Olay: Aile, oturmak için bir ev alıyor. Aldıkları ev yokuş aşağı bir yerde, evlerinin bitişiğindeki (yokuşun daha yukarısında) arazide bir tarihi bina bulunuyor. Bu binanın bulunduğu arsada İl Özel İdaresi için bir taşeron firma bu binayı restore ediyor. Ayrıca bu binanın dışına aşırı yüksek bir bahçe duvarı dikimi başlıyor.
Yeni yapılan aşırı yüksek bahçe duvarlarının tamamlanması halinde, yakınımın anlattığına göre 1.kattaki evlerine çok yakın bir şekilde inşa edilmiş ön bahçe duvarı mutfağa, yan duvarda dairelerinin bir odasına güneş girmesini engelleyecek. Şuan yapımı devam eden bahçe duvarı sebebiyle, mutfağa giren güneş ışığı kısıtlanmış.(Tamamlanınca mutfağa güneş girişi tamamen engellenecek)
Bahçe duvarının şuanki haline dahi razılar. Yani şuan yapım durursa, güneş girişi tamamen engellenmecek.

İnşaata ilişkin tabelada şu bilgiler yazıyormuş:
Veriliş: 17.12.2010
Bitiş: 15.10.2011 (yazmasına rağmen hâlâ bitmedi)
Ruhsat: 21.12.2010
Taşeron firma: ... Firması
İl Özel İdaresi’ne bağlı Sıbyan Mektebi İnşaati

Bahçe duvarı 2012 temmuzunun ikinci yarısından itibaren yükselmiş.
Yaşadığı ildeki İMAR YÖNETMELİĞİ’NİN BAHÇE DUVARINA İLİŞKİN MADDESİ:
BAHÇE DUVARLARI VE BAHÇE DÜZENLEMESİ
MADDE 8.16
Ön Bahçe Duvarları:
Bahçe duvarlarının yol üstüne isabet eden kısımlarının yaya kaldırımından itibaren yükseklikleri, har****a dâhil (1.00) m.’yi geçemez. Bu duvarların üzerinde ayrıca görüşü kapamayacak şekilde (1.00) m. yükseklikte parmaklık yapılabilir. Meyilli yerlerde yüksekliği yaya kaldırımından (1.00) m.’yi aşmamak üzere kademelendirilebilir.
Yan ve Arka Bahçe Duvarları:
Bu duvarların tabii veya tesviye edilmiş zeminden yüksekliği (1.50) m.’yi geçemez. Ayrıca bunların üzerine görüşe engel olmayacak şekilde (1.00) m. yüksekliğinde parmaklık yapılabilir.
Resmi ve Umumi binalar ile sanayi tesislerinin (Okul, hastane, cezaevi, ibadet yerleri, elçilik, sefarethane vb.) özellik arz eden bina ve bahçe duvarları bu madde hükmüne tabi değildir.
Tanıdığım bahçe duvarlarının 3 metreye yakın olduğunu ve İmar Yönetmeliğine aykırı olduğunu söyledi.

Yakınım,stajyer avukat olan benden, böyle bir uyuşmazlıkta somut olayda neler yapabileceğimi sordu. Ben de İyuk md 13 ve 659 sayılı Khk çerçevesinde sulh-ön başvuru prosedürünü uygun gördüm. Sizce bu durumda idari veya adli yargı bakımından çözüm yolları neler olabilir? İyuk md 13'ün uygulanması gerektiğine ilişkin görüşümde hata var mı? MK'daki hükümlerle adli yargıda bir çözüme ulaşabilir miyim?
Cevaplarınız için şimdiden teşekkürü borç bilirim.
Saygılarımla...