuna ilişkin kabulü doğrudur. Ancak tazminat faizinde temerrüt olay anında oluştuğundan temerrüt için ihtar gerekmediğinden ve faiz alacağı asıl alacak ödenmedikçe hergün işleyen yürüyen, zaman geçtikçe doğan bir alacak olduğundan dava açıldığı tarihten geriye doğru hesap edilecek süre için istenebileceğinden somut olayda 10 yıllık zamanaşımı süresi 25.04.2005 takip tarihinden geriye doğru hesaplanmalı ve asıl alacağın 21.04.2005 tarihinde ödendiği davacının takip talebinde 31.12.2004 tarihine kadar birikmiş faizi talep ettiğide gözetildiğinde davacının bu dava ile 4.000.00 YTL. asıl alacağın ( 25.04.2005-10 yıl ) 21.04.1995 tarihi ile 31.12.2004 tarihi arasındaki birikmiş faiz alacağını talep edebileceği kabul edilmelidir.

Hal böyle iken mahkemece tazminat alacağında temerrüdün talep edilmekle oluşacağının kabulüyle faiz alacağını eksik hesaplayan 5.6.2006 tarihli bilirkişi raporu hükme dayanak alınarak sonuca gidilmiş olması hatalı olmuştur.

3- Öte yandan 19.12.1984 gününde yürürlüğe giren 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin Kanun, Muraba Nizamnamesini yürürlükten kaldırarak bu tarihe kadar % 5 olan kanuni faiz oranını %30 olarak belirlenmiş, ancak Bakanlar Kuruluna bu oranı % 80'ine kadar artırma ve eksiltme yetkisi verilmiş, Bakanlar Kurulunca bu yetkiye dayanılarak 1.1.998 tarihinde kanuni faiz oranı %50'ye çıkartılmış, Anayasa Mahkemesi 15.12.1998 tarihli kararı ile 3095 sayılı Yasa'nın 1 ve 2. maddelerini iptal etmiş, karar 26.11.1999 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak 6 ay sonra 26.5.2006 tarihinde yürürlüğe girmeden önce 15.12.1999 tarihli 4489 sayılı Yasa'nın 1. maddesi ile 3095 sayılı Yasa'nın 1. maddesi değiştirilerek Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli kredi işlemlerinde uyguladığı reeskont oranını yasal faiz oranı olarak belirlemiştir.

Ancak 1.4.2003 tarihinde itibaren uygulanan 2003 yılı Bütçe Kanununda ilgili Kanunda düzenleme yapılıncaya kadar Genel Bütçeye dahil daireler ile Katma Bütçeli idarelerin ilama bağlı alacakları için 3095 sayılı Yasa'nın 1. maddesindeki kanuni faiz oranı 1.4.2003 tarihinden itibaren aylık %2,5 olarak, 2004 yılı Bütçe Kanununda %1.25 , 2005 yılı Bütçe Kanunu ile 1.1.2005 tarihinden itibaren aylık %1 olarak belirlenmiş, ancak Anayasa Mahkemesince 2003, 2004 ve 2005 yılı Bütçe Kanunlarındaki bu hükümler Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiştir. 5335 sayılı Yasa ile 3095 sayılı Yasa'nın 1. maddesi ile değiştirilmiş yasal faiz oranı 1.5.2005 tarihinden itibaren %12 olarak belirlenmiş, bu oran Bakanlar Kurulu Kararı ile 1.1.2006 tarihinden itibaren % 9'a indirilmiştir. Gerek Dairemizin oturmuş içtihatlarında gerekse Hukuk Genel Kurulu'nun 1.12.2004 tarihli 2004/12-667 Esas 2004/628 Kararında Bütçe Kanunundaki aylık faiz oranının sadece genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelerin ilama bağlanmış borçlarıyla sınırlı bir düzenleme getirdiği, bu nitelikte olmayan borçların kapsam dışı tutulduğu bildirilmiştir.

T.C. Merkez Bankası Başkanlığınca İskonto oranı 17.5.2002 tarihinde % 55, 14.6.2003 tarihinde % 50, 8.10.2003 tarihinde % 43, 15.6.2004 tarihinde % 38, 13.1.2005 tarihinde % 32 olarak tesbit edilmiştir.

Bu tesbitler karşısında yasal faiz oranlarının 19.12.1984 tarihine kadar %5, 20.12.1984- 31.12.1997 arasında %30, 1.1.998-14.12.1999 arasında %50, 15.12.1999-16.5.2002 arasında 60, 17.5.2002-13.6.2003 arasında %55, 14.6.2003-7.10.2003 arasında %50 8.10.2003-14.6.2004 arasında %43, 15.6.2004-12.1.2005 arasında %38, 13.1.2005 30.4.2005 arasında %32, 1.5.2005-.31.12.2005 arasında %12, 1.1.2006 tarihinden itibaren %9 olarak uygulanması gerekir.

İhtilaf konusu uyuşmazlıkta mahkemece hükme esas alınan 5.6.2006 günlü hesap raporunda 19.6.2002-1.7.2002 tarihleri arasında faiz oranı %55 olduğu halde % 60, 14.06.2003- 1.7.2003 tarihleri arasında % 50 olduğu halde % 55, 8.10.2003-1.1.2004 tarihleri arasında % 43 olduğu halde % 50, 15.06.2004-1.7.2004 tarihleri arasında % 38 olduğu halde % 43 oranı esas alınarak faiz alacağının 19.06.2002-31.12.2004 tarihleri arasındaki dönem yönünden fazla hesaplandığı raporun hükme dayanak alınacak nitelikte olmadığı görülmektedir.

Yapılacak iş; faiz alacağı hesabını yukarıda açıklanan dönem için açıklanan oranlar esas alınarak yeniden hesaplatmak ve çıkacak sonuca göre bir karar vermektir.

Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 30.06.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.