Mesajı Okuyun
Old 10-11-2012, 13:43   #6
Av.Melih Tatlı

 
Varsayılan

Sayın Yılmazkan,

ben de her ne kadar halen somut olaya tazminatın hükmedilip hükmedilmemesinin değişken olacağı inancımı korusam da Yargıtay bu konuda aksi görüşte :

T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/8252
KARAR NO : 2011/17289 Y A R G I T A Y İ L A M I
MAHKEMESİ : Eskişehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 11/02/2011
NUMARASI :
DAVACI : Zehra Gürkale vekili avukat Erol Kelleci
DAVALI : Pırlanta Turizm Seyehat İnş.ve Tic.San.Ltd.Şti. vekili avukat Fulya Algın Demirhan
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, avukat olduğunu, yazılı ücret sözleşmesi yapılmadığını, davalı adına icra takibi yaptığı sırada 1.4.2010 tarihli azilname ile haksız olarak azledildiğini bildirerek vekalet ücreti ödenmediğinden tahsili için yapılan icra takibine yöneltilen itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş,hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacını sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı vekalet ücreti alacağının tahsilini talep etmiştir. İ.İ.K.nun 67 inci maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun kötüniyetli olması yasal koşullardan değildir.İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bunlardan ayrı; alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmekte veya bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından tahkik ve tayin edilmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir.
Borçlu ne kadar borcu olduğunu tesbit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.

Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde icra-inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece davacının bu isteminin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması HMUK’un 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ:Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle davacının sair temyiz itirazlarının reddine,2.bentte açılanan nedenle,kararın hüküm fıkrasındaki icra inkar tazminatı talebinin reddine ilişkin cümlenin hüküm fıkrasından çıkarılarak yerine”kabul edilen asıl alacak üzerinden %40 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine“cümlesi yazılarak düzeltilmesine, kararın düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan 91,60 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 24.11.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
A.Alkan R.Ünal M.Duman M.K.Tunç A.S.Erkuş
Okundu AÖ.

Kaynak:http://hukuksalbakis.com/form/showthread.php?tid=1048