Mesajı Okuyun
Old 19-11-2012, 10:14   #31
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan BaharB
13.Hukuk Dairesi

Esas: 2010/15034
Karar: 2011/10280
Karar Tarihi: 28.11.2011

"...
Oysa ki Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesinin son iki cümlesinde, <Dava sonunda kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücreti avukata aittir. Bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez.> Hükmü mevcut olup, buna göre avukata ait olduğu açıkça belirtilen, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemeyecek ve haczedilemeyecek olan <karşı taraf vekalet ücreti>nin, üçüncü kişiye temlik de edilemeyeceğinin kabulü gerekir. Müvekkilin, avukatın yasadan kaynaklanan bu alacağını üçüncü kişiye temlik etmesi, açıkça yasaya aykırı olduğundan hüküm ve sonuç doğurmaz. Dava konusu olayda da, davalı müvekkil K. A., Mersin 1. İcra Müdürlüğünün 2005/120 esas sayılı dosyasındaki 80.028,00 TL alacağını, <tahakkuk etmiş veya edecek tüm faiz ve tüm ferileriyle birlikte> diğer davalı R. Z.'e temlik etmiş olup, temlik edilen alacak içinde, takibi vekil sıfatı ile yürüten davacı avukata ait <karşı taraf vekalet ücreti>de bulunduğundan, temlik sözleşmesi bu yönüyle geçersizdir. O halde birleşen davada, 26.11.2007 tarihli temliknamenin, <karşı taraf vekalet ücreti> miktarı olan 7.161,68 TL ile sınırlı olmak üzere geçersiz olduğunun tespitine, asıl dava yönünden de aynı nedenle, davacıya ödenmesi gereken 7.161,68 TL <karşı taraf vekalet ücreti>nin, her iki davalıdan müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerekirken...bozmayı gerektirir..."

Karar için teşekkürler. Görünen o ki tek başına bir Yargıtay kararı bu tartışmayı kesmez.

Kanun hükmünde yer alan bu ücret, sadece müvekkilin avukattan alacağı nedeniyle "takas ve mahsup" edilemez ile sınırlı kalsaydı, elbette ki bu hükmün temlike de engel olamayacağı düşünülebilirdi. Hükümde müvekkilin borcu için "Haciz" de edilemeyeceği açıkça vurgulandığından, bu ücretin avukata aidiyeti noktasında 3. kişileri de bağlayıcı bir etkisinin olduğu ileri sürülebilir ki sürülmüş. Madde hükmü tuhaf, takas ve mahsup vekil vekil eden arasındaki ilişkidir ve buna iç ilişki denmesi doğaldır, ancak "haciz" tamamen vekilin dışında cereyan eden ve 3. kişileri bağlayan mutlak etki göstermektedir. Tartışma da hem bundan dolayı çıkmaktadır hem de bu ücreti müvekkil lehine hükmeden yargıtay kararlarının çelişik durum yaratmasından çıkmaktadır.

Ben şahsen bu hükmün mesleğimiz adına rahatsızlık verici ve hatta bir ayıp olduğunu düşünüyorum. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir adaletsiz hüküm olamaz. Karşı yandan alınan vekalet ücreti hangi hakla avukatın olur? Böyle mantıksız ve adaletsiz bir hüküm nasıl ihdas edilir ve (hak aradığını iddia eden biz) avukatlar (Barolar!) buna kayıtsız kalırız, akıl alacak bir şey değil. Para cebimize giriyorsa oh ne ala, sessiz kal, sus hatta dava et al... cebimizden çıkıyorsa dünyayı ayağa kaldır!

Aleyhinde durduk yere dava açılan bir davalı veya haksızlığa uğradığı için dava açmak zorunda bırakılan bir davacı, Davadan haklı çıksa bile bu hüküm karşısında avukata ödediği ücreti alamamaktadır. Sebep?