|
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2009/14920
K. 2011/7160
T. 13.6.2011
• BANKALARIN MUDİLERE KARŞI SORUMLULUĞU (Bankların Kendilerine Yatırılan Paraları Mudilerine İstendiğinde veya Belli Bir Vadede Ayni veya Misli Olarak İadeyle Yükümlü Oldukları - Usulsüz Tevdide Paranın Nefi ve Hasarı Mutlak Şekilde Saklayana Geçtiği)
• USULSÜZ İŞLEMLE BANKA HESABINDAN PARA ÇEKİLMESİ (Doğrudan Doğruya Bankanın Zararı Niteliğinde Olduğu - Dolandırıcılık Eylemi Müşteriye Değil Bankaya Karşı İşlenmiş Olmakla Mevduat Sahibinin Bankaya Karşı Alacağının Aynen Devam Ettiği)
• MURİSE ATİ PARANIN HESABINDAN KARDEŞİ TARAFINDAN ÇEKİLMESİ (Haksız Fiil Eyleminin Bankaya Karşı İşlendiğinin Kabulü Gereği - Mirasçılık Nedeniyle Mevduat Hesabı Üzerinde İlişkisi Devam Eden Mevduat Sahibinin Bankaya Karşı Alacağının Aynen Devam Ettiği)
5411/m. 61
818/m. 306, 307, 472/1
ÖZET : Bankalar kendilerine yatırılan paraları mudilere istendiğinde veya belli bir vadede ayni veya misli olarak iade etmekle yükümlüdür. Usulsüz işlemle çekilen paralar aslında doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olup, dolandırıcılık eylemi müşteriye değil bankaya karşı gerçekleştirilmekte ve mevduat sahibinin bankaya karşı alacağı aynen devam etmektedir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Rize 2. Asliye Hukuk davada Mahkemesi'nce verilen 09/06/2009 tarih ve 2008/412-2009/209 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi M. Alper Bostancı tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacılar vekili, müvekkillerinin murisi olan İbrahim Kurt öldükten sonra davalı banka nezdinde bulunan hesaptaki paralarının vekaletname olmaksızın çekildiğini, davalı bankanın bu olay nedeniyle kusurlu olduğunu ileri sürerek, 7.000 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, zamanaşımı definde bulunmuş ve ayrıca esastan da davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamına göre, davacıların murisi İ. K.'un mirasçılarından A. K.'un 1997 yılı Şubat ayında davaya konu hesaptan para çektiği, haksız fiil tarihi ile dava tarihi arasında zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Dava, davalı banka nezdinde açılmış olan hesapta bulunan paranın davacıların bilgisi ve izni dışında sahtecilik yoluyla çekilmesi suretiyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Bankalar kendilerine yatırılan paraları mudilere istendiğinde veya belli bir vadede ayni veya misli olarak iade etmekle yükümlüdür (4491 Sayılı Yasa ile değişik 4389 Sayılı Bankalar Kanunu 10/4 ve 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu'nun 61. maddesi). Bu tanımlamaya göre, mevduat sözleşmesi ödünç ile usulsüz tevdi sözleşmelerinin niteliklerini taşıyan kendine özgü bir sözleşmedir. Yine BK.'nun 306 ve 307. maddeleri uyarınca ödünç alan, akdin sonunda ödünç verilen parayı eğer kararlaştırılmışsa faizi ile birlikte iadeye mecburdur. Aynı Yasa'nın 472/1. maddesi uyarınca usulsüz tevdide paranın nefi ve hasarı mutlak şekilde saklayana geçtiği için ayrıca açıklamaya gerek kalmadan saklayan bu parayı kendi yararına kullanabilir. Bu açıdan değerlendirildiğinde, usulsüz işlemle çekilen paralar aslında doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olup, dolandırıcılık eylemi müşteriye değil bankaya karşı gerçekleştirilmekte ve mevduat sahibinin bankaya karşı alacağı aynen devam etmektedir. Usulsüz işlemlerin gerçekleşmesinde ispatlandığı takdirde mevduat sahibinin müterafik kusurundan söz edilebilir ve banka bu kusur oranı üzerinden hesap sahibinin alacağından mahsup talebinde bulunabilir. Birer güven kurumları olan bankalar, aldıkları mevduatları sahtecilere karşı özenle korumak zorundadırlar. Bu nedenle de hafif kusurlarından dahi sorumludurlar.
Somut olayda, davacıların murisine ait olduğu belirtilen paranın yine davacıların kardeşi olan dava dışı Ali Kurt tarafından davaya konu hesaptan çekildiği iddia edildiğine göre yukarıda yapılan genel açıklamalardan da anlaşılacağı üzere söz konusu haksız fiil eylemi davalı bankaya karşı gerçekleştirilmiş olup davacıların murisinden intikal eden hesap üzerindeki mirasçılık hakları dolayısı ile sözleşme ilişkisi devam etmekte olduğundan, zamanaşımı definin buna göre değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 13.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
|