Mesajı Okuyun
Old 03-08-2012, 23:58   #1
cikan

 
Varsayılan (Kadastro) Askı ilanı içinde dava açılmadığından reddedilebliir mi?

1976 yılında taşınmaz hakkında 766 sayılı kanuna göre kadastro tutanağı düzenleniyor. Arazi, şahıs adına belgesizden tespit görüyor. Hazine, askı ilanından önce Kadastro Müdürlüğüne itiraz dilekçesi sunuyor. Bu itiraz üzerine komisyon toplanıp "ret" şeklinde karar alıyor. Ancak 766 sayılı kanuna aykırı olarak bu kararı taraflara tebliğ etmiyor. Bu arada ret kararını haricen öğrenen Hazine, o zamanki Tapulama Hakimliğine tespite itiraz itiraz davası açıyor. Tapulama Hakimliği aynı yıl, "Komisyonca 766 sayılı kanuna aykırı olarak, verilmiş olan kararın taraflara tebliğ edilmemiş olması nedeniyle tespit tutanağının ve eklerinin Kadastro Müdürlüğüne geri çevrilmesine, gerekli tebligatların sağlandıktan sonra süresi içinde dava açılması halinde tutanak aslının Hakimliğimize gönderilmesine, aksi halde tutanağın kesinleşeceğine" şeklinde karar veriliyor. Karar temyiz edilmiyor. Tutanak bu şekilde komisyona devrediliyor. Aradan uzunca süre geçiyor, Müdürlük tebligat işlemlerini savsaklıyor ve nihayet 3402 sayılı kanununda 5304 sayılı kanunun 12.maddesi ile yapılan değişiklik uyarınca askı ilanının tebligat yerine geçeceği hükmü getiriliyor. Akabinde Kadastro Müdürlüğü hemen bu taşınmazı askı ilanına çıkarıyor. Askı ilanı süresince herhangi bir itiraz olmuyor. Askı süresini 2-3 ay geçtikten sonra Müdürlük, bir üst yazıyla birlikte kadastro tutanak aslını mahkemeye gönderiyor. Hakim, üst yazıyı dava dilekçesi gibi yeni esasa kaydedip yargılamaya başlıyor. Sorun burada başlıyor. Şimdi;

a)Esasa girilip keşif yapılıp tarafların deliller mi değerlendirilecek,
b)Askı ilan süresi içerisinde herhangi bir dava açılmadığından dolayı tutanak aslı tescil işlemi yapılmak üzere Kadastro Müdürlüğüne geri mi çevrilecek?

Ne yapılması gerektiğini kendi kendime tartıştım. Her iki hareketin de kendilerine göre mantıklı gerekçeleri var. Ben onları sıralayayım, siz de tecrübe ve fikirlerinize göre görüşleri eleştirin. Örnek karar sunabilirseniz daha çok sevinirim. Şimdiden teşekkür ederim.

a)Esasa girilmelidir. Çünkü Hazine, askı ilanından önce bile olsa Kadastro Hakimliğine bir dava açmıştır. Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2008/6701 E.N , 2008/5560 K.N. kararında belirttiği gibi "taşınmazın 30 günlük askı ilanı, dava tarihinden sonra yapıldığı dikkate alındığında, açılan davanın kadastro tespitine karşı açıldığı "PEŞİN DAVA" NİTELİĞİNDE olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın Kadastro Mahkemesinde görülmesi zorunludur" diyor. Ayrıca Tapulama Hakimliğinin 1976 yılında vermiş olduğu "Gerekli tebliğ işlemlerinin yapılması için kadastro tutanağının, Müdürlüğüne geri çevrilmesine, esasın bu şekilde kapatılmasına" şeklindeki kararı maddi anlamda kesin hüküm de teşkil etmez. Kadastro Hakimliği 1976 yılındaki dava dilekçesi üzerinden yargılama yapmalıdır. Eldeki dava, bu davanın devamıdır...?

b)Esasa girilemez. Çünkü ortada bir dava yoktur. Dava olmadan karar olmaz. Hazinenin 1976 yılında açmış olduğu davaya iliişkin olarak mahkeme zamanında komisyon kararının tebliğ edilmediğini gerekçe göstererek tutanak aslını Müdürlüğe iade ederek esasını kapatmış, yargılamayı sonlandırmıştır. Askı ilanı da yapılmış ancak süresi içerisinde kimse dava açmamıştır. Kadastro Mahkemesine üç şekilde dava gelir: 1-Askı ilan süresinde açılan davalar, 2-Hukuk Mahkemelerinden devredilen davalar, 3-Malik hanesi boş bırakılarak Mahkemeye gönderilen tutanaklara ilişkin davalar. Kadastro Müdürlüğünün gönderdiği tutanak, askı ilanı içinde aleyhine dava açılmamakla kesinleşmiş haldedir. Yapılacak bir şey kalmamıştır. Gelen tutanak aslının, tapuya tescil edilmek üzere Kadastro Müdürlüğüne geri çevrilmesine karar vermek gerekecektir...?